Ahmet alt dudağını yalayıp bir nefes verdi.

"Gelmiş bana benimle ol diyor. Abi dediği adamla gönül ilişkisi yaşamak istiyor. Bir de karşımda öyle bir konuşuyor ki sanki çok normal bir şeyden bahediyormuş gibi." dedi Ahmet arkadaşının sorusunu görmezden gelerek.

"Ahmet abartma istersen, çocuk aşık olmuş işte."

"Olamaz." dedi Ahmet sert bir çıkışla.  "Bir erkek başka bir erkeğe aşık olur mu? Hadi onu geçtim, doğduğundan beri yan yana olduğu adama yan gözle bakar mı?"

"Aşkın cinsiyeti mi olur lan?" dedi Murat kaşlarını çatarak. "Şu kalın kafandaki düşünceleri bir yık kardeşim ya. Sevgi, aşk, saygı falan bunları birine vermek için cinsiyetine bakmazsın, insanlığına bakarsın. Ne öküz herifsin ya."

"Savunma şunu bana ya." dedi Ahmet sıkıntıyla.

"Ne zoruna gidiyor bu kadar amına koyayım? At gözlüklerinle bakma artık. Gerçek hayatta böyle şeyler olur, bunu kabul etsen iyi edersin." dediğinde Ahmet kaşlarını çattı.

"Sen niye bu kadar savunuyorsun birader hayırdır?" diye sordu.

"Beynim var benim kardeşim, sadece kullanıyorum." dedi Murat.

Ahmet bir süre ona baktıktan sonra bakışlarını çevirdi ve bir nefes verdi. Birasını içerken zihninde sürekli Cengiz'in dediği sözler yankılanıyordu. Gözünün önünden gitmiyordu o yüzü.

Sıkıntılı bir nefes verdi. Aşırı rahatsız hissediyordu. Bunun böyle hissettirmemesi lazımdı.

"Sikeyim," diye mırıldandı ve elini çenesine atıp sakalını kaşıdı. "Aptal çocuk, niye yaptın böyle bir şeyi?" diye sorarken daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi.

"Ne yapacaksın bundan sonra? Uzaklaşmayı mı düşünüyorsun?" diye sordu Murat.

Ahmet gözlerini sıkıca kapatıp açtı ve sırtını sandalyenin sırt kısmından çekip öne doğru geldi. "Bilmiyorum." dedi sakin bir sesle.

Murat onun yüzüne bakarken "Bana doğruyu söyle. O çocuğa karşı ne hissediyorsun?" diye sordu.

Ahmet hızla ona baktı. "Ne hissedeceğim lan? Kardeşim işte." dedi.

"Onu anladık, başka ne hissediyorsun? Gerçekçi ol bana, ona göre bir şeyler düşünelim."

Dudağını yalayıp başını eğerken yutkundu esmer adam. "Anlamlandıramıyorum." diye başladı söze ve biraz duraksadı. Düşüncelerini zihnimde toparlamaya çalışıyor gibiydi. "Çok başka bir çocuk. Böyle çok piç ama aynı zamanda hayat dolu, eğlendiriyor yanındakini. Şımarık hareketleri falan var, yakışıyor ona. Deli manyak bir yapısı var bazen çok sinirimi bozuyor ama diğer yandan hoşuma gidiyor." dedikten sonra hırsla birasından bir yudum daha alıp ağzından çekti."Hem uzak olsun istiyorum hem de olmasın..."

Murat ona bakarken dudaklarının kenarı kıvrıldı. Ahmet'in bunları söylemesini beklemiyordu fakat hoşuna gitmişti.

"Sana çok aşık. Gözlerinden bile anlaşılıyor. Nasıl anlamadın bunca yıl kardeşim ya kör olsan yine anlarsın." dedi.

Ahmet ona bakıp "Vallaha anlamadım. Ya da anlamamazlıktan geldim bilmiyorum." dedi buruk bir sesle.

"Çünkü işine böylesi geldi." diye mırıldandı Murat.

Ahmet bir şey demediğinde boğazını temizledi ve "Bir şey diyeceğim ama kızma." dedi Murat. Adam ona bakarken göz kırptı söylemesi için. "Hiç mi oluru yok?"

Bunları soruyordu ki ona göre Süleyman'a yetiştirecekti.

"Deli deli konuşma." dedi Ahmet.

