|7|

31.2K 2.5K 2.9K
                                    


Karanlık gökyüzünde ışıldayan dolunayın parlak yansıması denizin üzerine yansırken dalgalar her hareket ettiğinde tıpkı bir elmas gibi parıldıyordu. Serin olan havada sahile gelmeleri mantıklı mıydı emin değildi ikisi de fakat umursadıkları da söylenemezdi.

Etrafta insanlar vardı, yaz ayındaki kadar olmasa da yürüyüşe gelen veya dolaşan insanlar vardı.

Oturduğu yüksek kayalıkta arkaya döndü ve omzunun üstünden ilerdeki külahta dondurma satan standdan iki dondurma alan uzun boylu adama baktı. Bu havada sahilde dondurma satmalarına şaşırsa da canı çektiği için şu an Ahmet'in ona alması gülümseyerek onu izlemesine neden oluyordu.

Az önce bir yarım ekmek yemişlerdi. Şimdi ise Ahmet elinde iki dondurma ile denizin önündeki kayalıklarda oturan gencin yanına doğru yürüdü.

"Al bakalım, çikolatalı yokmuş." dedi Ahmet elindeki vanilyalı dondurmayı uzatırken. Kendi için aldığında da aynısı vardı.

Cengiz gülümseyerek elinden alırken Ahmet onun oturduğu geniş kayalıktaki boşluğa oturdu.

"Vanilyayı da severim."

"Ben de." dedi Ahmet. Bakışları karşısındaki dalgalı denizdeyken konuşmuştu.

Cengiz kirpiklerinin arasında hayranlıkla onu izlerken "Biliyorum." dedi. Ahmet'in vanilya kokusunu da sevdiğini çok iyi bilirdi.

Ahmet ona bakıp gülümseyen yüzüne anlamayarak baktı.

"O değil senin nasıl haberin oldu onu anlat sen. Bu silah falan ne iş?" diye sordu Ahmet.

Cengiz dondurmasının başını emip alt dudağını yaladı. "Babamı telefonda konuşurken duydum, sonra koştum silahı kapıp yanına geldim." dediğinde bir nefes verdi Ahmet.

"Eyvallah aslanım." deyip elini kaldırdı ve yanındaki gencin ensesine yerleştirip pat patladı.

Cengiz ondan ters tarafa kafasını çevirip gözlerini devirdi.

Ahmet elini çektikten sonra önüne döndü. Cengiz de dondurmasını yerken bakışları denizin dalgalarındaydı.

"Geçen sefer adamlarla anlaşıp üzerime salan sen bu sefer beni kurtarmak için babanı göze alıp geldin ha?"

"O başka bu başka. Asla zarar görmeni istemem senin." dedi Cengiz ona bakıp kesin bir şekilde.

"Hep diyorum, harbi değişik çocuksun." dedi Ahmet ona dönüp gülümserken.

Cengiz alt dudağını yaladı ve sırıttı. "Git gelliyim diyelim. Kafam normal insanlar gibi sıkıcı çalışmaz, bayık değilim." dedikten sonra tek omzunu silkti. "Bana özgü bir durum." deyip çapkın bir şekilde göz kırptığında Ahmet gülümsemeye devam etti.

Cengiz ve flörtöz tavırları...

"Ama sana yakışıyor deli dolu haller." dediğinde Cengiz tek kaşını kaldırdı.

Ahmet ona bakarken Cengiz'in alttan alttan attığı flörtöz bakışlar insanın içini ister istemez hoş ediyordu. Hoş çocuktu Cengiz, yakışıklıydı. Asi bir endamı vardı. Kendine ait aurası ve havasıyla birini etkilemesi kolaydı. Tabii bu kişi Ahmet olunca zorlanıyordu orası ayrı.

Deli dolu olması, korkusuz olması Ahmet'in hoşuna gidiyordu. Eğlenmesini bilirdi, bir şeyi söylerken evirip çevirmez dan diye söylerdi. Söylediği sözün arkasında dururdu. Onu üzün süredir tanıdığı için ciğerini biliyordu. Onun karakterini kendine benzettiği için severdi Cengiz'i.

"Hay..." diye bir ses çıkaran Ahmet elindeki dondurmayı kendinden uzaklaştırdı biraz. "Peçete yok değil mi?"

Cengiz onun elindeki dondurmaya baktı. Vanilya sulanmış ve esmer adamın kemikli uzun parmaklarınna bulaşmıştı. Geç fark ettiği için pantolonuna da bir damla geldiği için boş eliyle siyah kotunu sertçe sildi.

Tehlikeli Yakınlaşma [BXB] Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang