Bölüm 11

433 59 80
                                    

Dünyam tersine dönmüştü. Attan düşerek yere çarptım. Kendimle birlikte sürüklediğim kum ve toz bulutu gözlerimi açmamı daha da zorlaştırıyordu. O sırada yanımdan geçenler rüzgar patlaması yaratmışlardı.

Yanımdaki birinin kükrediğini duydum. "Öldürün!"

Kılıçların ve mızrakların çarpışmalarıyla birlikte kükreyen bağırışlar ve vahşi kişnemeler, huzurlu gecede yüksek sesle çınlıyorlardı.

Bir şey, ansızın üzerimde ağırlaşarak okların ucunu daha da derine itmişti. Acı içimden geçiyor gibiydi. İnleyerek gözlerimi açtım ve okları bükerek yerlerinden çıkarmaya çalıştım.

Başımı hafifçe kaldırınca sadece önümden geçen soluk at toynakları görebilmiştim.

Çok ağırdı.

Kimdi o?

Kim?

Görüşüm kararıyor, ağzımdan kan akıyordu. Tutmaya çalışınca kan iyice dışarı püskürmüştü.

Ölümcül kılıçlar şiddetli bir fırtınaya neden olurlarken; uğuldayan rüzgarda çığlıklar ve inlemeler yankılanıyordu.

Görüşüm bulanıklaşıyordu. Artık tam olarak düşünemiyordum. Üzerimdeki ağırlık yüzünden çok acı çekiyordum. Arka tarafım kaygan ve hassastı. Sanırım vücudum ve kollarımın tamamı kırmızıya boyanmıştı.

Sanki bir ateş denizine düşmüşüm gibiydi. Göz alabildiğine her yer kırmızıydı. Ufak bir hareketimle şok benzeri bir acı içimden geçmişti. Sol omzum ve sırtım ağrıyordu... Can çekişiyordum...

Adeta zaman durmuş gibiydi. Sanki öylece yerinde donmuştu...

***

Soğuk bir sıvı ağzıma damlıyordu. Biraz bilinç kazanmıştım ama gözlerimi kıpırdatamıyordum. Sadece duyularım biraz yerine gelmiş gibiydi. Altımda yumuşak ve rahat battaniyeler vardı. Yavaşça nefes alarak rahatladım. Birdenbire uzuvlarım sıkıştırılınca da panik içinde kalakaldım. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım öylece sıkışıp kalmıştım.

Birisi şu an benimle sessizce konuşuyordu. Ancak ne dediğini bilmiyordum. Sadece sırtımdan aşağı inen ve vücudumdan geçen acı verici spazmlar hissediyordum; çünkü okların ucu adeta etime gömülerek içimi dışarı çekiyormuş gibi bir his oluşturmuştu.

"Ah..." Sonunda bir şey söylemeyi başarabilmiştim.

O kişi hala bir şeyler mırıldanıyordu. Enerjim bitikti; bu yüzden bileğimi sıkıca tutmasına izin verdim. Aklım karışmaya başlamıştı. Sonra birdenbire yanımda aşırı sıcak bir ısının varlığını sezdim. Bir sonraki andaysa bir şeyin yarama baskı yaptığını hissettim. Yanan bıçak adeta beni kazıyor ve yoğun ısı hızla vücudumun geri kalanına yayılarak sertleşmiş kabuklarımı parçalıyordu. Sadece acı vardı. Keskin acı... Tek bir ses bile çıkaramıyordum. Acı bende kıvranma isteği uyandırmıştı. Hemen birisi tarafından tutuldum.

Isı en sonunda arkamdan uzaklaştığında ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum. Soluk soluğaydım. Okların ucu çıkarılmış gibi görünüyordu. Yaralarıma birisi ilaç uygularken ve bir kat bandajla sararken acıdan inliyordum. Her yerim terden dolayı yapış yapış olmuştu.

Zihnim yeniden kendine geliyordu, ama vücudum için hiç enerjim kalmamıştı. Adeta hayatta kalabilmek için gözlerimi açamıyormuşum gibiydi. Uyumaya çalışıyordum, ama bunu da çok fazla acı çektiğim için yapamıyordum.

Bu yüzden öylece yarı uykulu, yarı uyanık vaziyette yatıyordum. Bu zaman zarfının tümünde yanımda biri varmış gibiydi. Endişeli gözler... Sıcak eller... Tadı acı olan otlar... Yatıştırıcı fısıltılar...

Cold SandsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin