Bölüm 15

315 30 27
                                    

Parmakları yavaşça yüzümü okşarken "Bana içinde sakladığın şeyleri söyler misin ve onların ağırlıklarının bir kısmını taşımama izin verir misin?" dedi. Başımı onunla yüz yüze getirdim, dikkatle gözlerime bakıyordu.

Bu... Gözlerindeki şey samimiyet olabilir miydi?

Gözlerimi ovaladım. Çok sarhoş olmalıydım. Ayağa kalkmaya çalıştığım anda beni arkadan çekince onun kollarına düştüm.

Kulak mememi emerek "Kaçmak yok" dedi. "Bu sefer kaçamayacaksın."

Boynuma vuran sıcak nefesi her yerimde ürperti hissettiriyordu. Elimde olmadan titredim, nefesim hızlanmıştı.

"Murong-"

Bir anda aramızdaki boşluğu kapatarak bana kaçma şansı vermeden beni öpmeye başladı. Sonraki andaysa onun yanan dudaklarını, güçlü kollarını, sağlam göğsünü ve kavurucu nefesini yüzümde hisseder hale gelmiştim. Ben tamamen onun kucağında hapsolmuşken dudaklarımız ve dillerimiz dans ederek iç içe geçiyordu. Başım ısıyla dönüyormuş gibiyken vücudum daha da ısınıyordu. Çok düşünmeden ellerinin, dilinin ve dudaklarının vücuduma istedikleri şeyleri yapmasına izin verdim ve bir parça bile direnemeyerek yakasına tutundum.

"Mhm."

Dudağım ağzındayken "Konuşmak yok" diye mırıldandı.

Sanırım içtiğim tüm alkol bir anda bana geri dönmüştü. Birbirimize sıkıca baskı yapıyorduk. Çoktan nefessiz kalmıştım ve zihnim zar zor dayanıyordu. Gözlerimi kapattım, başım dönüyordu.

Bu öpücük çok hassastı, çok nazikti ve çok tatlıydı...

Tuhaf bir duygu kendini gösterirken nerede olduğumu unuttuğum noktaya kadar aklımı kaybetmiştim.

Bu öpücük, sadece bir öpücüktü; daha fazlası değildi. Sevgi, hayranlık ve özenle dolu bir öpücüktü. Sadece aşıklar arasında olabilecek bir öpücüktü.

Şak! İçimde bir şey paramparça olmuş gibi göründüğü için oldukça şaşkındım. Tanıdık olmayan bir duygu dalgası kükreyerek beni boğuyordu.

Onun kucağında yatarken kendi kendime bu öpücüğün harika olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Ancak dudaklarımı sertçe ısırması beni hemen gerçeğe döndürmüştü. Muzaffer bir şekilde gülümsedi ve dudaklarımı bıraktı.

"Seni öperken başka şeyler düşünmek yok" diye fısıldadı.

Hızla soluyordum ve yarışan zihnimi[1] soğuk hava ile sakinleştirmeye çalışıyordum. Akşam esintisi yüzüme eserken adeta bana yanaklarımın ne kadar kızarmış olduğunu hatırlatıyordu.

Keşke tamamen sarhoş olsaydım, çünkü bilinçsiz olmam çok daha iyiydi; o zaman bu kadar utanç verici bir durumda olmazdım; sıcaktan yanan yanaklar, çıkarılmamış kiyafetler, odaklanamayan gözler, nefes nefese kalmış kontrolsüz nefes alış verişler...

Yine de gitmeme izin vermiyordu. Yukarı bakarak kullanabildiğim en düzgün tonda "Sarhoş olan sensin" dedim.

"Gerçekten mi?" Benimle alay ediyordu. Beni asla bırakmayan gözlerindeki tehlikeli korlar adeta titriyordu.

Yüzümü kaçırarak nefesimi tuttum. "Evet."

Göze çarpan bakışları beni tedirgin ediyordu. Ne yapacağımı bilmediğim bir noktaya gelince kadar beni germişti. Elini xiaonun üzerine koyarak elimi sarmak için aşağı doğru ittirdi.

"Neden hep bu kadar mesafeli olmak zorundasın?"

Sessizlik olmuştu.

"(Mesafeli falan) değilim."

Cold SandsWhere stories live. Discover now