UNUTMAK- 34

447 41 10
                                    

ÇARŞAMBA 03:42

Sahra... İnatçı patronum. Çatık kaşlarının arkasındaki merhameti, hassas kalbinin güzelliğini bilen bir adamım ben. Sırf bu yüzden seninle konuşmak, yüzümü gülümsetiyor. Bazen şöyle dönüp bakıyorum sana, çocuksu saf gülüşlerini yarım bırakanlardan intikam almak için yürüdüğüm bu yol en doğru yol diyorum.

Bazen susuyorum ama yalan söylemiyorum sana. Ölmüş bir adamım ben. İkinci kez gelmişim bu hayata. Yine ölmeyi bekliyorum. İnsanın kendi mezarı başında oturması nasıldır, bilemezsin. İçinde Beha varken bir günde Tarık olmak yeni bir kimliğe bürünmek ve buna alışmak, hakikaten zor. Tarık; Zühre yıldızı anlamına geliyor. Ne zaman kaybolsak, başımızı göğe kaldırıp yönümüzü buluruz diye düşündük. Ben kendi adımı koymuş bir adamım.

Gecelerce bölündü uykularım. Neden diyerek yumruklamak istedim duvarları. Neden babamın katillerinin kafalarına sıkmak yerine, bekliyorum? Çok nefret ediyorum amcandan da ortağından da. Eli kanlı katil ikisi de. En ağır cezaları hak ediyorlar. En çok da hain ve ikiyüzlü oldukları için ateşlerde yanmalılar. Gerçekleri öğrenince, benden sonra sen devam edeceksin bu hislerle. Yıllarca aynı soruyla boğuştum. Yanı başımda oldukları halde neden harekete geçmiyorum? Ragıp abi geliyor aklıma. Az uğraşmadı benimle. Önce bataklıklardan kurtardı ki ben serserinin tekiydim Sahra. Çocuk halinle görseydin Beha'yı, ne yazıktır ki korkar kaçardın benden. Bu yüzdendir senin koşturup oynadığın bahçeden hep uzak oluşum. Beni görmeyişin, adımı esefle ananlardan duyuşun.

Ne diyordum? Ragıp abi çok uğraştı benimle. Okuyup sözü geçen biri olursam, intikamımı alabileceğimi ve haklılığımı ispatlayabileceğimi söyledi. Katil olmadan, onlara benzemeden, hayatıma annemle devam edebileceğim bir yol gösterdi. İyi bir evlat olurum, birini severim, yuva kurarım bir çocuğu kucağıma alırım... Güzel masallar anlattı dayın. Kitaplar Sahra... Kitapların kurallarıyla halledeceğiz bu işi dedi. Sen bu kaydı izliyorsan, ya kurallar yanlış ya da ben beceriksiz bir adamım. Bana beceriksiz demeye dilin varmazsa da, bu kısmı birkaç kez başa sar. Kendime defalarca bunu söyleyebilirim. Ama ölmekteki ustalığımı da es geçme. Ben iki kez doğmuş, iki kez ölmüşüm. Bir bedende iki hayat taşıdım iyisiyle kötüsüyle.

Bir yanım geveze, neşeli. Bir yanım ketum, kederli. Bir aynanın karşısına geçip, okuyabileceğim bir kitap gibiyim. Evet, kendimi okurum. Beni karmaşıklıkla itham eden gözlerini okurum. Yorgunluğumu radarına kestiren gözlerinden bahsediyorum. Çekip durursun onları, saklarsın ama ben görürüm.

Senin karşına çıkana kadar daha kolaydı Tarık olmak. Sen sorguladıkça, anlamaya çalıştıkça ben susmak zorunda kaldım. Her seferinde sana gerçekleri anlatabilmeyi istedim oysa. İnan bana. Ama sen bana bir inatmışım gibi bakarken, söylediklerimin tesiri olmazdı. Ve yıllarca beklemişken, hiçbir şeyin mahvolmaması için seni biraz daha görmezden gelebilirdim.

Seni duymamak... Böyle söylediğime bakma. İnsanın kalbinin sıkışmasına sebep oluyor. Bir yaz akşamında, beyaz elbisesiyle çay içen patronum her an beni azarlasa dinlerim gibi hissediyorum. Ne Tarık ne Beha... Ben hissediyorum. İçimde bir yerlerde. Anlatmam biraz zor ama sen anlarsın. Anlamasaydın yanımda olmazdın.

Hemen yanımdaki odadasın. Bir gece vaktindeyiz. Belki uyuyorsun belki uyanıksın. Elini kolunu bağladıklarında, yanında olamadığıma kızıyor musun? Umuyorum ki sessizliğin yorgunluğundandır, bana küsmemişsindir. Zaten uçurumun kenarındayım, vazgeçersen benden, kalmaz hiçbir dayanağım. Yine de şu ince duvarı aşıp yanına gelsem, seninle konuşsam seni daha az kızdırmış olurdum değil mi? Her şeye geç kalmış hissettirmezdim. Bir ukde gibi kalmış olmazdım hayatında. Cam ekranın arkasında, ölü bir adamı seyretmenin acısını yaşamazdın. Ama sana söylemiştim; ben biraz geç kalırım her şeye. İyimi de kötümü de bilmelisin. Dürüst olmaya çalışıyorum. Belki merhamet edersin, güzel hatırlarsın beni.

SAHRA ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now