|56|

21.9K 1.6K 1.3K
                                    


Medya: Ahmet'i okurken siz

-

Koca yatağın içinde cenin pozisyonunda dururken üzerindeki yorganı kafasına kadar çekmişti. Gözleri açıktı, sessiz, durgun tek başınaydı. Her zamanki gibi...

Kafası o kadar karıştı ki. Aslında yapması gereken şeyleri az çok biliyordu fakat bunların hiçbirine gücü yokmuş gibi hissediyordu. Hayatında hiç bu kadar yorulmuş hissetmiyordu.

İçinde bulunduğu otel odasında üç gündür hayalet gibi yaşıyordu. Telefonuna annesinden, arkadaşlarından ve hatta Ahmetten gelen arama ve mesajların hiçbirine dönmemişti. Günlerdir herkes onun nerede olduğunu ararken o kendini soyutlamıştı.

Kapısı tıklanınca duraksadı. Gelen kişiyi biliyordu, bu yüzden şüpheye düşmedi.

Üzerindeki yorganı atıp doğruldu ve burnunu çekti. Bacaklarını sarkıtıp indikten sonra birkaç adımda odanın kapısını açtı.

Kapıdaki genç karşısındaki arkadaşının dağılmış saçlarına, kanlanmış gözlerine ve yorgun bedenine bakıp kaşlarını çattı.

"Cengo." dedi Süleyman içeriye girip ona sarılırken. Cengiz karşılık vermedi. Yorgunca ondan ayrıldı ve arkasını dönüp yatağına doğru adımladı.

Süleyman omuzlarını düşürdü ve kapıyı kapatıp onun daha önce görmediği yıkılmış haline üzülerek baktı.

Cengiz yatağın içine girip sırtını yatak başlığına yaslarken bacaklarını kendine çekmişti, kollarını ise etrafında birleştirmişti.

"Kimseye söylemedin değil mi burada olduğumu?" diye sordu Cengiz çatallaşmış sesiyle.

"Söylemedim, söz verdim oğlum bilirsin. Murat ağzımı aradı ama tek kelime etmedim. Zaten onunla da tartıştık biraz." dedi Süleyman üzerindeki montunu çıkartıp köşedeki tekli koltuğa bıraktı.

"Neden?"

Bir nefes verip gözlerini devirdi Süleyman. "Ben seni savundum o Ahmet abiyi falan, öyle tartıştık. Aman boş ver." dedi ve yatağın boşta kalan kısmına oturdu.

Cengiz zaten Süleymanla Murat arasındaki durumu çakmıştı. Zaten sonradan Murat'ın Ahmet'e de söylemesiyle Süleyman da Cengiz'e söylemişti. Şaşırmamıştı tabii ki.

Cengiz sadece onun ismini duymasıyla bile kötü hissederken omuzlarını düşürdü.

Süleyman bunu fark edince elini onun omzuna koydu. Burukça baktı ona. Anlaşılan Cengiz Ahmet'in yalanına başına gelen her şeyden daha çok üzülmüştü.

"Kardeşim biliyorum çok zor ama toparlan. Seni böyle görmeye alışkın değilim ben." dedi ve tekrar ona sarıldı.

Gözleri doldu Cengiz'in. "Hep güçlü olmaktan çok yoruldum." dedi ağlamaklı çıkan sesiyle. Daha sıkı sarıldı ona Süleyman.

"Seni bu hale düşürenlerin Allah belasını versin." dedi hırsla. Diğer taraftan da sırtını sıvazlıyordu ağlamaklı olan gencin.

"Herkesi, her şeyi yakasım var ama gücüm yok gibi. İlk kez bir şey yapasım gelmiyor. Böyle burda, kendi kendime durayım. Herkesten uzak, tüm yalancı insanlardan uzak..." dedi Cengiz.

Süleyman ondan ayrıldı ve yanına oturup onun gibi sırtını yatak başlığına dayadı.

"Önce bir toparlan, başına gelenler kolay değil. Sindirmen gerekecek. Ondan sonra yaparsın ne yapacaksan. Ama kendini harap etme böyle." dedi üzgün bir sesle. Gerçekten de çok kötü gözüküyordu çünkü.

Tehlikeli Yakınlaşma [BXB] Where stories live. Discover now