" Ben başkasını seviyorken bunu başarabileceğini sanmıyorum." deyip hazır bekleyen arabama bindim ve gaza bastım. 

Yol boyunca gözlerime dolan bütün yaşları bertaraf ettim çünkü ben ailemin yaptıkları için ağlamamaya iki yıl önce söz verdim. Ben artık onların yaptıklarının beni üzmesine izin vermeyeceğim ve onlar için ağlamayacağım da!

Arabadan inip sakin olmaya çalışırken okula girdim ve Ömerin her zaman oturduğu banka baktım ama kimse yoktu. Sınıfta olduğunu düşünüp oraya yöneldiğimde okulun girişinde Aliyle karşılaştım.

" Ömeri gördün mü Ali?" diye sorduğumda kaşları çatıldı.

" Yoo, görmedim de sen iyi misin?" 

" İyiyim, iyiyim. Sınıfa bakayım ben birde." dediğimde arkamdan seslendi.

" Sınıfta değildi, ben şimdi çıktım sınıftan." dediğinde kantine gittim ama orada da yoktu.

Sonra müzik sınıfına baktım, etüt sınıfına, laboratuvarlara, kütüphaneye her yere baktım ama yoktu. Neredeydi, yine mi gelmemişti? Niye gelmedi ki? Benden kurtulmak için mi gelmiyor? Çok mu üstüne gittim? Bir daha bir şey demem ona yeter ki gelsin. Sakin kalabilmek için derin derin nefesler alırken omzuma dokunan elle arkamı döndüğümde Selim hoca endişeyle bana bakıyordu.

" İyi misin Sırma?" Onun sorusunu es geçip Ömeri sordum.

" Ömeri gördünüz mü hocam?" dediğimde kaşları havaya kalktı.

" Şimdi yanımdan ayrıldı, ders başlamak üzere." dediğinde başımı sallayıp yanından ayrıldım ve neredeyse koşarak sınıfa gittim. Kapıdan girip onu sırasında kitap okurken bulduğumda bütün vücudumun gevşediğini hissettim. Yanına gidip ona hiç bakmadan sıra arkadaşı olan çocuğa baktım.

" Bir günlüğüne yerinde oturabilir miyim?" derken sesimin titrediğinin farkındaydım ama umurumda değildi. Ömerin bana baktığının da farkındaydım ama ona bakmadan çocuktan cevap bekledim. Çünkü ona bakarsam dayanamam biliyorum.

" Tamam, olur. Geç otur." diyerek bana yer verdiğinde son derece şaşkındı. Bu sırada ben içeri girdiğimde son derece gürültülü olan sınıftan şu anda çıt bile çıkmıyordu. 

" Sırma?" diyen Ömerin ses tonundan bana neler olduğunu sormaya çalıştığını anlamıştım ama onun sorusuyla ilgilenmeden çantamı sıraya bıraktım ve yanına oturdum.

Cevap beklerken bir elini arkada ki sıraya koyup bütün vücuduyla bana döndüğünde hiç bir şey demeden kollarımı beline sardım ve başımı göğsüne dayadım. Bu şekilde bir kaç derin nefes aldıktan sonra gözlerimden akan yaşları engelleyemez oldum. Gözyaşlarımın yanı sıra sarsılan omuzlarıma ve ağzımdan çıkan hıçkırıklara da engel olamadım. Bu sırada beni saran kollarla daha da sokuldum göğsüne.

Hayır, ailem için ağlamıyordum. Onların yaptıkları ya da söyledikleri için değil Ömeri bulamadığım için, korktuğum için ağlıyorum. Onun gelmeyeceğini sandığım için böyle ağlıyorum, sevdiğim adam için. Hıçkırıklarım dinip sessizce ağlamaya devam ederken edebiyat hocamızın sesini duydum.

" Ömer, ne oluyor oğlum?"

" Önemli bir şey değil hocam, arkadaş biraz üzülmüş de." derken sesi normalden daha kısık çıkıyordu.

" Ama evladım sınıfta oluyor mu böyle hiç?" dediğinde biraz daha sokuldum Ömere, ayrılmak istemiyorum şimdi ondan.

" Lütfen hocam, bu günlük göz yumsanız. Cidden iyi değil arkadaşım." dediğinde hoca söylenerek bizden uzaklaştı. 

Hayat Seninle GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin