Bölüm 14 - Zakkum

41 11 3
                                    

O gün her şey normal başlamıştı. Minel erkenden kalkmış, kardeşleriyle ilgilenmiş, evi toparlamış, hayvanlara yemlerini vermiş, günlük bütün sorumluluklarını yerine getirmişti. İçinde garip bir huzursuzluk olsa da akşamki gösteriye kadar kendini toparlayabileceğini umdu.

Sihirbaz'ın söylediğine göre bugün çok ses getirecek bir ilizyon gösterisi yapacaklarmış. Son birkaç gündür bunun için hazırlandılar. Minel her şeyin güzel olmasını umdu, bir anda her şeyi maahfedip eline yüzüne bulaştırmaktan korkuyordu. En çok da Sihirbaz'ı mahçup etmekten korkuyordu. İlizyon gösterilerinde hız önemlidir. Bu gösteri de ise çok daha önemliydi. Bütün bir numara, onları pür dikkat izleyen seyircilerin karşısında olacaktı. Minel heyecanlıydı.

Pazarda çok beğendiği beyaz elbiseyi sonunda alabilmişti. Gösteride bu elbiseyi giyecekti. Kabarık etek, karpuz kol detayları olan bu elbise Minel'e çok yakışacaktı. Minel bugün çok güzel olmak istiyordu. Uzun, dalgalı, kumral saçları kabarık ve gösterişli duruyordu. Saçları da, elbisesi de sonunda hazırdı. Uzun uzun aynada kendini izledi Minel. Ne yaparsa yapsın içindeki huzursuzluğu yenemiyordu.

Burnuna taş fırından gelen güzel kurabiye kokuları ilişince "tam zamanında" diye mırıldandı.

"Abla kurabiye mi yaptın?" İmer ciğerci kedisi gibi kapıda bitmişti. O da kurabiyeleri çok severdi, özellikle de Minel'in yaptıklarını. "Çoook güzel." dedi hülyalı hülyalı.

"Evet tatlım." Minel odanın kapısına doğru ilerledi. İmer'in elinden tuttu ve birlikte mutfağa doğru gittiler. Taş fırının içinden tarçınlı ve kakaolu kurabiyeleri çıkardı. İmer için kakaolu kurabiyeleri tek tek kenara ayırdı. İmer tarçın sevmezdi. "Bu tarçınlı kurabiyeler arkadaşlarım için İmer" İmer sıcak mıcak demeden kakaolu kurabiyeleri midesin indirmeye başladı. Minel ise kardeşinin bu obur hallerine alıştığı için sadece gülümsedi. "Yavaş ye. Boğazında kalacak"

"Çok güzel, abla" İmer ağzındaki kurabiyeleri daha yutmadan konuştuğu için boğuk bir ses çıkardı. Minel tarçınlı kurabiyeleri bir kaba doldurdu ve sepetine koydu. Bütün hazırlığı tamamdı. Şimdi gitme vaktiydi.

* * *

Minel sirkte çalışan herkese gülücükler saçarak kulise girdi. Gösteriye az bir zaman kaldığı için, herkes tatlı bir telaş içerisindeydi. Son hazırlıklarını tamamlayanlar, kayıp gösteri eşyalarını arayanlar, kıyafetini giyenler... Herkes bir uğraş içerisindeydi. Minel "Size kurabiye getirdim." Herkes Minel'in kurabiyelerinin çok güzel olduğunu bilirdi. Aralarından bir tek beğenmeyen Rasha'ydı. Bugünkü kurabiyeler en az Rasha'nın da beğenebileceği kadar güzel olmuştu. Herkes birer kurabiye alıp Minel'e teşekkür etti ve övgülerde bulundu. Minel bütün övgüleri kibar bir gülümsemeyle kabul etti. Gözleri Sihirbaz'ı aradı ama o an bulamadı. Özel odaların bulunduğu koridora doğru ilerledi Minel. Sihirbaz'ın odasından önce uğraması gereken bir yer vardı. Rasha'nın odası...

Kulis kapısının önünde durdu ve kapıyı birkaç kez tıklattı. İçeriden gelen "gel" sesini duyan Minel, yüzüne bir gülümseme yerleştirip içeriye girdi. Rasha makyaj masasının önünde oturmuş, gösteriye özel makyajını yapıyordu. Rasha'nın arkası Minel'e doğru dönük olsa da, aynadan Minel'i gördü ve ters bir bakış attı önce. "Evet?" diye sorgulayıp yüzünü pudralamaya devam etti.

"Gösteri öncesi size şans kurabiyesi vermemi ister misiniz?" diye genç kız sevimli bir ifadeyle konuştu.

Rasha elindeki pudrayı masaya bırakıp yüzünü Minel'e döndü. "Sen kurabiye yapmaktan başka bir şey bilmez misin?" diye tersledi kızı. Minel'i baştan ayağa süzdü, kısık gözlerle. Sonra da gözlerini devirip önüne döndü. "Hayır." dedi kesin bir ifadeyle.

Perili Sirk: Genç Kız ve Gizemli Sihirbaz - TAMAMLANDI Where stories live. Discover now