Doktor güler yüzle bizi karşılayıp "Hoş geldiniz. Oturun lütfen," diyerek masasının önündeki koltuğu işaret etti. Batu'yla beraber oturduk.

"Evet, sizi dinliyorum. Ne şikâyetiniz vardı?"

Doktor, "Şikâyetimiz yok da bebeğimiz var," diyen Batu'ya güldükten sonra "Ne kadar güzel. Kontrole mi geldiniz?" diye sordu.

"Hayır, aslında hamile olduğumu dün öğrendim. Yani gebelik testi yaptım. O yüzden buradayız," diye açıklama yaptım.

"Anladım. O zaman ilk önce kan testi yapalım. Biliyorsunuz gebelik testleri bazen doğru çıkamayabiliyor."

"Ama biz iki ta-" diyen Batu'yu cimcikleyerek susturdum ve rezil olmaktan korkarak araya girip "Evet, evet, biliyoruz," dedim.

"Öyleyse öncelikle kan aldırın. Sonuçlar bir iki saate çıkar. Eğer pozitifse ultrasonla bakarız."

"Ah, şey yalnız bizim işe gitmemiz gerekiyor. İş çıkışında gelsek sorun olmaz değil mi?"

"Hayır, bir sorun olmaz. Dilediğiniz zaman gelebilirsiniz."

Doktora teşekkür edip odadan çıktıktan sonra sekreterin yönlendirmesiyle kan aldıkları odaya gittik. Kan aldırdıktan sonra da hastaneden ayrıldık. Arabaya binip şirketin iki sokak ötesindeki restoranın önünde durduk ve yemek paket ettirdik. Mola bitmek üzere olduğu için restoranda yemeğe zamanımız yoktu.

Batu arabayı şirketin önünde durdurduğunda ona döndüm.

"Şirketteki son günlerinizin tadını çıkartın Melis Hanım," dediğinde kaşlarımı çattım.

"Anlamadım?"

"Hamile karımı başkasının şirketinde çalıştıracağımı düşünmüyorsun herhalde," dedi küfür etmişim gibi.

Şaşkınlıkla "Şaka yapıyorsun değil mi?" diye sordum.

"Hayır, gayet ciddiyim. Zaten yanımda çalışmanı istiyordum ama fikrine saygı duyduğum için biraz beklemeye karar vermiştim. Ancak hamile olman işleri değiştiriyor. Baksana, tüm belirtilere rağmen ilk önce üşüttüğünü düşündün çünkü çok çalıştığının sende farkındasın. Ama artık stres yapmaman ve işlerinin üzerine düşmemen gerekiyor. Beni yanlış anlama lütfen. Bunları hem senin hem de bebeğimizin sağlığını düşündüğüm için söylüyorum. Bu şirket sadece senin mesleğine odaklı olduğundan daha çok işin olacak ama bizimkinde ister istemez daha az çalışacaksın. Üstelik hem sürekli benim yanımda olacaksın, hem de şirketi beraber çekip çevireceğiz. Yanımda olmana ihtiyacım var prenses. Her anlamda."

İlk sinirlensem de sakin bir şekilde konuşması ve mantıklı düşünüldüğünde doğru söylediğini anlamak yumuşamama neden oldu. Haklıydı ama şirkete başlayalı çok az bir zaman olmuştu ve işimden gayet memnundum.

"Haklısın ama daha işe başlayalı ne kadar oldu ki Batu? Hem zaten en fazla birkaç haftalık hamileyimdir. Şimdiden şirketten ayrılmam saçma olmaz mı? Biliyorum beni yanında istiyorsun, hamile olduğum için aklının sürekli bende kalacağını düşünüyorsun ama en azından birkaç ay daha burada kalmak istiyorum. Zaten karnım burnumda olduğu zaman çalışmayacağım ama en azından o zamana kadar burada çalışayım."

Gözlerinden tatmin olmadığı belli oluyordu ama biraz düşündükten sonra kafasını olumlu bir şekilde salladı.

"Pekâlâ, istediğin gibi olsun. Ama en ufak bir sorunda itiraz kabul etmeyeceğimi bil."

"Tamam, kocacığım," diyerek güldüm ve uzanıp yanağını öptüm.

"Hadi git bakalım. Aldığımız yemeklerin hepsini yiyorsun, tamam mı?"

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin