Öfkemin karşısında gayet sakin davranıyordu.

"Ben size ihanet etmedim. Eğer onları-"

"Onları alıp götürmeseydin belki şu an her şey düzelmişti! O pisliği öldürmüş ve hayatıma bakmıştım!"

"Hayır, eğer onu senin eline verseydim güçlerini toparlayamazdın."

"Söz vermiştin!" dedim titreyen ses tonumla.

Saçlarımı geriye atarken bir adım geri gittim. O kadar incinmiştim ki Yıldız abla bunu nasıl düzeltecekti bilmiyordum.

"Hala sözümde duruyorum Sima. İkisini de öldürmedim senin toparlanmanı bekledim."

"Öldürmedin mi?"

"Evet öldürmedim."

"Şu an neredeler?"

"Asıl konu bu değil bir sorunumuz var."

"Sorun ne?"

Sözümün hemen ardından salondan gelen bebek sesiyle Yıldız ablaya anlamsızca baktım.

"Baban yaşıyor Sima."

"Ne!"

Salona doğru koşmak istedim fakat kolumdan tutup durdurdu.

"Yeniden doğdu demek istedim."

Bakışlarımı salonun kapısından çekip ona çevirdim.

"B-Bu ne demek?"

"Mira babanı öldürmeden önce bir büyü yapmış. Çok tehlikeli bir büyü öldürdüğü kişiyi tekrar yaratmış."

"Nasıl?"

"Baban şu an salonda fakat tamamen yeniden doğdu Sima. Hiç bilmiyor hatırlamıyor ve bebek..."

Kolumu Yıldız ablanın elinden kurtarıp salona koştum. Koltukta kundağın içinde bir bebek vardı ellerini yukarıya kaldırmış kendi kendine gülüyordu. Olduğum yerde kalakalmıştım babamın yaşamasına hatta yeniden doğmasına mı sevinecektim yoksa hiçbir şeyi hatırlamayacak olmasına mı üzülecektim bilmiyordum.

"Ona bakabilecek misin?"

Bakışlarımı bebekten çekip ona çevirdim bu nasıl bir soruydu?

"Anlamadım?"

"Babana bakabilecek misin? Yoksa başka birini-"

"Hayır ben bakacağım başkasına asla vermem."

Yanıma yaklaşıp elini babama doğru uzatıp cevap verdi.

"O zaman senindir."

Bebek koltuktan havalanıp bana doğru gelirken ellerimi açıp bana gelmesini izledim. Yıldız abla tam kucağıma indirdiğinde bebek yüzüme bakıp gülmeye başlamıştı. Göz yaşlarım yanaklarımdan akıp geçerken siyah gözlerine baktım.

"Merhaba..."

"Yarın kasabaya geri dönüyormuşsun. Ben bugün gidiyorum yarın bebekle gelirsin."

"Bir dakika..."diyerek gitmesine engel oldum.

"Onlar nerede? Ve babamın yeniden doğduğunu nereden biliyorsun?"

"Bir sene boyunca safe çiçeğiyle kaplı odada tuttum. İkisine de hiçbir şey vermedim, ölümsüz oldukları için acı içerisinde kıvrandılar ve Mira en son itiraf etti."

Bakışlarımı kucağımdaki bebeğe çevirdim minik elimi yüzüme koyup gülümsemişti.

"Her neyse dediğim gibi yaparsın daha sonra konuşuruz."

Başımı salladığımda yanındaki adam ile birlikte yok olmuşlardı. Kucağımda bebekle kalakalmıştım babam yeniden doğmuş ve kollarımın arasındaydı.

"Sana baba demem biraz tuhaf oluyor."

Bir bebek olarak normal tepkiler veriyor ve gülüyordu. Ayakta durmayı bırakıp koltuğa oturdum bebeği yanıma indirip minik yanaklarına dokundum.

"Hoşuna gitti mi?"

