|60|

22.4K 1.6K 764
                                    


Gülümseyerek küçük çocukla konuşurken ayaklandı ve mutfağa gitti. Meyve suyu getirecekti ona.

Eve geldiğinde annesi çok mutlu olmuştu. Ağlayarak kendisine sarılmış ve bir daha gitmemesi için onu ne kadar sevdiğini anlatıp durmuştu tüm gece. Cengiz ne olursa olsun bu kadının emeğini hiçe sayamazdı. Onu gerçekten çocuğuymuş gibi bakıp sevmişti bu zamana kadar. Gerçek bir anne sevgisi vermişti. Bu yüzden bir vefa borcu vardı. Gamsız birisiydi kendisi fakat bu kadına nankörlük yapamazdı. Ne olursa olsun, onun gibi bir adama katlanmak da kolay değildi. Diğer taraftan Eymen'in hiçbir şeyden haberi yoktu ve abisi eve dönünce çok mutlu olmuştu. Şimdi bu küçük çocuğun gözlerindeki mutluluğu gördükçe nasıl bırakırdı? Üstelik eğer Celal katilse, şimdi daha çok yanlarında durması lazımdı. İkisini de koruması lazımdı.

Telefonu çaldığında ekrana baktı. Utku arıyordu. Okul başlamıştı fakat Cengiz gitmiyordu günlerdir. Nasıl giderdiki? Hayatının tam ortasına balyoz misali inen karanlık gerçeklerle meşgulken zihni, asla kendini okula veremezdi.

Arkadaşlarının tabii ki bir şeyden haberleri yoktu. Bu yüzden bir şekilde geçiştirdi telefonda ve kapattı. Bunun duyulmasını asla istemezdi. Evlatlık olduğunu kimse bilsin istemedi. Kendi hakkında konuşulmasını göze almazdı.

Bir nefes verip içerde televizyon izleyen kardeşine meyve suyu doldururken duyduğu "Baba!" sesiyle dondu kaldı. Olduğu yerde mıhlanırken elindeki kutuyu tezgaha bıraktı hızla ve koşar adımlarla mutfaktan çıktı.

Salona girdiğinde Eymen'in Celal'e sarıldığını gördü. Kalp atışları hızlandı endişeyle. Lanet olsun. Bu adam nasıl girmişti içeriye? Duymamıştı bile. Tabii ya, anahtarı vardı tabii ki.

Günlerdir eve gelmeyen adam Cengiz'in eve gelmesiyle gizlice girmişti. Evde annesi de yoktu, markete gitmişti. Yalnızca kardeşiyle kendisi vardı.

Celal oğluna sarılıp saçlarını okşarken kapıda beliren beden ile kafasını çevirip ona baktı. Sertçe yutkundu Cengiz. Eymen buradayken herhangi bir tepki vermek istemedi.

"Ne işin var senin burada?" diye sordu dişlerinin arasından.

Celal kucağındaki çocuğu yere indirdi ve saçını okşayıp onun için aldığı oyuncağı verdi. Ardından kapıda bekleyen gence baktı. Kaş göz ile işaret verip "Burada konuşmayalım." dedi yere çömelmiş oyuncak kutusunu açan çocuğu işaret ederek.

Cengiz'in bakışları bir an için kardeşine kaydı. Ardından tekrar ona baktı. "Def ol git. Yoksa-"

"Yoksa ne?" dedi adam üzerine doğru yürüyerek. Cengiz yumruklarını sıkarken istemsizce geriye adımladı. "Yürü. Eymeni düşünüyorsan yürü. Bir şey yapmayacağım."

Sinirle baktı. "Hiçbir bok yapamazsın zaten bana." dedi öfkeli bakışları ile. Ardından mutfağa doğru ilerledi. Arkasından geldi Celal. Cengiz belki onun ağzından bir şeyler kaçırır diye gizlice telefonunu çıkardı ve ses kaydını açıp cebine soktu hemen. Eğer ağzından kaçırırsa kanıt olurdu.

Arkasını dönüp içeriye giren adama baktı.

"Neredesin günlerdir? Sana bu evden ve benden kaçamazsın demiştim. Uyarmıştım." derken kaşları çatıktı adamın.

"Senin ne dediğin benim sikimde bile değil." dedi Cengiz meydan okuyan bir tavırla. Kollarını kaldırıp göğsünde bağladı. "Buraya annem ve kardeşim için geldim. Onları senin gibi pislik bir herifin yanında bırakmam. Ve de katil." derken bir çeşit manipülasyon uygulamaya çalıştı.

Tek kaşını kaldırdı Celal. Kendisi manipülasyon uzmanıydı. Cengiz eğer onun katil olduğunu öğrenseydi böyle sakince asla duramazdı. Celal onu tanıyordu. Bu yüzden hiç oralı bile olmadı. Bilerek böyle yaptığını anladı.

Tehlikeli Yakınlaşma [BXB] Where stories live. Discover now