"Acını, göz yaşlarını."

"Acı çekmiyorum onu da nereden çıkardın?" diyerek pamuğu ve tentirdiyotu çıkardım.

Elimi tekrardan tutunca sakin ve hissiz bakışlarımı ona çevirdim. Önce derin bir nefes alıp daha sonra usulca yutkundu.

"Çekiyorsun küçük kızıl. Hissediyorum, benim yanımda güçlü durmak zorunda değilsin."

Elimin üstündeki elini tutup tebessüm ettim.

"Benim için endişelenme Karan. Şu an sadece seni düşündüğümden emin olabilirsin."

Pamuğa hafif tentirdiyot döküp karnındaki yarayı silmeye başladım. Normalde başkası olsa acıdan kıvranırdı fakat Karan'da mimik bile oynamamıştı.

"Ne hissediyorsun?"

"Ne konuda?"

Pamukla yaranın etrafındaki kanları silip kenara indirdim. Sargı bezini alıp dizlerimin üstündeki yardım çantasını kenara indirip tekrar Karan'a döndüm.

"Dostunu kaybettin hislerini saklama benden."

Gülümsedim, onunla her şeyimi paylaşmak hoşuma gidiyordu. Bunu ben söylemesem bile anlıyordu.

"Hırs, öfke, intikam..." dedim soğuk bir ses tonuyla.

Kaşları anında çatılmıştı. Sargı bezini tamamen sarıp ayaklandım, bileğimden yakalayıp beni durdurmuştu.

"Hiçbir şey yapmayacaksın Sima."

Bu da ne demekti şimdi? Tek kaşımı kaldırıp kızgın ifadesine anlam vermeye çalıştım.

"Neden? Benim dostum öldü ve ben acısını yaşayamayacak kadar öfke doluyum. Onun ölümüne sebep olan kişiden intikamımı alacağım."

"Yapamazsın, onu öldüremezsin Sima."

"Kasabamıza zarar veriyorsunuz! Defolun! Sizi istemiyoruz!"

Konuşmamızı bölen seslerle birlikte bakışlarımızı pencereye çevirdik. Ne oluyordu? Birden fazla insan sürekli aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu. Karan kalkmak için hareketlendiğinde omzuna dokunup yatmasını işaret ettim.

"Defolun! Yaşamayı hak etmiyorsunuz! İnsanlığa zarar veriyorsunuz!"

Pencereye yaklaşıp pencereyi çok az aralayıp dışarıya baktım. Bütün kasaba evin önünde toplanmış sopalarının üstünde yanan alevlerle birlikte bağırıyorlardı. Beni asıl şok eden şey ise en başta Uzay ve Asu'nun olmasıydı.

"Sima ne oluyor?"

Perdeyi kapatıp çatılı kaşlarımla Karan'a baktım.

"Bilmiyorum ama öğreneceğim."

Kapıya doğru hızlı adımlarımla ilerlerken Karan'ın kıpırdandığını duydum.

"Sen kalkma iyileşmen gerekiyor."

Cevap vermesini beklemeden odadan çıkıp aynı hızla aşağıya indim. Diğerleri de en az benim kadar şok olmuş birbirlerine bakıyorlardı.

"Ne oluyor?" diyerek salona ilerledim.

"Ne olduğumuz öğrenmiş olmalılar." Dedi Uygar soğuk bir ses tonuyla bana bakarak.

"İyi de nasıl?" dedi Erkam perdeyi kapatarak.

"Mira yaptı."

Mutfaktan gelen sese baktım Yıldız abla sakin tavırlarla salona doğru yaklaşıp sözüne devam etti.

"Sima İlkay'ı öldürdüğü için intikam almak istiyor."

Sinirle gülerek saçlarımı geriye attım. İlkay'ı öldürdüğüm için az da olsa pişmanlık duyuyordum fakat bunun hesabını soracak son kişi bile Mira olamazdı. Önce ailemi benden almış şimdi de bütün kasabayı bize düşman etmişti.

"Bu imkansız! Orada Uzay ve Asu da var." Dedi Lina.

