Bölüm 10 - Karo Dörtlü

52 15 1
                                    


Hayat iki yol çıkarmıştı karşısına. Biri kalbine dokundu, diğeri mantığına... Kalbi kaç, dedi; aklı dur. Minel ne yapmalıydı? Herkesten her şeyden kaçıp belki hiç ulaşamayacağı bir aşkın umuduna tutunacaktı. Kalırsa da hiçbir şey hissetmediği bir adamın tehtidine boyun eğecekti.

Minel'i bir türlü uyku tutmuyordu. Sağına dönse Sihirbaz, soluna dönse Petro'nun hayali çıkıyordu karşısına. En iyisi hiçbir yöne dönmeden tavanı izlemekti. Camına değen taş sesi kaşlarını çatmasına sebep oldu. Başını cama doğru çevirdiğinde birkaç küçük çakıl taşının daha art arda cama çarptığını gördü. Evini mi taşlıyorlardı, bu da neydi? Onun küçük kasabasında "evinin taşlanması" demek  evin sahipleri "ayıplanmış" "suç işlemiş" demekti, yani kasaba sakinlerinin "sizi bu kasabada istemiyoruz, gidin" demesiydi.

Minel önce korksa da sonradan merak ederek yatağından kalktı, üzerine geceliğini geçirdi ve camdan dışarı baktı. Dışarısı oldukça karanlık olmasından dolayı, önce kimseyi göremedi, ama sonra bahçe kapısının yanında doğruca ona bakan Petro'yla karşılaştı. Minel önce şaşırsa da, şaşkınlığı giderek tükendi ve yerini öfkeye bıraktı. Bu adam hayırdan anlamayacak mıydı? Bu ısrarcılığı nedendi? Onu istemeyen, sevmeyen bir kadınla neden bu kadar çok ilgileniyordu? Minel eliyle git işareti yaptı. Petro kafasını olumsuz olarak salladı ve bir şeyler söyledi. Minel ne söylediğini duyamadı ama duymak da istemiyordu zaten. Minel bir kez daha git işareti yapıp perdeyi çekti. Minel sırtını cama yaslayıp sakinleşmeye çalıştı. Korkmuştu. "Ya bir gören olursa" diye düşündü. Üvey annesinin kulağına gidebilecek söylentiler geldi aklına. O zaman ne yapardı? Küçük kasabada dedikodusu çıkarsa üvey annesi Minel'e dünyayı dar ederdi. Şimdi bile çekmediği kalmamıştı. Ya adı çıkarsa... Minel ardına dönüp perdenin ucunu kıvırdı, hâlâ orada olup olmadığına baktı. Yoktu. Minel derin bir oh çekti. "Bu adam delirmiş olmalı, ya da bana çok fena kafayı takmış" diye içinden geçirdi. Bir bardak su içip yatağına döndü. Artık uyuması gerekiyordu. İhtimallerden biri elenmişti. Kesinlikle Petro'yu seçmeyecekti. Lakin Sihirbaz da ona çok uzak geliyordu, hem de çok uzak bir hayal...

* * *

Minel omuzlarını devirmiş, uykusuz ve bitkin bir halle kulise girdi. Eskiden olsa herkese selamlar verir, şen şakrak gülücükler saçardı. Şimdi ise kendini iyi hissetmiyordu. Kendini büyük bir kafesin içindeymiş gibi hissediyor ve çırpındıkça daha çok halsiz düşüyordu. Genç kız üzgündü. Hayatı iyice ellerinden kayıp gidiyormuş gibi hissediyordu. Eskiden de kendi hayatı üzerinde başkalarının kararları olurdu. Şimdi ise hiç yoktu. Tehdit altındaydı ve bunun yanında hayalleri de vardı. En kötüsü buydu onun için: Hayalleri vardı artık. Minel bugüne kadar uçuk kaçık hayeller hiç kurmamıştı. Hayalleri hep gerçekçi olmuştu ve onun gerçekleri kasabadan dışarıya çıkmıyordu. Oysa şimdi öyle miydi? Karşısında bütün bir dünya vardı ve yanında hayallerini süsleyen kişi. Belki de Minel'in seçimi hazırdı. Peki ya onlar hazır mıydı?

Minel Sihirbaz'ın odasına girdiğinde kimseyi göremedi. Yalnızca oda bugün fazla dağınıktı. Sihirbaz'a yakışmayacak kadar dağınık... Köşede birkaç gündür yapımı süren ilizyon sandelyesi vardı. Mavi boyaya boyanmış, kurumayı bekliyordu. Sandalyenin hemen yanında kare şeklinde büyük bir cam fanus vardı. Minel'in bu fanusun ne işe yarayacağı hakkında hiçbir fikri yoktu.

Kapının ardında, koridordan gelen gülme sesleri duydu Minel. Merak ederek kapıya doğru ilerledi. Konuşma ve gülme sesleri daha çok fısıltı gibiydi. Kapının aralık kısmından koridorun sonuna baktığında Cambaz Kız Rasha'yı ve Sihirbaz'ı gördü. Bir şeyler konuşuyorlardı ve görünüşe göre konuştukları konu her neyse gülünç gelmişti. Özellikle de cambaz kıza...

Cambaz kız Rasha, güzeldi. Minel'in inkar edemeyeceği kadar güzel... Kızıl saçları, beyaz teni, ince ve kıvrımlı bedeni... Herkes tarafından beğenilebilecek kadar güzel ve çekiciydi. Cambazlık gösterileri esnasında giydikleri kostümleri ise çok cüretkardı.

Perili Sirk: Genç Kız ve Gizemli Sihirbaz - TAMAMLANDI Where stories live. Discover now