YALAN -20

506 54 12
                                    

Bu gün 1K
14 Nisan Perşembe

Şaşkın gözlerinden anladığı kadarıyla, dayısı da onunla birlikte almıştı haberi. Ellerini koltuğun iki yanına bastırıp hızla kalktı yerinden. Çok kısa bir an başının döndüğünü hissettiğinde, etrafta uçuşan ufak yıldızlardan kurtulmak için gözlerini sıkıca kapattı. Bunu yaptığında kurtulmak istediği başka şeyler de vardı tabi.

Toparlanıp, dayısının onu durdurmaya çalışmasına aldırmadan odadan çıktı. Tarık'ı bulmaktı niyeti. Sanki baktığı her yerde görecekmiş gibi gözlerini etrafta dolaştırarak merdivenlere doğru yürüdü. Dışarıdan bakıldığında koşmaktan farksızdı yürüyüşü. Hızlı nefes alışverişleri ve telaşlı halleri, çalışanları tedirgin etmişti. Alt kata indi merdivenleri atlaya atlaya. Ercan beyin odasına çizdi ilk rotayı.

Kapıyı sertçe açtı, fakat boştu. Geriye çekilip, ortak çalışma alanı olan büyük ofiste gezdirdi gözlerini, yoktu. "Neredesin Tarık?" diye mırıldandı sabırsızlıkla. Öfkesini bastıran bir şey vardı. Tarık'ın gözlerinin içine bakıp, yaptın mı diye sormak istiyordu. Varlığını, konuşunca fark ettiği kızın sesiyle irkildi.

"Tarık bey proje odasının yanındaki küçük odada Sahra hanım." Aradığını bulmasıyla, teşekkür bile etmeden tekrar merdivenlere yöneldi. Yüzü kızarmıştı ama aynaya bakmadan fark edemezdi. Ya da birazcık durup sakinleşmeli ve hızlı hareketlerinin onu yorduğunu anlamalıydı. Koridora girdiğinde, gözüne kestirdiği odaya adımladı ve elini kapı kulpuna koydu sertçe. Tarık içerideydi ve eğer yapmışsa bu ihanetin hesabını soracaktı bağıra çağıra. Derin bir nefes aldı ve odaya daldı.

"Yaptın mı?" Kapıyı sertçe kapattığında, arkasına bakma gereği bile duymadı. Masanın arkasında şaşkınca kendisini seyreden avukatının yanına gidip tek elini masaya vurdu.

"Evet, yaptım." Tarık'ın rahatlığı karşısında afallamışken, aklını kaybetmemek için yumruğunu sıktı. "Yapmasa mıydım?" Sinirli bir kahkaha attı duyduğuyla.

"Bu ne utanmazlık? Bir de adalet için çalışıyorsun!" Duyduğuyla kaşları çatıldı Tarık'ın. Mesleğini konuşmalara alet eden kıza daha fazla müsamaha göstermeyecekti. Ayağa kalktı ve masaya yaydığı dosyalardan birini eline alıp, kızın burnuna doğrulttu.

"Verdiğin görevi yapmakla mesleğimin ne alakası var? Beni itham ederken sen utanmıyor musun?" Sahra sertçe ittirdi dosyaları, aynı şeyden bahsetmediklerini anladığı an boş boş baktı genç adama.

"Dalga mı geçiyorsun Tarık?" Elindekileri fırlatır gibi masaya atan avukatı sinirli bir adım attı. Kendini bulmayı beklemediği bir kavganın içine girmişti ve hazırlanması için zaman bile tanınmamıştı. Yine de evvela bakışlarıyla geçti taarruza, sonra da öfke kokan sesiyle.

"İhalelere bak dedin, baktım. Hangisinin daha iyi olacağına karar verdim! Yabancı değil de yerli yatırımcıya destek olman gerektiğinin daha mantıklı olduğunu düşündüm! Ama döver gibi girdiğin odada, beni itham ettiğin meseleyi anlamadım!" Tam da Sahra'nın tahmin ettiği gibi, farklı konulardan bahsediyorlardı. Konuya direkt olarak dalmasının büyük bir etkisi vardı bunda. Burnundan bir soluk verip yutkundu. Sakin olmaya zorladı sesini.

"Ercan bey, para çalma işinde ortak olduğunuzu söylemiş ifadesinde." Gözlerini Tarık'ın şaşkın gözlerine dikti. Şimdi aynı mevzudan bahsediyorlardı işte. Tekrar aynı soruyu sormaya yeltendi ama ilki kadar kolay değildi söylemek. Genç adam şimdiden inkâr eder gibi bakmaya başlamıştı bile. "Yaptın mı?" Diline iğneler battı Sahra'nın. Adama atılan iftiraya kızdı. Güvenine bombalar yağdıranlardan yine onun gözlerine sığındı.

"Hayır!" Kısa ve netti, tıpkı ilk yemek yedikleri gün olduğu gibi. Adını, yaşını ve mesleğini sorduğunda, tek kelimelik cevaplar alan Sahra konuyu öylece kapatan adama sinirlenmişti. Şimdi durum farklıydı. Hatta kendisine söz hakkı dahi kalmamasına seviniyordu. İyi ki bir kelimesi vardı Tarık'ın! "Hiçbir şey yapmadım!"

SAHRA ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now