❦ NEDENİ BİLİNMEYEN SORUNLAR / BÖLÜM ●29●

En başından başla
                                    

Uzandı. Ben daha ne olduğunu kavrayamazken elini belime etirdi. İnce çarşafın üzerinden hissettiğim sıcacık eli belimi kavrarken beni kendisine çekmek yerine kendisi bana doğru bir adım atıp yüzünü yüzüme doğru eğdi ve nefesimi tutmama neden olacak kadar güzel baktı gözlerime.

"Sen şimdi hiçbir şey olmamış gibi kendini örtmeye çalışıyorsun ya..." dedi ve elin yavaşça hareket ettirip arkaya doğru yol almasına neden oldu ve çarşafın bittiği o yolda çıplak sırtıma elini yerleştirip aşağıdan yukarı doğru omuriliğimde bir yol izledi ve ben o an, olduğum yerde kala kaldım çünkü izlediği yolda oluşan elektrik akımı, bedenimi öyle bir kapladı ki, uzuvlarıma kadar ürpermiş, şaşkınlıktan olduğum yerde kocaman olmuş gözlerimle gözlerine baka kalmıştım. O ise, bende bıraktığı hareketin etkisinden haberdar bir şekilde gülümsedi.

"Arkadan bana verdiğin manzaranın beni bu odaya yeniden kapatmaya ittiğini bilmen gerek." dedi ve ben anlamaz bir şekilde kaşlarımı çatarken o benim anlamaz halime cevap vermek istercesine arkamı işaret etti.

Dönüp omuzumun üzerinden baktığımdaysa aynalar olduğum yerde kala kalmama neden oldu çünkü arkamı nasıl görmüyor diye önemsemediğim o çarşaf, herhangi bir yerimi kaptmayacak kadar cüretkar bir şekilde açıktı.

Telaşla arkamı kapatmak için kolumu kaldırmamla göğüslerimden aşağı düşen çarşaf ise beni daha da telaşlandırmış, olayın şokuyla beni olduğum yere mıhlamıştı.

O an, bedenime anında yayılan soğukluk, onun bana sarılan kolları ile dengelenirken bedenimi hızlı bir şekilde geriye itekledi ve ayağıyla kapıyı ardından kapatırken yine odada baş başa kalmamıza neden oldu.

Ben nasıl mı duruyordum? Karşısında çırılçıplak bir şekilde kollarının arasında, her şeyimi sunarcasına öylece bekliyordum.

Siktir!

Geriye kaçsam, çarşaf ayağının altında eziliyordu ve kapının diğer tarafına sıkışmıştı. Kaçmazsam da bedenimin çıplaklığı ve onun giyinikliği arasındaki barınan utançla bütün gün kırmızı bir şekilde dolanabilme kabiliyetine sahiptim ve kahretsin ki buradan daha Türkiye'ye dönecektik.

Sikerler!

Derin bir nefes alıp verdim. Hızlıca düşünmeye ihtiyacım vardı ama ben, sadece ellerimle göğüslerimi kapatmaya çalışırken arkamdaki ayna, ona istediği manzarayı verecek kadar aşikardı.

"Dua et içeride kimse yoktu." demesi ile birlikte bana kollarını hala sarmaya devam ederken gözlerimin içerisine uzun uzun baktı. Ne diyeceğimi bilmeyen halimin farkındaydı. "Kimsenin katili olmak istemem." dediğinde bedenime yayılan kıvılcım ile ne yapacağımı şaşırmıştım.

"Sen zaten katil değil misin?" dediğimde ise dudaklarımdan çıkan sözlerin gerçekliği ile ürperirken onun kollarının arasında olmanın verdiği hayretle ürperiyordum. O ise hafiften kaşlarını çattıktan hemen sonra gülümsemişti. Tehlikeli bir gülümseme miydi yoksa gelişi güzel mi o an kestiremeyecek kadar kafamın dağıldığının farkındaydım.

"Seni hala öldürmediğime göre değilim sanıyorum." dediğinde bu sefer de farklı bir konu ile karşı karşıya kalmıştım.

"Ama o günkü adam?" dediğimde ise anlamaz bir şekilde gözlerinin içerisine bakıyordum. İnanıyordum ki o günkü adamdan sonrasında bana sunduğu iki seçenek, hayatımı değiştirmeye neden olmuşken şimdi bana o kişiyi öldürmediğini söyleyemezdi.

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin