Keyifli okumalar
Gerçekten lunaparka gidiyorduk.
Onlar kendi arabasına geçmişti. Bizde kendi arabamıza binmiştik. Beraber gitmeyi teklif etmişlerdi ama neyseki annem reddetmişti.
"Neden eve gitmek yerine lunaparka gidiyoruz?"
Annem bana kısa bir bakış atıp yola baktı tekrar. "Az önce moralin çok düşüktü. Ki hâlâ öyle. Senin için iyi geleceğini düşündüm."
"İkimiz gitseydik sadece." diye mırıldandım ama annem duydu.
"Sonuçta onun bir suçunun olmadığının farkındasın. Hazır aranız yeni iyi oluyorken, uzaklaştırmak mantıklı olmazdı."
Gözlerimi devirdim. Bir şey demedim. Lunaparklara gerçekten bayılırdım. Çok mutsuz olsam ile beni aşırı mutlu ediyordu. Gerçi şu an mutlu olduğum söylenemezdi. Annem beni nasıl kandıracağını iyi biliyordu.
Kısa bir yolculuğun ardından sonunda varmıştık. Arabaları yan yana park etmiştik. Annem arabadan inse bile ben uyuşuk bir şekilde indim.
Sadece lunaparkı görmek bile içimi kıpır kıpır yapmıştı. Annem önden indiği için Uraz abilerin yanına geçmişti. Kesin benim hakkımda bir şeyler söylüyordu annem. Benim kalbimi kazanmak için onlara tavsiye veriyordu. Dudak büzdüm. Sıradan hayatım nasıl bu hâle gelmişti? Gerçekten aklım almıyordu.
Yanlarına gidince sessizleştiler. Bari belli etmeyin yahu. Annem koluma girdi. "Hadi içeri girelim artık."
Hep beraber içeri yürümeye başladık. İçeri girince sanki ilk defa geliyormuşcasına bir heyecan sarmıştı.
"Ben biletleri almaya gidiyorum." dedi ve yanımızdan ayrıldı Uraz abi.
"Hangisi ile başlıyoruz?" dedi Tuğkan kişisi. Gözlerimi etrafta gezdirdim. Gözüm çarpışan arabalarda durdu. Sırıttım. Az önce ki sinirimi Tuğkan kişisinin arabasına çarparak çıkarabilirdim.
Parmağım ile çarpışan arabaları gösterdim. "İlk çarpışan arabalara binelim." Tuğkan kişisi kafasını salladı. "Hemen."
Uraz abide yanımıza gelince oraya ilerledik. Alanın yanına gelince aklıma gelen şeyle anneme döndüm.
"Anne, arabanın anahtarını verir misin? Ceketimi alacağım, elbisem ile pek rahat edemem."
Annem kafasını salladı ve çantasından anahtarı çıkarırken Tuğkan kişisi kendi ceketini uzattı. "Boşuna arabaya gitme."
Bir cekete bir ona baktım. Kafamı iki yana salladım. Uraz abi konuştu. "Şimdi gidersen sıramızı kapacaklar. Ve arkamızda bir hayli insan var."
Başımı arkaya çevirdim. Gerçekten çok insan vardı. Yanaklarımı şişirdim. "İyi tamam." dedim ve Tuğkan kişinin elinden ceketi aldım. Tuğkan kişisi sırıttı. Al işte. Onu sinir etmem gerekiyordu. Mutlu etmem değil.
Arabaların olduğu alana girdik. Gözüme çarpan mor arabaya bindim ve ceketi dizlerime örttüm. İşte şimdi kimse beni tutamazdı.
Arabalar çalışınca sırıtıp Tuğkan kişisinin arkasına ilerledim ve güm!
Gülünce arkasına döndü Tuğkan kişisi. Beni görünce gülümsedi. "Tuğkancığına bunu yaptın mı cidden?"
Omuz silktim. Evet yaptım. Hiçte pişman değildim.
Birinin bana arkadan çarpması ile yerimden hopladım. Tuğkan kişisi kaşlarını çattı. Sonra ise gözlerini devirdi. "Gidip ötede oynasana."
Arkamı dönüp baktığımda Uraz abiyi gördüm. Gözlerimi kıstım. Hain çocuk.
