❦ NEREDEYDİN SEN? / BÖLÜM ●37●

Start from the beginning
                                    

"Belki. Bu seni ilgilendiriyor mu?"

"Seninle evlendiğimi birkaç gün sonra herkese duyuracaksam elbette ilgilendiriyor." dememle içimdeki fırtına ile yüzleşiyordum. Ne demek, ilgilendiriyor mu? Tanrım, bu adam dün akşamında, banyomda beni parmaklıyordu. Şimdi de karşıma geçmiş aldatmanın ilgilendirip ilgilendirmediğini soruyordu.

"Merak etme, herkesin senin hakkında konuşacağı tek konu, birbirimizi ne kadar sevdiğimiz olacaktır." demesi ile bir an bocalamıştım.

Ne demekti şimdi bu? Aldatacak mıydı aldatmayacak mıydı? Aldatıyorsa da bunu usta bir gizlilikle mi yürütecekti? Tanrım! Neler düşünüyordum ben böyle?

"Bundan nasıl emin olabiliyorsun?"

Bana bakmayı kesip viskinin bulunduğu zigon sehpahanın yanına gidip kendisine bir bardak sek viski doldurdu. Tekrar dönüp yüzüme baktığında ise gözlerimi kısarak ona bakmadan edemedim. Neden söylemekten bu kadar çekiniyordu ki?

"Çünkü öyle olmasını istiyorum."

"Yani aldattığını kimsenin duymaması için daha tecrübeli olduğundan bahsediyorsun öyle mi?" dediğimde başını onaylar anlamda aşağı yukarı salladı ve elindeki bardağı bir dikişte bitirerek bana döndü.

"Zeki kadınsın."

Karnıma yumruk yemiş gibi hissediyordum. Uzuvlarıma kadar sinirden uyuşmuş, dudaklarımı mühürlemek için ayrı bir çaba içerisinde yüzüyordum çünkü konuşsam, ortalığı velveleye vermeye dünden hazırmış gibi hissediyordum. Onca yaşadıklarımızdan sonra nasıl oluyor gelip bana bunları söyleyebiliyordu?

"Keşke sen de sandığının yarısı kadar akıllı olabilsen." dedim ve zoraki bir şekilde gülümseyip bir şey söylemesine izin vermeden kendimi banyoya attım.

Odaya geri girmek için o kadar çok oyalanmıştım ki özellikle uyumuş olmasını istiyordum. Daha fazla onunla konuşup sinirlenmek istemiyordum ama odaya girdiğimde yatakta üzerini çıkarmış, elinde telefonla uğraşıyordu. Bornozumun yakasını daha da sıkı kapatırken bana baktığını bilerek giyinme odama girdim ve hızlıca içeri girmesini istemediğim için üzerime pijamalarım geçirdim. Uyusun diye oyalana oyalana saçlarımı kuruttum ve iki yandan da balık sırtı bir şekilde örmüştüm. Uzun zamandır yapmıyordum bunu. Sabaha kalktığımda küçük dalgalar olacağı için şimdiden istemsiz heyecanlanmıştım ama aklıma yine Vural'ın söyledikleri gelince gerilmeden edememiştim.

İçeri girdiğimde rahat bir nefes bırakabilmiştim çünkü Vural, nihayet yatmış, telefonu da kenara bırakmış uyuyordu. Çıt çıkarmamaya çalışarak yanına geldiğimde bir an da olsun loş ışığın altıda ona baktım. Masum duran yüz ifadesi falan yoktu. Her haliyle korkutucu bir auraya sahipti ve ben bu durumdan şimdiden nefret etmeye başlamıştım bile.

Bana onca yaptıklarından sonra bile ona yakınlaşabiliyorken şükretmesi gerekiyorken gelmiş, seni aldatabilirim ama kimsemin ruhu duymaz, diyebiliyordu. Ama benim de adım Ayza'ysa, onu yaptıkları için pişman edecektim.

Yatağa girip ona arkamı dönerek uyku pozisyonumu almıştım ki bir hareketlilik hissetmemin hemen ardından belime sarılan el, beni tuttuğu gibi yatakta kendisine çekiştirdi ve bedeni, onun bedenine dayandı.

"Ne yapıyorsun?" diye sormama karşın ise nefesi, ördüğüm için açıkta kalan ensemde dans etmeye başlamıştı. Tanrım! Beni mi sınıyorsun?

"Karıma sarılıyorum."

"İsteyerek karın olmayan kadın olduğumun farkındasındır umarım." demem üzerine tek bir hareketlilik bile söz konusu olmadı. Tam uyuyakaldı diye düşünüyorken duyduğum sözler beni daha da sinirlendirmeye yetmişti.

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now