Bölüm 21 - Mavi Kelebekler

33 8 0
                                    

Bir yok oluşun hikayesi değil, bu bir kayboluşun hikayesiydi. Dünyada hiçbir şey tam anlamında yok olmaz, yalnızca kaybolurdu. Uzun bir süre kimse duymaz, kimse görmez belki ama mutlaka her unsur saklandığı yerden aydınlığa çıkardı. Hiçbir sır sonsuza kadar gizli kalmaz, kalamazdı.

"Mavi kelebekler..." diye fısıldadı genç kız. "Mavi kelebekleri sen de görüyor musun?" diye bir soru yöneltti, yanında duran genç adama. Köşkün duvarına yaslanmış, birkaç hafta önce iki kez ektikleri petunya mezarlığına bakıyorlardı.

"Evet." Genç adamın sesi kesin çıkmıştı. "Görüyorum ama hoşuma gitmiyorlar." Minel bu yoruma karşın kendini mahçup hissetti. Petro doğaya ait her şeyi severdi. Şimdi ise ruhsuz davranıyordu.

"Mavi kelebeklerin anlamını biliyor musun?" diye sordu Minel. Artık bu konuyu konuşmak istiyordu. Olayın üzerinden neredeyse üç hafta geçmişti. O geceden sonra birbirlerine bu konu hakkında tek bir kelime etmemişlerdi. Sessiz anlaşmaları halâ sürüyordu.

"Bilmiyorum." Yine ruhsuz bir cevap. Sanki eski Petro'dan eser kalmamıştı. Minel'i suçlamıyordu elbette. Sadece eline bulaşan kanı bir türlü silemiyordu, zihninden.

"Mavi kelebekler, bir diğer adıyla mezarlık kelebekleri..." Minel gözlerini bir an bile olsun petunyalardan ayırmamıştı ama Petro'nun ona baktığını hissedeliyordu. Derin bir nefes aldı ve devam etti. "Toprağa gizlenmiş cesedlerin üzerindeki çiçeklere konarlar. Cesed kokusunu alırlar ve bundan hiç korkmazlar. Onlar çirkinliğin üzerindeki güzellikler..."

"O sana ne yaptı?" Petro büsbütün Minel'e döndü. İşte şimdi sorgu başlamıştı. Gerçekler gün yüzüne çıkacaktı. Minel de bunu bekliyordu. Artık içinde tuttuğu bütün sırların altında ezildiğini düşünüyordu. Minel ilk defa birisine güvenmek istedi. İlk defa yükünü bir başkasıyla paylaşmak istedi. Hata yaptığını fark ettiğinde çok geç kalmış olacaktı, hem de çok...

Minel, Petro'ya bakmadı. Bakamadı. Bakarsa konuşamazdı. Kendini açamazdı. Bir çırpıda her şeyi söylemeye kararlıydı. Tekrar derin bir nefes alıp eteğindeki bütün taşları döktü. Taşların sesi kulağını tırmalayacak olsa da geri durmadı, her şeyi anlattı.

"Hani demiştin ya Bay Ayos, muhteşem üçlünün en karanlık yüzü, diye. Aslında bunu biliyordum. Bay Ayos..." duraksadı, gerçekten bunu yapacak mıydı? Yapmak istiyordu, hata olduğunu hissetmesine rağmen... "Bay Ayos benim Babam -dı, Petro." Petro'nun ona hayretle baktığını hissetti ama dönüp bakmamaya yeminli gibiydi. Yutkundu. "Ve bir de annemin katili." Bu cümle kalbini sızlatmıştı. Sesi çatallanınca duraksadı.

"Ne?!" Petro hayret içerisindeydi.

Minel elini kaldırıp, onu durdurdu. "Lütfen sözümü bitirmeme izin ver. Yeterince zor zaten." Sesindeki çatallanmayı hafif bir öksürme ile düzeltti ve devam etti. "Hani demiştin ya, cani herif gebe bir kadının karnından canlı canlı bebeğini söküp almış, diye. Annem de işte tam da bu sebepten onu terk etmişti. Beni de alıp evi terk etti, yeni bir hayat kurdu. Yeni bir evlilik, yeni bir bebek heyecanı... Sana bir kardeşim olduğunu söylemiştim ya, işte o annemin ikinci evliliğindendi. Annem hiç onu göremedi. Neden biliyor musun?" Gözleri doldu, sözcükler boğazına dizildi ama o durmadı. Elinin tersiyle yaramazca kaçan göz yaşlarını sildi. "Çünkü şu mezarın altında yatan cani onu öldürdü." Bunu söylerken parmağıyla Bay Ayos'un mezarını işaret etmişti. "İki arkadaşını da bir gece ansızın yanına alıp evimizi bastılar. Kendince sebebi ise üvey babamın onlara kumar borcunun olmasıymış. Daha doğrusu Bay Tom'a borcu varmış. Herkesi örgütleyip evimizi bastılar. Güya borcu olan üvey babamdı ama onlar annemi öldürdüler. Kardeşim de o sırada erken doğdu." Minel artık daha fazla kendini tutamamıştı, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Petro sarılmak istese de Minel buna izin vermedi. Ağlaması onun güçsüz olduğu anlamına gelmezdi ama birisine sarılırsa içindeki şefkate muhtaç kız çocuğu ortaya çıkardı. Petro'yu durdurdu. "O gece de sandığın gibi bir şey olmadı. Sadece yüzleştik. O da beni öldürmek istedi. Sonrasını biliyorsun." Ağlamayı kesmişti, sesi buz gibiydi. "Burada işe başlamam ise bir kader, Tanrı'nın bana hesaplaşmam için vermiş olduğu bir hediye. En kısa zamanda burdan gideceğim. Senden tek istediğim, bu sırrımı benimle beraber sonsuza kadar gizli tut. Bunu benim için yapar mısın?"

Perili Sirk: Genç Kız ve Gizemli Sihirbaz - TAMAMLANDI Where stories live. Discover now