Bölüm 3 - Sihirli Halı

122 55 29
                                    

"Masa 3'ün içkileri hazır değil mi daha?"

"Hazırlıyorum efendim."

"Acele et, oyalanma!"

Minel eski bir hanın lokantasında patronundan sonra iki çalışandan biriydi. O akşam diğer çalışan gelemediği için bütün işler ona kalmıştı. Patronu sadece hesap ve sipariş işine bakıyordu. Zavallı kız bütün işlere tek başına yetişmeye çalışıyordu.

"Minel!" Patronu sinirle seslenip homurdandı.

"Geldim efendim, geldim." Siparişleri bir tepsiye koyup, koşturarak müşterilerine sundu.

"Bu nasıl işletme be? Kaç saattir bekliyoruz. Vereceğiniz uyduruk bir içki!"

Müşteriler söylenirken Minel mahçup bir ifadeyle "Gecikme için özür dileriz." dedi.

Alkollü, kaba adam, eliyle köpek kovar gibi kızı aşağladı ve azarladı. Minel başka siparişleri hazırlamak üzere mutfağa koştu. Bu akşam handa yoğunluk vardı ve şimdiden çok yorulmuştu, Minel. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, patronu da kıza, kızmak için yer arıyordu ve bunda hiç zorlanmıyordu. Minel böyle patronlara alışıktı. Hepsi çok kibirli ve ağzı bozuk olmuştu, bugüne kadar.

Minel yeni bir siparişi daha hazırladı. Bu seferki sipariş oldukça fazlaydı ve koca bir tepsiye zar zor sığdırmıştı. Çokça bardak ve tabak ile tepsi fazlasıyla ağırdı ve o taşımakta zorlanıyordu. Mutfaktan çıkıp, müşterilerin yanına gidip sunum yaparken masadaki adamların ahlaksız bakışlarına mağrus kaldı. Ne yazık ki buna da alışmıştı. Tepsiyi boşaltıp masanın yanından ayrılmak için arkasını döndüğünde köşede oturan iki kişiye gözü takıldı. Aslında yalnızca biri dikkatini çekti. Sanki o an, o ortamda bulunan herkes teker teker kaybolmaya başlamıştı. Geriye yalnızca Minel ve o kalmıştı. O... Sihirbaz...

Minel yine garip bir his içerisine girmişti. Daha önce hiç hissetmediği bir histi bu. Adı, sanı neydi bu hissin, hiç bilmiyordu. Minel kendini hasta gibi hissetti. Nefesi kesildi, kalbi çarptı, soğuk soğuk terledi, elleri bir anda buz tuttu. Neden bir anda böyle hissetmişti ki? Ve en kötüsünü de Sihirbaz da ona baktığında yaşadı. Ahh ölüyor muydu yoksa? Elini nereye koyacağını bilemedi ve boncuk boncuk terleyen alnına götürdü. Tam o sırada arkasında duran müşterilerden biri beyaz mutfak önlüğünün tek fiyonk yapılmış ipliğini çözdü. Önlük üzerinden kayıp yere düşerken, masadaki bütün adamlar kahkaha atmaya başladı. Minel gerçek dünyaya dönerken bu sefer büyük bir utanç duymuştu. Ne yapacağını bilemedi, ne diyeceğini bilemedi. Sadece yere düşen önlüğünü hızla alıp mutfağa doğru koştu. Şimdi kendini daha kötü hissediyordu. Ağlamaklı bir ifadeyle mutfak tezgahına yaslanıp başını sıvazladı. Bütün hislerden arınıp sadece utanç duymaya başlamıştı. Rezil olmuş hissi de cabasıydı. Bu düşüncelerden kurtulmanın en iyi yolu daha fazla çalışmak, diye düşünerek diğer siparişleri de hızla hazırlamaya başladı.

Patronu gelip "masa 7'ye iki bira" dediğinde Minel'in yeniden kalp atışları hızlanmıştı. Bu onun masasıydı. Olabildiğince soğukkanlı olması gerekiyordu. Derin derin nefesler alıp siparişleri sunmak üzere mutfaktan çıktı. Mutfak kapısında bir süre duraksayıp doğrudan Sihirbaz'ın masasına baktı. Sanki çok uzaktı ona, hiç ulaşamayacağı kada uzak... Elleri titriyordu, elindeki tepsi titriyordu, tepsinin içindeki bardaklar titriyordu. Her şey titriyordu. Her şey...

"Ne dikiliyorsun orada, gitsene!" Patronu ikaz edince artık kaçmak için hiç fırsatı kalmadığının farkındaydı. Umarım yanlış bir şey yapmam, diye içinden düşünerek ilerlemeye başladı. Sanki o ilerledikçe, Sihirbaz daha çok uzaklaşıyordu. Sanki ona hiç varamayacaktı. Varmak istiyor muydu, o da meçhuldü. İki ileri bir geri ağır adımlar ile masa 7'ye varmıştı, sonunda.

Perili Sirk: Genç Kız ve Gizemli Sihirbaz - TAMAMLANDI Onde histórias criam vida. Descubra agora