Uraz abi bunu anlamış olacak ki, elimi tuttu ve önden ilerlemeye başladı.

Bahçeye çıkınca bütün Uraz abinin ailesi buradaydı. Uraz abinin arkasına saklanmaya çalıştım.

Masaya gelince Hamza amca konuştu. "Günaydın çocuklar."

Araz ile aynı anda konuştuk. "Günaydın."

Şu an düşünüyorum da, resmen annemler yokken burada kalmıştım. Tek tanıdığım kişi Araz'dı. Onun için daha zor olmalıydı.

"Madem sıkıldınız ve geldiniz, insan bizi de kaldırır?" dedi Hasan abi.

"Değil mi ya?" diye ona destek çıktı Eren.

"Top patlasa uyanmayacak iki kişi mi söylüyor bunu?" dedi Hamza amca.

Sırıttım. "Tabi uyanırız." dedi Eren ama kendi bile inanmadığına emindim.

"Hadi geçin çocuklar." dedi Gülcan teyze.

Uraz abinin yanına dizildik. Kahvaltı çok güzel görünse de hiç iştahım yoktu. Sadece uyumak istiyordum.

Bardağımda çay yerine kahve görünce masada gözlerimi gezdirdim. Mert abi göz kırptı. Gülümsedim. Beni anca bu ayıltırdı.

Tabağıma birkaç şey koyup yavaş yavaş yemeye başladım. Bardağımdan büyük büyük yudumlar alıyordum. Ayılmam lazımdı.

Bu arada dün gece, Araz, dayımlara mesaj atmıştı, durumu kısaca anlatarak.

O yüzden içimiz rahattı. Ama yinede yakalanacağız diye hâlâ korkuyordum.

"Kızım, kuş gibi yiyorsun." dedi Hamza amca. Tabağıma bakınca bir tık hak verdim ama şu an hiç iştahım yoktu.

"Bugün pek iştahım yok."

Burada olduğum için hâlâ deli gibi utanıyordum.

"Olmaz öyle." dedi Gülcan teyze ve gözleme olan tabağı bana uzattı. Gülümsedim ve içinden bir tane aldım. "Teşekkür ederim."

O da bana gülümsedi. Gözlememden bir ısırık aldım. Çok güzel olmuştu. Hatta iştahımı açacak kadar güzeldi. "Çok güzel olmuş." dedim düşüncelerimi dile getirerek.

"Afiyet, bal, şeker olsun."

Gülümsedim. Çok tatlı biriydi.

"Abim, çok güzel yemek yaptığından bahsetti." dedi Nihal abla.

Sadece Tuğkan kişisi olsa sabaha kadar övünebilirdim. Ama şimdi ne diyeceğimi bilemedim. Gülümsedim sadece. Uraz abi güldü. "Utandı ama çok güzel yemekler yapıyor, doğru."

En azından beni kurtarmıştı.

"O zaman Mardin'e gidince, yemeğini yeriz." dedi Hamza amca.

Kafamı hevesle salladım. "Çok isterim."

Geri kalan yemek güzel muhabbet ile geçmişti. Araz bile konuşmuştu. Bizi aileden biri gibi hissettirmişlerdi.

Yemekten sonra hemen kalktık. Çünkü bugün yola çıkacaktık. Valizimizi zaten çoktan hazırlamıştık.

En yakın havalimanı Dalaman'da olduğu için ilk oraya gidecektik. Oradan ise Mardin'e.

Ayakkabılarım bağlamalı olduğu için tekrar onları giymek istemedim. Bana çokça büyük gelen Uraz abinin terliklerinden giydim.

İlk Araz'ı bırakmıştık. Şimdi ise bize gidiyorduk. Uraz abi de beni bıraktıktan sonra hazırlanacaktı.

Tek istediğim artık banyo yapmaktı. Bunun hayalini kuruyordum resmen.

Evin önüne gelince arabadan inen Tuğkan kişisini ve annemi gördüm. "Babamlar mı onlar?"

Kafamı salladım. Bu kılıkla onlar ile karşılaşmak istemezdim ama şans benden yana değildi.

Onlar kapının önünde konuşturken, Uraz abi tam arkalarına park etti.

İkimizde aynı anda inince ikiside buraya döndü. Annemin gözleri büyüdü. "Kızım, ne bu hâl?"

Tuğkan kişisi sırıttı. "Uraz gibi olmaya mı karar verdin?"

Kaşlarımı çattım. "Hiç komik değil."

Yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı. "Tamam, sustum."

"Günaydın." dedi konudan alakasız bir şekilde Uraz abi.

"Ne oluyor Uraz?"

Uraz abiye baktım. Bana baktı ardından anneme baktı. "Dün senin kız ve Araz'ın uykusu tutmamış. Bende bir şey sormak için mesaj atmıştım, hemen cevap verince, neden uyumadığını sordum. Uykusunun tutmadığını söyledi. Bende aldım çocukları bize getirdim. Sabaha kadar bizde muhabbet ettik. Sabah oluyordu, bende eve gitmeyin bizde kalın dedim. Öyle."

Ne kadar kolay yalan söylemişti. Umarım bana hiç yalan söylememiştir. Çünkü olayı bilmeme rağmen inanacaktım.

Tuğkan kişisi saçımı okşadı. "İyi yapmışsınız."

Annemde kafasını salladı. "O zaman teşekkür ederiz."

Uraz abi kaşlarını çattı. "Ne teşekkürü, aile olduk artık Nil abla."

Gerçekten aile olmuştuk. Sanki bunu herkes yeni farketmiş gibiydi. "Aile olduk." diye tekrar etti Tuğkan kişisi. Adam aile olduk diyor bende hâlâ ona abi demiyordum.

Tuğkan abi.

"Yukarı çıkıp kahve içmek ister misiniz?" dedi annem o duygusal havayı dağıtmak için.

"Yok gidelim, yola çıkacağız zaten. Sizde hazır olunca bana haber verirsin." dedi Tuğkan kişisi. Aman abi.

Annem kafasını salladı. Tuğkan abi yanağımı öptü. "Sonra görüşürüz."

Bende gülümsedim. "Dikkat edin."

O da bana göz kırptı. Yanlarında ayrılmadan Uraz abiye sarıldım.ve kulağına doğru konuştum. "Teşekkür ederim."

Geri çekilip kaşlarını çattı. "Ne dedim ben?"

Omuz silktim ve hepsine el sallayarak içeri girdim.

Onlar artık benim ailemdi.


*

Kısacık bir şey demek istiyorum. Az önce Peri Kızı'nın sıralamalarına baktım ve resmen çıldırdım. Genellikle hep en yüksek sıralardayız. Nesiniz siz, dünyanın en tatlı okuyucuları falan mı 😊

Bunun için akşam bir bölüm daha gelecek, yorumlarınızı bekliyorum 🤭

Son olarak, bölüm nasıldıı?

Tuğkan'ı önceki bölüm çok özlemişsiniz, bu kadar seveceğiniz hiç düşünmemiştim 🤩 Diğer bölüm bol bol olacak merak etmeyin 😋

Sizi çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok seviyorum.

💜

Peri KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin