*1* ~ Kalbin Diğer Yarısı

2.1K 84 3
                                    

Bunları düşünmek içime derin bir nefes çekmeme neden olmuştu.

Kabusları son bulmamıştı belki ama o geceden beriyse ne zaman kabus görse kendini bana emanet ediyordu. Nefesini nefesimle, kalbini de kalbimle birleştiriyor ve kötü düşünceleri zihninden atıyordu.

Yutkundum.

O gece... Birinci sınıflar için ayarladıkları o parti gecesi... Batu'yu bana getiren o güzel gece...

Gülümsemem genişledi.

Beni kıskanmıştı. Kendini benden uzak tutmaya çalışmıştı ama başaramamıştı. Önüne çıkan ilk taşa takılmış ve yanı başıma düşüvermişti.

Benimse bundan zinhar şikayetim yoktu. Olamazdı da zaten.

Yatağın üzerinde duran elimi kaldırarak yüzüne yaklaştırdım ama dokunmadım. Dokunmadan sevdim yüzünü. Uzun kirpiklerini, biçimli burnunu, alnına değen saçlarını... Yüzünün her bir detayını acele etmeden, uzun uzun izledim. Hem izledim hem sevdim.

Ama çok sevdim.

"Teşekkür ederim."

Dudakları hafifçe kıpırdanınca önce telaşlandım. Sonraysa gülümsemeye devam ettim. Kim bilir ne zaman uyanmıştı?

"Ne için?" diye sordum.

Gözlerini açmadan mırıldandı.

"Bana böyle baktığın için."

Küçük bir kıkırtı çıktı ağzımdan.

"Sana nasıl baktığımı görmedin bile."

"Görmeme gerek yok. Hayal etmek hiç de zor değil."

Gülümsemem iyice büyüdü. Biraz daha zorlarsam ağzım yırtılabilirdi.

"Uyumadığını bilsem dokunarak severdim yüzünü," diye mırıldandım, uyurken onu izlediğimi saklamaya gereksinim duymayarak. Ki zaten bunu bilmeliydi. Çünkü o bunu hak ediyordu.

Yastığa bastırmadığı gözünü yavaşça açarak o güzel elalarını mavilerimle buluşturdu.

Ne de güzel bakıyordu.

"Kendini durdurmak için bahane arama. Ne durumda olursam olayım, sev beni. Çünkü," diyerek yüzünü tamamen açığa çıkardı.

"Çünkü buna ihtiyacım var."

Biraz önce yüzüne dokundurmaya korktuğum elimi yanağının üzerine koydum ve elmacık kemiğini okşadım usulca.

"Seni seviyorum," dedim tüm içtenliğimle. "Hem de çok seviyorum."

Gülümsedi.

"Hep çok sev."

Gülümsedim.

"Hep çok seveceğim."

Bir müddet öylece gözlerimizin içine baktık. Dudaklarımızla değil, gözlerimizle konuştuk.

Ta ki odamın kapısı çalana dek.

"Melis, ablacım kahvaltıyı hazırladım. Anneannenle deden de kalktı, masaya oturmak için sizi bekliyorlar. Rahatsız olmasın diye ben uyandırmıyorum. Sen Batu'yu da kaldırıp aşağı gel, tamam mı?"

Ayşe Abla'nın dediklerine içten içe gülerken, gözlerimi onun elalarından ayırmadan konuştum.

"Tamam abla, uyandırırım Batu'yu."

Batu, kurduğum cümlenin ardından dişlerini göstererek gülümserken "Bir gün çok fena yakalanacağız," diye mırıldandım. "Ya kapıyı açıp içeri girseydi?"

İKİ YARALI |Tamamlandı|Where stories live. Discover now