❦ ÇALINAN PANDORA KUTUSU / BÖLÜM ●46●

Start from the beginning
                                    

Ah! Ne yapıyorsun kızım sen?

Evin kapıları bizim için iki yana güvenlikler aracılığıyla açıldıktan sonra kapıya çıkmış olan aile fertleri ile heyecanım tam seviyeye çıkmıştı.

"Özlemişsindir." diyen Vural ile anında dikkatim dağılırken dönüp ona ciddi mi diye baktım. Çatık kaşlarının altında bana bakarken nefretini görmemek imkânsızdı. Dudaklarıma hızlıca yerleştirdiğim gülümsememle ona bakarken konuştum.

"Hem de nasıl!"

Araba durdu ve kapı yana doğru açıldığında Müzeyyen Hanım gülümseyerek ilk başta oğlunu karşıladı. Ardından arabadan inen beni gördüklerindeyse bütün ailenin yüz ifadesindeki değişim gözle görülür bir şekilde açıktı.

"Vural, Ayza'nın burada ne işi var?" diye ilk soran kişi Müzeyyen Hanım olurken Tuğba araya girmişti.

"Nilay'ın bundan haberi olursa kıyamet kopacak farkındasın değil mi?"

Evet, güzel bir şekilde karşılanmayacağımın farkındaydım ama bu şekilde görmezden gelinmeyi de beklemiyordum. Sinirlerimi bozmuştu.

"Nilay, ne hakla olay çıkarıyor acaba?" diyerek araya girdiğimde ise yeniden gözler beni bulmuştu ve Müzeyyen Hanım eskisi gibi oğlunun karşısında bana iyi davranma çabasına girmeksizin anında ters bir şekilde cevap vermişti.

"Müstakbel nişanlısı olarak. Hiç utanmıyor musun eski eşi olarak buraya gelmeye? Bizi ne kadar zor duruma soktuğunun farkında değil misin?"

Dudaklarımın kıvrılmasına engel olamazken dönüp Vural'ın sıkılmış hâline karşın onlara benim söylemem gerektiğini anlamıştım.

"Eski mi? Ah! Müzeyyen Hanım. Tabii sizin haberiniz yok. Vural nişanı attı."

"Ne?"

Bütün herkes şaşkına dönerken kocaman gülümsedim ve tam Müzeyyen Hanım yeniden konuşmaya girecekken devam ettim.

"Ah, ben de burada Vural'ın eşi olarak bulunuyorum."

"Ne?"

Yeniden aynı yanıtı almam üzerine şoka girmiş ailenin hepsi hayrete uğramış bir şekilde bize bakıyordu. Yavuz, arkalarında sessizliğini korurken tepkisizliği gözlerimden kaçmamıştı. Şu an, onun düşüncelerini umursayamayacak kadar farklı düşüncelere girmişken gülümsedim ama kimse benim bu iyimser tavrımı umursuyor gibi değildi.

"Oğlum, doğru mu bu? Siz yeniden mi evlendiniz?" diye soran kişi Ercüment amca olurken Vural artık bezmiş bir şekilde yüzünü buruşturdu ve bana tiksinircesine baktıktan hemen sonra başını onaylar anlamda salladı.

"Evet, doğru duydunuz. Şimdi izin verirseniz odama gideceğim. Yapmam gereken işler var."

Ve daha kimsenin bir şey söylemesine izin vermeden içeriye yöneldi. Ailenin şaşkınlığı beni garip bir hazza sürüklerken ardından ilerlemek için hamle yaptığımda kolumu tutarak beni durduran kişi Tuğba'dan başkası değildi.

"Sen, hani Eray'la evleniyordun? Hamileydin?"

Evet, şu mesele...

Kolumu tutan eline bakıp gözlerimi Tuğba'nın bana hesap soran suratına kaldırdığımda sert bir şekilde kolumu ondan çektim ve bu yaptığıma şaşırmasına neden oldum çünkü Tuğba ya da bu aile fertlerinden herhangi birisi benim hâlâ onlara karşı gelemeyecek olan küçük kız olduğumu düşünecek kadar aptallardı.

"Neden kardeşine sormuyorsun?"

"Bir anda karşımıza yeniden evlenmiş bir şekilde çıkıyorsunuz ve hiçbir açıklama yapmıyorsunuz." diyerek sesini yükseltmesi ile ona son kez baktım ve arkamı dönerek yukarı çıkmak adına ilerledim.

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now