Minik ayaklarını kaldırıp kendi kendine oynuyordu. Başımı hafif eğip yanağından koklayarak öptüm kokusunu o kadar çok özlemiştim ki...

"Umut..."dedim kısık bir sesle.

"Baba demek yerine asıl isminle seslensem kızar mısın?"

Sanki bir anda büyüyüp bana meleğim diyecekmiş gibi hissediyordum. Mutlu muydum onu bile bilmiyordum şaşırmış kalmıştım. Sulu gözlerle o masum yüzüne bakarak gülümsedim.

"Merak etme Umut meleğin burada yanında, seni asla bırakmayacak."

Anlından öpüp sarıldım.

"Seninle bir sürpriz yapalım mı? Bugün evimize gidelim mi?"

Bir bebeğin bu kadar gülmesi normal miydi bilmiyordum ama babam da sürekli gülerdi. Asla kaşlarını çatmazdı en kötü durumumuzda bile o gülümsemesiyle içimi ferahlatırdı.

"Hadi gidelim ve ailemize sürpriz yapalım."

Umut'u arkaya yatırıp düşmemesi için bütün tedbirleri aldıktan sonra yanağına minik bir öpücük bırakıp kapısını kapattım. Valizimi bagaja yerleştirip hemen öne oturdum.

"Umut rahat mısın?"

Cevap vermemişti, gülememişti de kaşlarımı çatarak arkaya baktım. Gördüğüm manzarayla tebessüm ettim. Çoktan uyumuştu umarım eve kadar bir sorun çıkmazdı. Aracı çalıştırıp evden uzaklaşmaya başladığımda uzun zamandan sonra takılarımın içinde bulduğum annemin bana korunmam için verdiği kolyeye dokundum. Valizimi toplarken takmak istemiştim beni korumayacaktı ama en azından huzur veriyordu.

Babam bir senenin sonunda gelmişti ama eski hali ile değildi. Mira yaşıyor derken aslında bundan bahsetmişti. Ona nasıl hitap edeceğimi bilemiyordum Umut dedikçe sanki saygısızlık etmiş gibi hissediyordum. Ama baba demek de çok tuhaf oluyordu bu şekilde nasıl ilerleyeceğimi bilemiyordum.

Saatler sonra evimizin önüne gelmiştik. Bir sene geçmişti...

Bu evden çıkarken babamın cesedini taşımışlardı. Şimdi ise babamla tekrar gelmiştim tek değişen şey onun yeniden doğmasıydı.

"Umut bebek geldik uyan hadi."

Küçük küçük nefesleri kulaklarıma doluyordu. Belli ki uyanmaya niyeti yoktu bakışlarımı ondan çekip eve çevirdim. Hiç beklemediğim anda Lavin evden çıkmıştı peşinden de Uygar...

"Bırak peşimi."

"İyi de neden? Bir anda ne oldu?"

"Bir şey olmadı sorunda bu ya hiçbir şey olmaması. Uygar-"

"Beni sevmediğini söyleme Lavin. Yalandan hoşlanmam."

"Git diyecektim."

Kaşlarımı gülerek çattım bunların arasında bir şey mi vardı? Arabadan inip sessizce babamı arkadan kucağıma aldım.

"Uygar-"

"Bir saniye Lavin biri geliyor."

Bahçenin kapısından girerken beni fark etmişlerdi. Lavin beni görür görmez çığlık çığlığa koşmaya başlamıştı. Bir an korkuyla elimi uzatıp durmasını işaret ettim tam karşımda durup kucağımdaki bebeğe baktı.

"Sima..."

BÖLÜM SONU

İnstagram adresi; nisaxyr

Karanlık Sırlar'ı ayrıca kitap olarak da satın alabilirsiniz, tüm internet sitelerinde mevcuttur. Daha fazla bilgi için instagram adresine göz atabilirsiniz.

Keyifli okumalar...

KARANLIK SIRLAR (KİTAP OLDU!)Место, где живут истории. Откройте их для себя