RÜYA -29

450 44 13
                                    

Sahra garaja indiğinde, çevrede kimse yoktu. Sırayla dizilmiş arabaların yanından geçti. Serin bir rüzgâr çarptı yüzüne. Ellerini trençkotunun cebine soktu. Gün geçtikçe soğumuştu havalar. Güneş bile ısıtmıyordu insanın içini. Birkaç adım daha atmıştı ki arkasından birinin geçtiğini fark etti. Hızla geriye döndü. Fakat görünürde kimse yoktu. Dikkatlice baktı etrafına. Bir dakika sonra yalnız olduğuna kani oldu.

Aracının yanına doğru yürüdü hızlıca. Yaşanan olaydan sonra sürekli şüphe ve tedirginlik içindeydi. Zorunlu olmadıkça sokağa çıkmamış, insanlara fazla yaklaşmamıştı. Kendisini vuran adam içerdeydi belki ama ben yapamadıysam başkası yapar demişti. Ürperen bedenini kontrol altında tutmak için derin bir nefes aldı. Anahtarın düğmesine basıp kapıyı açtı.

Sinyal sesinden başka bir ses daha ilişti kulaklarına. Biri yürüyordu etrafta, emindi. Bu sefer arkasına dönmek yerine, camdan görmeye çalıştı. Sakin kalmaya uğraşıyordu. Birisi zarar vermeye kalkarsa diye, telefonunu küçük el çantasından çıkarttı. Korumalar, güvenlik, polis... Aklına gelen her yardım çağrısı bir kurşundan hızlı olamazdı. Zaman kaybetmemek adına, kontrollü adımlarla arabanın önünden dolanıp sol tarafa geçti. Tekrar kontrol etti etrafı, camdan göremediği sesin sahibini yine göremedi.

Elini kapı koluna attı. Park halindeki bir arabanın farlarının yanıp sönmesiyle yerinde zıpladı. Kalbi hızla atmaya başladı. Beklemediği bir anda gelen hareketlilik donup kalmasına sebep oldu. Yutkunup, titreyen ellerini iki yana saldı ve dehşetle arabaya baktı. Beyni, araca binip uzaklaşması için komut verirken bedeni tam tersini yapıyordu.  Ormanda bir başına kaldığı anda yaşıyordu zihni. 

"Sahra hanım."

"Yaklaşma!" Gayet yumuşak bir şekilde telaffuz edilse de adı, aynı şekilde cevap veremedi. Geriye doğru adımladı, sırtı soğuk duvarı buldu. Bembeyaz olmuş yüzü ve dehşetle açılmış gözleriyle, şirkette kendince kararlar alan Sahra'yı geride bırakmış gibi gözüküyordu.

"İyi misiniz? Korkmuş gibi gözüküyorsunuz. Bir sorun mu var?" Okan arka arkaya sorularını sıralarken, yavaşça Sahra'ya yaklaşıyordu bir yandan da. Aralarındaki mesafe ne kadar olursa olsun, kızın korktuğu her halinden anlaşılıyordu.

"Yok, ben... Biri var sandım da."

"Kimse yok burada, rahat olun lütfen." O kadar korkmuştu ki, yanındaki kişinin Okan olması umurunda değildi. Fazladan bir nefes şu an ihtiyacı olan tek şeydi. Kolonların arkasını kontrol etti saniyeler içinde. Namlu görmekten, acı çekmekten korunmaya çalışıyordu. "Bir yakınınızı aramamı ister misiniz?" Kendisine karşı yardımsever ama mesafeli olmaya çalışan genç adama olumsuz cevap verdi. 

"Gerek yok... Kendim giderim eve, teşekkürler." Okan'ın telefonu çalmaya başladı. Küçük bir özürle açtı telefonu. Kısa cevaplar vererek konuştu ve en sonunda beklediğini söyledi. Sahra bu süre zarfında, ellerini kontrol ediyordu. Direksiyon tutmaya hazır hale geldiklerinde çıkacaktı buradan. Okan da bahanesi olmuştu işin.

"Kusura bakmayın önemliydi."

"Problem değil. Ne de olsa artık bir ortaklığımız yok, istediğinizi yapabilirsiniz."

"Tabi, öyle. Yine de bilmenizi isterim ki sizi tanıdığım için çok mutluyum. Duruşunuz, net tavrınız beni çok etkiledi. Bir gün yeniden yollarımızın kesişmesini çok isterim."

"Ben masum birine iftira atan ve patronuna karşı oyun çeviren biriyle yolumun kesişmesini hiç istemem."

"Tarık... Amcamların hiç hoşlanmadığı ama sizin ısrarla yanınızda tuttuğunuz avukat. Onun yerinde olabilmeyi çok isterdim. Sizi etkilemek için ne yaptı bilmiyorum."

SAHRA ÇİÇEĞİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora