|20|

36.3K 2.7K 1.8K
                                    

Geldim geldim ayol ne kızıyorsunuz

-

"Üç çay!"

Tripli bir şekilde bağıran çocuk esmer adama ters bir bakış atıp masalara doğru ilerlediğinde Murat kaşlarını çatarak hafiften sırıtan adama baktı.

"Hayırdır, nesi var bunun?" diye sordu.

Ahmet alt dudağını yaladı gülerek. "Bana sinirli."

"Neden?"

"Öptürmedim diye." dediğinde Murat şaşkınlıkla güldü. Ahmet de güldü ona bakarak.

Bakışlarını tekrar masalarda dolaşıp müşterilerin siparişlerini alan gence çevirdi.

Dükkanı kapatana kadar Cengiz ve Süleyman onlara yardım ediyordu. Siparişleri getiriyor, boşları topluyorlardı. Yoğun bir gündü.

Ahmet önünde tezgaha dirseklerini yaslamış bir masada duran Cengiz'i süzdü. Üzerindeki kot ceketin kollarını katlamıştı. Altındaki dar siyah kotu güzel bacaklarını sıkıca sarmıştı. Ayaklarında oldukça pahalı beyaz marka ayakkabıları, kolunda yine aynı pahalılıkta saati vardı. Kulağının arkasına bir sigara sıkıştırmış, ağzına ise yeni bir sakız alıp çiğmiyordu.

Masadaki üç adam bir anda Cengiz'in söylediği şeyle gülüştüğünde Ahmet kaşlarını çattı.

Cengiz ellerini masanın üzerine koyup adamlara doğru eğilmişken sırıtarak bir şeyler anlatıyordu. Adamlar çocuğu süzerken alıcı gözle bakıyorlar, diğer yandan gülüşüyorlardı.

Ona yakın olan sandalyede oturan adam elini kaldırıp gülerek gencin beline koyduğunda hızla doğruldu Ahmet. Sinirle dişlerini sıkarken tam tezgahın arkasından çıkmıştı ki Cengiz'in adamın bileğini sertçe tutup ittiğini gördüğünde zorlukla durdu. Şimdi iş yerinde sıkıntı çıkarmak istememişti.

Adam yine de gülerek elini çektiğinde Cengiz adama alayla bir sırıtış atıp arkasını döndüğünde havalı yürüyüşü ile uzaklaştı.

"Cengiz!" diye bağırdı Ahmet sinirle. Başka bir masaya yönelen çocuk kendisine seslenilmesiyle kasadaki adama baktı ve bir nefes verip onun yanına ilerledi.

"Ne var?" dedi bıkkın bir şekilde.

"Ne gülüşüyorsun lan heriflerle?" diye sordu kısık bir sesle dişlerinin arasından. Tezgahın üzerinden ona doğru yaklaşımıştı.

"Siparişlerini alırken konuştum ya bir şey yok."

"İçine düşeceklerdi. Hele o piç niye sana dokundu?"

Cengiz heyecanla solurken içten içe sevinç çığlıkları attı. Karşısında tamamiyle kıskanç bir adam vardı.

Ona tavırlı olduğu için belli etmemeye çalıştı ve boğazını temizledi öfkeli kara gözlere bakarken.

"Beğenmişler beni, asıldılar ama ağızlarının payını verdim. Ne yaparsın, herkesin ilgi alanına giriyorum." dedi sakızı şımarık bir şekilde çiğnerken.

Ahmet sinirle ağzını açacağı sırada "Şşt, fıstık!" diye bağıran adam ile ikisi de duraksadı ve arkasını döndü. Cengiz az önce kendisine asılan adamın sırıtarak kendisine seslendiğini gördüğünde alayla baktı. "Bakar mısın bir."

"Fıstık diyor ya piç kurusu." diye mırıldandı ve "Fıstığı götüne sokarım yalnız." dedi adama dönüp orta parmak çekerken. Üç adam güldü onun bu söylediğine.

Öfkeyle baktı adam. Herkes ibne olmuştu da onun mu haberi yoktu?

Sabırsız bir şekilde hışımla tezgah arkasından çıkıp sinirli adımlarla masaya doğru ilerlediğinde Cengiz sırıtarak peşinden gitti.

Tehlikeli Yakınlaşma [BXB] Where stories live. Discover now