|53|

18.7K 1.5K 320
                                    

-

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

-

"Tamam, uğrarım ben kahveye o zaman konuşuruz. Şimdi işim var, görüşürüz."

Telefonunu kapattı Cengiz ve cebine soktu. Ahmet'in doğum günü için bir şeyler yapmayı planlıyordu. Sürpriz mi olurdu bilmiyordu fakat bu konuda Murat ve Süleyman'ın yardımını alacağı kesindi. Bu yüzden Süleymanla konuşmuştu. O da kahveye gelmesini ve beraber plan yapmalarını teklif etmişti. Gidecekti ama ondan önce önemli bir işi vardı.

Ahmet o evde onu kesin bir şekilde uyarmıştı. Bir daha asla ayrılık kelimesini kullanmamısını söylemişti. Zaten sonra akşama kadar Ahmet’in kollarında düşünceli düşünceli, onun aşkıyla sarhoş olarak zaman geçirmişti. Her şey çok güzeldi o an için.

Ta ki test sonucunun çıktığına dair hastaneden mesaj alana kadar. Ertesi gün kendini direkt buraya atmıştı.

Şimdi hastanenin önünde, elinde bir zarfla duruyordu. Kalbi çok hızlı atıyordu. Öyle ki irisleri tedirginlikle titriyordu.

Elini zarfın açma kısmına getirdi fakat durdu. Ne göreceğini, neyle karşılaşacağını bilmiyordu. Korktuğu şey çıkarsa ne yapacak onu da bilmiyordu.

Derin bir nefes verdi.

Ardından zarfı açtı. Katlı kağıdı büyültüp yüreği ağzına gelirken ürkek bir şekilde gezdirdi gözlerini.

Bakışları yavaşça kağıdın en altındaki yazıyı buldu. Koca bir yangın yerine döndü içi.

Dünya durdu. Yer altından çekildi.

Elindeki kağıtta iki gen arasında uyuşmazlık olduğu ve biyolojik olarak babası olmadığını belirten yazı kulaklarını sağır edecek derecede bas bas haykırıyordu sanki siyah, kalın puntolu sözcükler ile. Bu denli düşman gözükebilir miydi bir yazı? Bu denli can yakıcı ve acımasız olabilir miydi?

Parmakları titremeye başladı. Günlerdir zihninin boğulduğu düşünce ve araf girdabında kaybolan kendisi, içinden yükselen bir elin boğazını sıkıp nefesini kesmeye çalıştığını hissediyordu.

Boğazı düğümlendi. Öyle ki söyleyebileceği, haykırabileceği her şey boğazında düğümlenmişti tıpkı bir kördüğüm gibi. Etrafından geçip giden sesler sadece onun evlatlık bir çocuk olduğunu söylüyormuş gibi geliyordu kulağına.

Anlık olarak tansiyonu oynadı gibi olunca dengesi kayboldu fakat hemen toparladı.

"Cengiz."

Hastanenin önündeki ağacın arkasına saklanmış Ulaş koşar adımlarla olduğu yerde mıhlanmış gencin yanına geldi.

Cengiz donakalmış ifadesini ona çevirdi. Ne işi vardı bunun burada?

Ulaş kafasına taktığı şapka ve siyahlar içerisinde kendini kamufle etmeye çalışıyor olduğu belliydi. Cengiz'in haberi yoktu ama onu takip ederek hastaneye gelmişti. Sonucu anında öğrenmek istiyorlardı.

Tehlikeli Yakınlaşma [BXB] Where stories live. Discover now