"Yemekleri ben yaparım. Zaten başladıydım."

"İyi tamam sen yap! Ama adamlara zorluk çıkarmayacaksın, ukalalık da etmeyeceksin ve homur homur homurdanmayacaksın! Suzet gelmeden önce o mutfaktan çıkacaksın, üstüne adam gibi bir takım elbise giyip bizle birlikte misafirini ağırlayacaksın, o buradayken hiçbir nedenle mutfağa girmek yok anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı!"

"Güzel! Şimdi otur şuraya, kahveni iç. Sana anlatacaklarım var!"

Zeynep, Muhif'in yemek konusunda inatçı davranacağından emin olduğu için Gözde'den sadece servis için eleman istemişti. Yemekleri kendisi yaptığı sürece adamlara dünyayı dar etmeyeceğini de bilecek kadar tanıyordu Muhif'i. Kavganın tartışmasız galibi olmanın verdiği keyifle gülümseyerek koltuğuna oturdu. Muhif de sakinleşmiş gibiydi. Bir süre onu gözledikten sonra sabah beri olanları Muhif'e de anlattı. Muhif, onun anlattıklarını dikkatle dinlemiş ve

"Yani Oktay temize mi çıkıyor bu durumda?"

"Öyle görünüyor ama sen yine de onu araştırmayı bırakma!"

"Yok, bırakmam. Suzet bu akşam onunla ilgili bazı şeyler de getirebilir. Şu ana kadar dişe dokunur bir şey yoktu zaten. Ben bir şeyler öğrenince sana söyleyeceğim."

"Biliyorum. Zaten anlaşılan şu an için çok da acelesi yok. Söyle bakalım sen akşam için ne yaptın?"

"Yemek mi?"

"Evet."

" Rulikos de Berenjena yapacağım, yanına zeytinyağlı enginar ve borekitas, tatlı olarak da travados"

" Hay, kafama edeyim, niye sorduysam? Bu ne be? Enginar dışında bir halt anlamadım."

Muhif, her zamanki alaycılığı yerine biraz mahcup bir tavırla

"Şimdi bunlar Yahudi yemekleri... Her yerde olmaz, herkes de bilmez. Özlemiştir kadıncağız diye ben şey... Olmamış mı? Aşırıya mı kaçtım ki?"

Zeynep onun bu tedirgin hâlini görünce kahkahalarla gülmeye başladı.

"Vay koca Muhif vay! Bugünleri de mi görecektik?"

"Hani alay etmeyecektin?"

"Ayol, alay edilmeyecek gibi değil ki. Suzet bu yemeklerin birinin bile adını biliyorsa ben de ne olayım."

"Bilir, bilir... Yapmayı filan bilmez de anacığının elinden yemiştir."

"İyi de sen bütün bunları nereden biliyorsun?"

"Bilirim ben, hem de âlâsını bilirim."

"Kadın yemekleri görünce şıp diye anlar zaten senin yaptığını."

"İşte ondan dedim ya, bu içerideki zibidiler bilmez bunları. Anca o tuhaf isimli Fransız yemekleri..."

Zeynep kahkahalarla gülmeyi sürdürerek "Haklısın Muhif, bunların isimleri pek bir yerli... Sen bakma o züppelere..."

"Bak, dalga geçme!"

"Tamam be tamam, hadi git yap bortas mıdır, mor tas mıdır neyse ne! Kadın gelmeden çık o mutfaktan da başka bir şey demiyorum."

Muhif, yerinden kalkıp mutfağa yönelirken arkasından seslendi.

"Bana bak, adamlara işkence etme, karışmam!"

"Tamam şirret cadı tamam, çemkirme!"

                                                           X         X         X

ARAFTA İKİ KİŞİWhere stories live. Discover now