"Niye lan bence çok iyi olurdunuz siz iki deli. Hem Cengiz hoşlanılmayacak bir tip değil. Yakışıklı, sempatik, ağzı laf yapıyor, endamlı falan." dediğinde Ahmet bir anda güldü.

"Manyak eder o insanı." dedi gülümseyerek birasını yudumlarken. Ardından bir nefes verdi ve "Her şeyi geçtim kuzenim lan o benim." dedi boğazını temizlemeden önce.

Kuzeni değildi fakat bunu kimse bilmiyordu zaten. Herkes onları kuzen bildiği için bunu da hesaba katmak zorundaydı.

Cengiz kimsesizdi.

"Ha kuzenin olmasa okeysin?"

"Neyi duymak istiyorsun kardeşim sen?" diye çıkıştı Ahmet.

"Ya bir şeyi duymak falan değil niyetim. Sadece üzüldüm çocuğa ya. Ayı gibi bağırıp çağırdın kesin. Kim bilir neler dedin de öyle dünyası başına yıkılmış gibiydi yüzü giderken." dediğinde kaşlarını çatmıştı.

"Daha çok şey diyecektim de işte..."

"Yazık lan."

"Bana yazık değil mi?" diye çıkıştı Ahmet. "Nasıl boktan bir şeyin içindeyim, nasıl berbat hissediyorum haberin var mı? Çok mu hoşuma gidiyor ona böyle laflar etmek, üzmek?"

Murat beklemediği çıkış karşısında afalladı ve ne diyeceğini bilemedi.

"Oğlum." dedi Ahmet sinirle ve sonra sakin kalıp sesini kısaltarak konuştu. "Bunca zaman ona belli etmedim, söylemedim de ama o benim için çok ayrı. Dile kolay lan onca yıldan bahsediyoruz. Dibimden ayrılmazdı benimle yatıp kalkardı. Çok emek verdim ben ona. Şimdi gözlerimin içine bakarak öyle şeyler söyledi ki kendimi çok kötü hissettim. Ne bileyim lan işte anlatamıyorum..." dedi içi sıkışmış gibi ve oflayarak iki eliyle yüzünü sıvazladı.

"Tamam, anladım. Sen ona bir kardeş gibi yaklaşıp hep yanında oldun. Abilik yaptın, eyvallah. Sana sadece tek bir şey soracağım. Cengiz senden karşılık alamayınca illaki vazgeçecek bir yerde. Sonra başka bir erkeğe aşık olacak belki. İlişkisi olacak. Bunun hakkında ne düşünüyorsun?" diye sordu bir dedektif edasıyla. Onun içindeki körelmiş duyguları açığa çıkarmaya çalışıyordu.

Cengiz'i başka bir erkekle düşünmek... Bu tıpkı tırnaklarınla duvarı çizmek gibi aşırı rahatsız edici bir his gibi geldi ona.

Onun kendisine baktığı gibi başka birine bakması. O hareketleri, sözlerini başka birine yapıp o kişiyi etkilemesi. Öpmesi, sarılması... Yok yok. Ahmet bunu düşünmekten kaçındı. Sinirlendi çünkü.

Kaşları çatık ona bakarken histerik bir şekilde güldü."Ne düşüneyim lan, bir şey düşünmem." dedi fakat sesindeki gerginlik o kadar kendini belli ediyordu ki.

"Sana karşı olan ilgisini tıpkı bir başkasına göstermesine bir şey demezsin yani?"

"Orada duracan." dedi Ahmet elini kaldırırken. "Kimseyi benim yerime koyamaz. Koymasını da istemem zaten. Başka birini de istemem..." diye sona doğru kısık sesle mırıldandığında Murat gözlerini büyüttü.

"Aha! Ne dedin sen?"

Ahmet hızla ona baktı. "Ne dedim?"

"Başkasıyla olmasını istemem gibi bir şey dedin."

"Demedim."

"Dedin."

"Demedim."

"Ahmet...."

"Saçma sapan konuşma Murat, canımı sıkma durduk yerde. Zaten ateşim tepemde patlayacak yer arıyorum." dedi Ahmet ters bir şekilde ve önüne döndü.

Murat bir şey demedi. Zaten Ahmet’in bu kalın kafasına bir şey sokmak ölüm gibi bir şeydi. Bu yüzden konuyu kapattı. Biraz sonra ise kalkıp oturdukları sandalyeyi düzelttiler dükkanı kapatıp çıktılar.



Tehlikeli Yakınlaşma [BXB] Where stories live. Discover now