YARA -24

485 51 7
                                    

Başında ağlayan insanları ve onları konuşmalarını büyük bir kafa karışıklığıyla seyrederken, ağrılarıyla sessizce başa çıkmaya çalışıyordu. Herkes o kadar endişeli ve korkmuş bir haldeydi ki, en ufak sızlanmasında yeni bir kaos oluşacak gibiydi. Henüz uyanmıştı ve bunu kaldıramayacağını biliyordu. Sağ eli annesinin avuçlarının içinde sıkıca sarmalanmıştı. Mete ve Günseli ayakucunda bekliyorlardı. Yengesi ara ara saçlarını okşayıp duruyordu. Tek istedikleri Sahra'nın iyi olmasıydı.

"İyiyim ben" dedi, endişelerini gidermek için. Bembeyaz olmuş yüzü aksini söylerken Reyhan hanım inanmadı kızına.

"Daha da iyi olacaksın. Ah yavrum, ne kadar korkuttun bizi bir bilsen!"

"Ben de korktum" diye cevap verdi, gözlerinin dolmasını engelleyemeden.

"Bu adiliği yapan her kimse en kısa zamanda bulunacak ve cezasını çekecek!" Mete öfkeyle atıldı konuşmaya. Sahra'nın bu hale gelmesine sebep olanı bulmak için var gücüyle çabalıyordu.

"Düşünmeyin şimdi bunları. Sahra uyandı, iyileşecek ya. Gerisi hallolur." Günseli, genç kızın yorgun bakışlarını görünce mevzuyu kısa kesmek istedi. Annesi de onu destekledi şükrederek. Sonra kapı çaldı ve doktor girdi içeriye. Ardından da çekingen adımlarla Tarık adımladı odaya. Gece koşarak doktorun yanına gittiğinden beri ilk kez görüyordu Sahra'yı.

"Geçmiş olsun Sahra hanım. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?" Sorunun muhatabı dürüst olmak istiyordu fakat etrafında kendisine merakla bakanlardan da çekiniyordu. Yutkunup iyi olduğunu söyledi. Kaçamak bakışları avukatındaydı.

"Zor birkaç gün geçirdiniz, bünyenizin toparlanmasına yardımcı olacak ilaçlar verdik fakat tek başına yeterli değil. Gıda takviyesi ve iyi bir bakımla desteklemeniz gerekiyor. Yaranız, hareket ettiğiniz takdirde canınızı fazlasıyla yakacak bir yerde. Dikkatli ve sabırlı olmanız gerekiyor ki çabucak iyileşin. Şimdilik buradasınız. Tetkikleri inceleyip taburcu olacağınız gün hakkında bilgi veririm." Doktorun söylediklerini dikkatsizce dinledi. Annesi ve diğerleri her kelimesini ezberlemişti ne de olsa. Şu an tek istediği başındaki keskin ağrıdan ve midesindeki bulantıdan kurtulabilmekti.

"İlaç kullanacak mı?" Aileden olmasa da söze giren Tarık'a döndü herkes.

"Şimdilik biz veriyoruz ilaçları. Taburcu olduğunuzda da size verdiğimiz reçeteden temin edersiniz. Eğer ağrınız, şikayetiniz varsa Sahra hanım, bize bildirin. Sizi daha iyi hissettirecek ilaçlarla tedavinize devam edebiliriz." Beyaz önlüklü adamdan gözlerini çekip avukatına baktı Sahra. Göğsünde birleştirdiği kollarıyla bir cevap bekliyordu herkes gibi.

"Aslında... Biraz ağrım var."

"Ne ağrın mı var? Neren ağrıyor kızım?" Söylediğine pişman olmuştu çoktan. Çevresindekiler telaşın pençesine düşerken, Tarık karşısında sırıtıyordu. Patronunun düştüğü durumdan keyif alıyordu belli ki. Artık o fındık burnunu havaya kaldırıp emirler yağdıran halinden eser yoktu. Odadaki uğultu arttı. Sahra başını yastığa gömmeye uğraşıyor gibi gözüküyordu. Doktorun müdahale etmesiyle canını acıtan bir soluk verdi. Şu halden kurtulmak istiyordu bir an önce.

"Sakin olun lütfen. Ağrısı olması gayet normal, zor bir ameliyat geçirdi. Hemşire hanımı gönderirim birazdan. Bir ağrı kesici iğne yapar. Siz de dinlenin, kendinizi yormayın Sahra hanım." Doktor odadan çıktıktan sonra Mete, Günseli ve annesi de odadan çıktılar. Hastayı yormak istemiyorlardı. Reyhan hanım hemşire gelene kadar bekledi. Tarık da bir köşede duruyordu hâlâ. Dudaklarını oynatarak kızın halini hatırını soruyordu. Reyhan hanım dönüp arkasına bakmıyordu. İkilinin hiç konuşmuyor oluşu gözünden kaçmadı Sahra'nın. Hemşire elinde tepsiyle içeriye girip seruma ilacı enjekte edene kadar bekledi.

SAHRA ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now