Keyifli okumalar
Sınıftan içeri girince yine bakışlar bize döndü. Eren pencere kenarı en arka sıraya ilerledi.
Elini öne uzattı geçmem için. Pencere kenarına oturdum. En güzel yeri kapmıştı. Aferin.
Ön sıramızda oturan iki çocuk arkasını döndü ve Eren yanıma oturdu. "İşte bahsettiğim kuzenim. Peri."
Kıkırdadım. "Kuzen mi?"
Göz kırptı. "Bence kuzen sayılırız artık." Kafamı salladım sadece.
"Bunlarda Göksenin ve Doruk." diye bize dönen çocukları gösterdi.
"Hoşgeldin." dedi Göksenin. Doruk ise göz kırptı. Bende gülümsedim. "Hoşbuldum."
"Peki benden ne diye bahsetti Eren?" dedim sırıtarak. Doruk sırıttı. "Okulu birbirine katacak biri diye."
Gözlerimi devirdim. "Lütfen annemin yanına böyle konuşma." derken Eren'e döndüm. "Merak etme sen."
Doruk, Göksenin'e göre daha konuşkan birine benziyordu. Ayrıca daha güleç biriydi. Ayrıca çok kalp kırdım görünüşü vardı. Göksenin ise isminin hakkını veriyordu. Boyu çok uzundu. Ayrıca çok konuşmayan ama herkesin korktuğu çocuk gibi görünüyordu.
Eren'i dememe gerek yoktu. Haylaz çocuk.
Sınıfa hoca girince onlarda önüne döndü. Hepimiz ayağa kalktık. Hoca işaret verince oturduk. "Yeni okul dönemimiz hayırlı olsun."
Tatlı bir hocaya benziyordu. Yaşlı hocaların hepsini hep çok tontik bulurdum.
"Sınıfa yeni biri gelmiş. Önce o kendini tanıtsın. Sonra ise tatilinizi konuşuruz."
Ayağa kalkıp hocaya baktım. "Merhaba hocam, ben Peri. Marmaris'ten geldim." Bence yeterliydi.
Hoca gülümsedi. "Tatil yerini bırakıp nasıl gelebildin?"
Dudağımı büzdüm. "Bende aynı şeyi diyorum hocam. Ama maalesef geldik artık."
Hoca bu dediğime sırıttı. "O zaman hoşgeldin. Ben Yavuz. Tarih öğretmeninizim."
Kafamı salladım. O da eliyle oturmamı işaret etti. Ardından sınıfa, yazın ne yaptıklarını sordu. İlk günden ders işlememesi ile gözüm girdi.
Bütün ders böyle geçti. Zil çalınca Eren ayağa kalktı. "Hadi gel kantine gidelim. Hem okulu gezmiş oluruz."
Güzel olurdu. Koca okulu anca ezbelerdim zaten.
Ayağa kalkınca Eren yine kolunu omzuma attı. Eren'in arkadaşları ise arkamızdaydı.
"Doğruyu söyle. Tuğkan abi ya da Uraz abi ne dedi? Peri'yi bir saniye yanından ayırma mı?"
"Peri'ye çaktırma deyip durdurlar ama onlar mı söyledi?"
Kıkırdadım. "Yo, şimdi sen dedin."
Doruk güldü. "Salak mısın oğlum?"
"Nasıl anladın?" dedi Doruk'u takmayarak. "Okula girdiğimiz andan beri kolun omzumdan inmedi."
"Salakmış." diye kendini cevapladı Doruk. Bu daha çok gülmemi sağladı.
"İyi bari, çaktırma onlara. Salma onları üstüme."
Göz kırptım. "Ben sana siper olurum."
Kantine gidene kadar birkaç sınıfı öğrenmiştim.
Kantin ise okula yakışır şekilde büyüktü.
Eren kolunu omzumdan çekti. "Siz masaya geçin. Ben bir şeyler alıp geliyorum. Bir şey ister misin?"