"Siyah büyü kullanmış. Bu da bütün kasabayı etkisi altına almış."

"Ne yapacağımıza dair bir fikri olan var mı?" derken Yıldız ablanın karşısına geçtim.

"İnsanlara zarar veremeyiz ne yapacağız?"

"Önce sessiz olmalısın Sima. Evde olduğumuzu fark etmemeliler."

Öfke bütün bedenimi ele geçirmişken bu imkansızdı. Sinirle diğerlerine döndüm, onlar da en az benim kadar öfkelilerdi.

"Büyü çok tehlikeli ve bozmamış için Mira'yı ikna etmemiz gerekiyor."

"İkna etme gibi bir düşüncemiz olmayacağına göre onu öldüreceğiz."

Başımı sallayarak Lina'ya destek verdim ama Uygar ve Burkan bizden bağımsız olarak ters çıkmışlardı.

"Öldüremeyiz çünkü eğer o sürtük ölürse bize yaptığı koruma büyüsü bozulur. Karan da dahil üçümüz burada acı içerisinde ölürüz."

Şimdi her şey yerine oturmuştu Karan'ın Mira'yı öldürmeme neden karşı çıktığını anlamıştım. Eğer onu öldürürsem Karan'ı öldürecektim. Fakat dostumun intikamını almadan asla durmayacağımı hepsi çok iyi biliyordu.

"O zaman gideceksiniz." dedim gayet ciddi bir şekilde.

Sözüm hepsini şaşırtmıştı. Uygar'a doğru yaklaşıp tam karşısında durdum.

"Dostumun kanını asla yerde bırakmayacağım. Karşılığı ne olursa olsun onu kendi ellerimle öldüreceğim. Bu yüzden kendi bölgenize gideceksiniz Uygar."

"Sen ne dediğinin farkında mısın Sima? Karan ne olacak? Asırlar sonra sana kavuşmuşken onu tek kalemde silecek misin?"

"Bunu yapmak zorundayız Uygar. Ben Sima Kara'yım. Hiçbir şeyi karşılıksız bırakmam ve sana bir söz verdim. O benden ailemi ve dostumu çaldı buna rağmen onun yaşamasına göz mü yumacağım? Hemde bu durumda! İnsanlar bize düşman olmuşken!"

Öfkeme yenik düşerek sesimi yükseltmiştim. Uygar bana inanamayarak bakarken diğerleri tamamen arkama bakıyordu. Başımı hafif baktıkları yöne çevirdiğimde Karan'ın beni hayal kırıklığıyla baktığını gördüm. Biliyordum bu söylediklerim onu incitmişti ama başka çarem yoktu. Eğer şimdi bırakmazsam insanlar bizi öldürecekti.

Evin içi tamamen sessizleşirken dışarıdan hala biize bağıran insanların sesi kulaklarımda yankılanıyordu.

"Karan..." dedim sessizce

Cevap vermeden çatılı kaşlarıyla yutkundu. Onu çok incitmiştim.

"B-Biz mutfağa geçelim ne yapacağımızı düşünelim."

Lina'yı onaylayan herkes mutfağa giderken Karan bana doğru adımlamaya başladı. Yüzüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp güçlü kalmaya çalıştım. Tam karşımda durup tekrardan yutkundu söylediklerim onun canını çok yakmıştı ama başka çaremiz yoktı. Mira'yı kimse ikna edemezdi ki ikna etsek de büyüyü bozmak için kendi canını ortaya atmas gerekiyordu. Asla yapmayacağını hepimiz biliyorduk.

"Bu kadar mıydı?" dedi öfkesini kontrol etmeye çalışarak.

"Başka çaremiz yok Karan."

BÖLÜM SONU

İnstagram adresi; nisaxyr

Karanlık Sırlar'ı ayrıca kitap olarak da satın alabilirsiniz, tüm internet sitelerinde mevcuttur. Daha fazla bilgi için instagram adresine göz atabilirsiniz.

Keyifli okumalar...

KARANLIK SIRLAR (KİTAP OLDU!)Where stories live. Discover now