41.

3.3K 435 529
                                    

Felix'in gidişi ile sarayın güneşi de gitmişti. Jisung artık gün içerisinde Minho'ya daha çok ihtiyaç duyuyor, artan sancıları ile doğuma yaklaştığını hissediyordu.

Minho ise eşini hiç yalnız bırakmıyordu şu an olduğu gibi. Jeongin prensin ağrıyan beli için havlu ısıtırken Minho prensin karnına masaj yapıyordu usulca.

"İyi geldi." dedi Jisung rahatladığı sesinden belli olurken. Eşinin omzuna bıraktığı başını hafifçe kaldırdı. O doğrulurken Minho belindeki soğuyan havluyu çıkarmış, Jeongin'in yeni ütelediği havluyu yerleştirmişti.

"Sıcak bir duş almak istemediğine emin misin? Daha çok rahatlar ve uyurdun." Minho, Jisung'un kıyafetlerini düzeltip tekrar kendine çekti eşini. Omega onun göğsüne yaslanırken elleri şiş karındaki yerini alıp masajına kaldığı yerden devam etmişti.

"Duş aldığımda üşüyorum." dedi Jisung hava soğuduğu için. Sonbaharın bitimindeydiler. Serinleyen hava tenini buz gibi yaparken ıslanmak daha çok üşümesine sebep oluyordu. Mümkün olduğunca az ve öğle vakitlerinde yıkanıyordu prens.

"Isıtırız." Minho'nun tamamen masum ve saf duygularla söylediği şey yaramaz omeganın farklı şekillerde anlamasına sebep olmuştu. Ağrısının izin verdiği kadarıyla sırıtıp dudaklarını ısırdı. Bir şey dememiş olsa bile göğsündeki bedenin tepkisinden onun yine farklı yerlere çektiğini anlayan beta "O şekilde değil." diye ekledi.

Jisung halsizce kıkırdarken karnı ağrıdığı için gülmeyi kesmiş ve onları duymazdan gelen Jeongin'e bakmıştı. Temiz havluyu ütüyle ısıtırken başını kaldırmıyordu.

"Chan Hyung ne zaman gelecekti?" Zarif omega duyduğu isimle ütüyü kazayla eline değdirmiş ama bunu fark etmemişti bile. Prens ve lordun konuşmasına kulak kabartırken baktığı havluyu görmüyordu bile.

"Yarın yola çıkacaktı. Ertesi gün sabah burada olur." Jeongin ilk kez duyduğu bilgiyle kaşlarını çatmıştı. Alfa ona haber vermemişti, üstelik son zamanlarda mektup da göndermemişti. Belki de sebebi bizzat kendisi gelip kelimelerini seslendirmek istemesiydi.

"Felix'i de getirse keşke." dedi Jisung, arkadaşının çattığı kaşlarına bakarken. Jeongin son zamanlarda duygularını daha çok yansıtır olmuştu. Hislerini saklayamıyordu artık.

"Onun da sancıları vardır." Minho iç çekti. Kardeşi sancılı dönemler geçirirken yanında olamıyordu. En azından eşinin yanında olabildiğini düşünerek Jisung'un saçları arasına bastırdı dudaklarını.

"Changbin'in yanında." dedi Jisung, Minho'nun içini rahatlatmak için. Nasıl Minho onun yanında olup ağrılarını azaltıyorsa Changbin de aynılarını Felix için yapıyor olmalıydı.

"Öyle." Minho, bunu düşünmeyi es geçti şimdilik. "Ağrın nasıl?" diye sordu onun yerine. Zaten Jisung sancılandığı için kötü hissediyordu.

"Geçmişti ama tekrar arttı." Sadece çok kısa süreli iyi hissetmişti prens. Kıkırdayarak güldüğünde sancıları artmaya başlamıştı.

"Duşa giriyoruz." dedi Minho, Jisung'u aldığı kilolara rağmen rahatça kaldırırken. Eşinin sancılarının sürekli artması içini huzırsuzlukla kaplamıştı.

"Ya ama," Jisung mızmızlanmak isterken daha çok artan sancısıyla yutkunup susmak zorunda kaldı. Minho ısıtırdı onu ama bu sancılarını geçiremiyordu.

Beta, kucağındaki eşini küvetin kenarına oturturken suyu ayarlamaya başladı. Yeteri kadar sıcak olduğunu düşündüğünde Jisung'un kıyafetlerini çıkardı usulca. Eşi yavaşça sıcak suyun içine girip uzanırken de ona destek oldu.

the language of flowers ♥︎ minsungWhere stories live. Discover now