KONTROL -28

493 50 8
                                    

Yol boyu suskunluğunu korusa da, kapının önüne geldikleri zaman Tarık'ı içeriye davet etti. Ayaküstü konuşulmayacak mevzular vardı. Kabullenemediği şeyler vardı, amcasına gitmemek için kendini zor tutuyordu. Ama söz vermişti bir kere. Kapıyı Muazzez açtı. İkiliyi karşısında görünce gülümsedi. Akşam yemeğinin üstüne sinmiş kokusu geldi gençlerin burnuna.

İçeriye girdiler. Babaannesi hâlâ evdeydi. Gitmediğine sevindi Sahra. Tarık'ı bir misafir gibi buyur etti salona. Reyhan hanımın yanında çekingen davranışlar sergilediği gözünden kaçmıyordu. Kadın indi üst kattan. Kızına hoş geldin deyip sarılırken, genç adamın geliş nedenini sorgular gibi baktı. Gergin bir sessizliğin ardından oturdular.

Muazzez sofrayı kurmaya başladı. Sahra durgun ve düşünceliydi. Konuşmak istiyor ama korkuyordu. Sürekli anlatılanların nelere yol açtığını düşünüyordu. Sessiz kalması gerektiği söylenmişti. Amcası ona zarar verir miydi? Başkasına belki ama yeğenine yapmazdı bunu. Şirkette sesini yükselttiği anlar geldi gözünün önüne. Ah artık tüm anılar bambaşkaydı! Elleriyle oynarken daldığı düşüncelerden sıyrılmasına sebep olan sesle irkildi. Muazzez mutfağa giderken antredeki vazolardan birine çarpıp düşürmüştü.

Kadının sağlığını kontrol etmek için giden Reyhan hanım, en sevdiği çiçeklerinden birinin kırıldığını görünce üzgünce geriye döndü. Muazzez'e bir şey olmamıştı. Çiçek kırılmıştı yalnızca. Rengiyle, kokusuyla göze hitap eden bir bitkiydi. Kaybettiğine üzülürdü insan. "Tüh, o kadar da emek vermiştim!" Muazzez duyup da kalbi kırılmasın diye sessizce konuştu. Bir çiçek yüzünden kadının gönlünü incitecek değildi.

"Biraz daha emekle yeniden büyür kızım. Kırıldığı yerden büyür çiçekler." Kayınvalidesinin içini rahatlatan tebessümüne başını salladı. Tarık beğenmişti bu yaklaşımı. Toprak, su ve emek varsa çiçekler yeniden hayata tutunurdu. Yara gibi görünen yerler, yeni çiçeklere gebeydi aslında. Sahra'ya baktı. Yeniden çiçek açacak mıydı yoksa kuruyup gidecek miydi dalında?

"Ben artık kalkayım." Genç kız konuşmak için çağırmıştı belli ki ama önce kabullenmesi gerekiyordu. Cihan'la birlikte amcasının da suç işlediğini hazmetmesi zaman alacağa benziyordu. Zaten gelmek istememişti. Yapması gereken işler vardı.

"Yemek yerdik." Pişman halde baktı avukatına. Oradan oraya, peşinde sürüklüyordu adamı.

"Tarık... Biraz konuşalım seninle." Reyhan hanım ayağa kalkıp, genç adamın kendisini takip etmesi gerektiğini söyledi ve merdivenin altındaki odaya girdi. Tarık kadını takip etti. Salon buz gibi oldu bir anda. Sahra meraklanmıştı, kapı dinlemek ayıptı belki ama dinlemezse de bu ikilinin ne konuştuğunu öğrenemezdi. Peşlerinden gidecekti ki babaannesinin imalı sesiyle durdu.

"Sen de Muazzez'e yardım et kızım. Yoruldu kadın."

"Tamam babaanne" dedi yönünü değiştirip mutfağa giderken. Reyhan hanım koltuklardan birine oturup Tarık'ın da aynısını yapmasını bekledi. Zaman planladığı gibi işlemiyordu. Akışına bırakmak da kontrolü kaybetmek demekti ki, kardeşinin sözüyle bu hataya düşmüştü zaten. Genç adamla kısa ve net bir konuşma yapmasının vakti gelmişti.

"Bak Tarık, biz bir yola çıktık. Birbirimizi çare olarak gördük. Amacımıza ulaşana kadar da böyle devam edecek bu süreç. Ama..." Ama kelimesinin huzursuzluğu sardı odanın dört bir yanını. "Bu süreç bitince hepimiz için yeni başlangıçlar olacak. Sen yoluna gideceksin, ben kızımla mutlu olacağım. Ama..." Cümlelerine yeni bir olumsuzlukla devam eden Reyhan hanıma karşı kaşlarını çatmıştı Tarık. "Sahra mutlu olmayacak." Duyduğuyla hızlıca yerinden kalktı. Kadına karşı hiç ters bir lafı olmamıştı ama öfkeleniyordu artık.

SAHRA ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now