MİNNET -7

721 82 21
                                    

Arabayı restoranın önünde durdurduğunda tam on dakika gecikmişlerdi. Kemerlerini hızlıca çıkartıp arabadan indiler ve valeyi beklemeden kırmızı halının üstünde kapıya doğru koştular. Eğer misafirler içerideyse ve kendilerini bekliyorlarsa hiç hoş gözükmeyecekti bu durum. Akşamın son aksiliğinin memnuniyetsiz misafirler olmasını kesinlikle istemezlerdi. Büyük cam kapının önüne geldiklerinde, henüz içeriye adım atmadan arkalarından gelen sesle durdular.

"Sahra hanım!" Sahra nefes nefese dönüp baktığında şirketin şoförünü misafirlerin kapısını açarken gördü ve üstünden büyük bir yük kalkmış gibi hissetti. Gözlerini kapatıp şükretti. Tarık kendilerine doğru gelen iki adama gülümsedi.

"Onları kapıda karşılıyormuşuz gibi davranın Sahra hanım." Dişlerinin arasından konuşarak komut verdiğinde, Sahra misafirleri kapıda karşılayan bir ev sahibesinin kimliğine bürünmüştü bile. Kısa bir süreliğine Türkçe konuşmayı bırakacaktı. Tıpkı Tarık gibi yanlarına gelen iki beye kibar bir gülümseme gönderdi.

"Hoş geldiniz."

"Hoş bulduk, kapıda karşılanmak ne hoş." Saçları beyazlamış olmasına rağmen fit vücuduyla dikkat çeken adam elini uzattığında tokalaştılar. Güldüğünde kendini gösteren kırışıklıklar adamın yaşına dair ipucu verse de, ilk bakışta daha genç gösteriyordu. Sahra adamın elli üç yaşında olduğunu okumuştu. Kafasında çizdiği profil bambaşkaydı. Diğer adamla da tokalaştılar. Yanlışlıkla yapılan bu jest karşısında fazlasıyla memnun olduğunu belirtmeleri iki genci de rahatlatmıştı.

"İçeriye geçelim dilerseniz." Tarık kibarca içeriye buyur etti adamları. Ortaklar içeriye geçti. Sahra avukatından böyle bir profesyonellik beklemiyor olacak ki şaşırmış bir halde adamın yüzüne bakıyordu. Reyhan hanım iyi bir tahsili var dedikçe, ona inanmadığı ve Tarık'ı içten içe küçümsediği anları hatırladı.

"Gelmiyor musunuz?" Bu yemeği kendini ispatlamak için büyük bir fırsat olarak gören Tarık, şaşkınlığını fark ettiği patronuna gülmeden edemedi. Genç kız hemen toparlandı ve Tarık'ın önünden ona bakmadan geçip hızlıca misafirlerinin yanına yürüdü. Tedirgin birkaç saati beraber geçirecek olmaları, ona karşı düşüncelerinin değişeceği anlamına gelmiyordu. Başarılı birisi olabilirdi ama ona güvenemezdi. Sarsıntıya uğratmamaya çalıştığı tavrı netti.

İçerde kendilerini karşılayan şık giyimli bir hanımın yönlendirmesiyle üst kata çıktılar. Denizi ayaklar altına alan, yaz akşamlarında geç kararan havanın büyük bir keyifle izleneceği manzarayı net olarak görecekleri bir yere oturdular. İstanbul'un güzelliklerine hayran hayran bakan iş ortakları büyülenmişti. Sahra rahatça sandalyeye kuruldu. Gururlu bir gülümseme vardı yüzünde. Bu memleketin vatandaşıydı ne de olsa.

Kısa sohbetler edildi. Yemek siparişleri verildi. Adamlar bazı endişelerinden bahsettiklerinde, Sahra işlerin yolunda gideceğine dair emin konuştu. Tarık da işlerin hukuki boyutundan bahsedip güvence verdi. Ortaklar, birbirinden destek alarak paslaşan ve işlerden dinamik bir şekilde bahseden gençlerin çizdiği profilden memnundular. Birbirini anlayan, uyum sağlayan, ufak jestlerle yardımcı olan Sahra ve Tarık ufak tereddütleri ortadan kaldırmakta başarılıydı bu akşam.

Açık pencerelerin yanında olmalarına rağmen esen rüzgâr serinlemelerine yardımcı olmuyordu. Sahra'nın üstündeki gömleğin inceliği, rahatça oturabilmesini sağlıyordu. Fakat ortaklar konuşurken, elini sık sık yakasına götüren Tarık'ın sıcaktan bunaldığı belliydi. Her ne kadar samimiyet ortamı kurulmuş olsa da bu bir iş yemeğiydi ve ceketini çıkartması uygun olmayacaktı.

Sahra çatalını tabağın kenarına bırakıp, hafifçe başını sola çevirdi. Denize yansıyan minik ışıklara baktı. Misafirler Türk yemeklerinin tadını çıkartırken, köşede duran garsona küçük bir el hareketiyle klimayı açmasını işaret etti. Genç garson söylenileni yaptı, pencereleri kapattı. Masadakiler durumdan habersizdi, bu hareketlilik de dikkatlerini çekmedi. Kısa süre sonra ortamın ideal serinliği sağlandı. Avukat artık rahattı.

SAHRA ÇİÇEĞİDove le storie prendono vita. Scoprilo ora