“Seni seviyorum. Seni üzmek için bir şey yapmam ben, bunu sakın unutma!” diye fısıldadı.

Kerem, yatağa yine sırtüstü uzanıp Zeynep’in başını göğsüne çekerek “Biliyorum, mi mujer! Bu, nefes almamı kolaylaştıran tek şey.” diye mırıldandı.

                                XXX

Zeynep, ertesi gün merkeze gelir gelmez ilk iş Harun’u terasa sigara içmeye çıkarmak oldu. Orada yalnız olduklarından emin olduktan sonra da

“ Adamın bindiği arabayı araştırmanın bir yolunu bulalım. Aracın plakası okunmuyor kayıtlarda. Nasıl yaparız?”

“Musevi mezarlığının kamera görüntülerini aldık. Seda’yla akşam inceledik iyice. Adam mezarlığa tek başına ve yürüyerek geliyor. Bu da demektir ki araçtan belli bir mesafede indi. Şimdi Ulus civarındaki trafik kameralarının kayıtlarını istetip incelerim arabadan nerede indiğini anlarız. Sonra da civarı araştırtırım.”

“Tamam, Harun ama dikkatli ol!”

“Merak etme sen!”

Aşağı indikten sonra Harun’dan haber çıkana kadar yapacak bir şeyi olmadığından evrak işleriyle oyalanmayı denedi. O sırada Çağatay, içeri girmiş ve Zeynep’e “Amirim, Esra biraz rahatsızdı bugün gelemeyecek işe. Ben de onu merak ediyorum. İzninizle öğlen arasında onun yanına gidebilir miyim?” diye sordu.

Böyle bir şey için Çağatay, Zeynep’ten izin alması gerekmediğini bilirdi. Bunu uluorta söylemesinin bir nedeni olmalıydı. Merakla Çağatay’ın gözlerine baktı. Çağatay, kaş göz işaretleriyle öğlen birlikte çıkmaları gerektiğini ima ediyordu. Mesajı alır almaz

“Birlikte gidelim, ben de Esra’yı 2-3 gündür görmüyorum. Merak ettim. “deyince Çağatay derin bir nefes aldı. 

Öğleye doğru onlar çıkmadan Harun masasına uğrayıp kısık bir sesle “Kayıtları aldım. Seda’ya göndereceğim. O evde incelesin.”

“Esra, Seda’nın yanında mı?”

“Evet, sabah ben çıkarken geldi.”

“O zaman kayıtları bana ver. Biz öğlen Çağatay’la onların yanına gideceğiz. Birlikte bakarız, Seda’yla.”

“Hah, bu daha iyi oldu. Al bakalım.” deyip görüntüleri içeren CD’yi ona uzattı.

Öğlen, Harun’un evine gitmek üzere çıkarlarken Çağatay’a “Ne bu gizlilik? Neler oluyor? Bir şey mi buldun?” diye sordu. Çağatay, arabanın kapısını açmış Zeynep’in oturmasını bekledikten sonra sürücü koltuğuna geçmişti. Aracı hareket ettirmeden 

“Dikkat çekelim istemedim amirim. Erol Başkomiser merkezde bu konuyu konuşmayın dedi, ya!”

“Anlat ne oluyor?”

“Aracı, kameralardan olabildiğince takip ettim.”

“Harun’da incelemiş. Bu arada diğer kayıtları da az önce verdi. Seda’yla bakacağız şimdi.”

“Hah, iyi! Ben, benzinciden mezarlığa kadar izledim. Adam hiçbir yerde durmadı. Yani arada bir başka yere uğramamış.

“Harun bana mezarlığa yürüyerek geldi demişti. “

“Doğru. Ulus’a girdikten bir süre sonra araçtan iniyor ve yürüyerek geliyor, mezarlığa. Şimdi siz de görürsünüz. Yalnız orada bir detay dikkatimi çekti benim. Emin olamadım. Seda görüntüleri netleştirirse belki o zaman anlarız.”

“Ne gibi?”

“Görüntüleri incelerken anlatayım izninizle. “

“İyi bakalım! Bu aralar herkeste bir gizem, bir gizem…”

ARAFTA İKİ KİŞİWhere stories live. Discover now