"Gidin dedim size artık dayanamıyorum! Reenkarnasyon olmayacak ve Nila da asla geri gelmeyecek!"

"Saçmalama Karan! Reenkarnasyona en çok inanan sen değil miydin! Şimdi ne oldu!"

Burkan ve Uygar iki yandan Karan'ı ikna etmek için dil döküyorlardı ama bakışlarından da belli ki asla dinlemeyecekti.

"Hiçbir şey olmadı Burkan! Sorun da bu ya! Hiçbir şey olmadı otuz senedir gelmesini bir işaret vermesini bekliyorum! Ama hiçbir şey olmuyor ne geliyor ne işaret veriyor! Artık nefesim bitti benim ya kokusu olmadan duramayan ben otuz senedir onun kokusu olmadan yaşıyorum. Sanki nefes almıyorum gibi..."

"Yani koskoca Karan pes mi ediyor? Bu kadar basit misin sen?"

"Basitlik değil bu Uygar... Yorgunluk, artık nefes aldığımı hissetmiyorum Nila'nın olmadığı her saniye bitiyorum benimle birlikte umutlarım, hayallerim, beklentilerim de yok oluyor..."

"Sabret kardeşim bak eminiz ki gelecek hem Nila ne dedi sana-"

"Geleceğim dedi Burkan! Ama yalan söyledi gelmiyor işte! Gelmiyor!"

Hıçkırıklarımın sesini duyduğumda elimi ağzımdan indirip yutkundum o kadar acı çekiyordu ki bana bile yansıyordu.

"Karan yapma!" dedi Uygar.

"Hayır!" diye bağırdı Burkan.

Karan kendini aşağıya bıraktığı anda gözlerimi açıp dengemi kaybetmemek için ağaçtan tutundum. Karşımda beni izleyen Uygar'a nefes nefese konuştum.

"A-Atladı mı?"

Başını sallayıp yaslandığı ağaçtan doğruldu.

"İyileşmesi üç senesini aldı."

"Peki nasıl Nila'yı beklemekten vazgeçti?"

"Bana sorma gözlerini kapat ve kendin gör."

Gördüklerime daha fazla dayanabilecek miydim bilmiyordum ama görmek istiyordum onu anlayabilmem için her şeyi bilmem gerekiyordu.

"Karan?"

Uygar ve Burkan arkası dönük olan Karan'a doğru yaklaşırken büyük bir inşaatın çatısında oturuyordu.

"İyi misin kardeşim?" dedi Burkan.

Cevap vermemişti ikisi de iki yanına oturduğunda Karan'ı görebilmek için karşılarına geçtim. Gördüğüm manzarayla çığlık atmamak için ağzımı kapattım. Yüzü tamamen beyaz bir bezle kaplıyken gözlerinin içi kan çanağıydı. Gözleri bu haldeyse kim bilir yüzü ne durumdaydı.

"Vazgeçtim..."dedi yorgun çıkan ses tonuyla.

Uygar ve Burkan donakalmıştı bende şaşırmıştım çünkü sevdiği kadını bunca sene deli gibi aramıştı pes etmemesi gerekirken birden böyle söylemesi tamamen çaresizlikti. Uygar Karan'ın omzuna dokunup sıkıntıyla nefes verdi.

"Hayat devam ediyor Karan ölümsüzsün ve sonsuza kadar onu bekleyemezsin."

"Biliyorum." dedi çatallaşan sesiyle.

"Bu yüzden artık onu beklemeyeceğim ama asla da sevmekten vazgeçmeyeceğim. O benim çürümüş kalbimi çiçek bahçesiyle doldurdu o çiçeklerin solmasına asla izin vermeyeceğim."

Gözlerimi açtığımda göz yaşlarım yanaklarımı yakıp geçmişti. O Nila'ya aşıktı ve hiç bir zaman başkasını sevmeyecekti. Öyle güzel sevmişti ki Nila'yı, gelmediği için kızmak yerine beklemekten vazgeçtiği fakat asla sevmekten vazgeçmediğini söylemişti. İzlerken yüreğim daralmıştı kim bilir o ne kadar kötüydü.

"Canı çok yandı mı?" dedim göz yaşlarımın arasında.

"Yandıysa da belli etmedi."

Uygar ağlamama daha fazla dayanamayarak çıplak göğsünü bana sardı. Ellerimle yüzümü kapatıp başımı omzuna yasladım.

"Ağlama..."

Başımı iki yana salladım kendimi durduramıyordum. Vampir olmasına rağmen acısını bir insan göre daha fazla yaşamıştı. Ben bile izlerken nefes alamamıştım nasıl dayanmıştı o kadar acıya? Sağımızdan gelen küçük kıpırdanma sesiyle Uygar'dan ayrılıp sesin geldiği yöne baktım.

"Karan..."

Öfkeden deliye dönmüş kırmızı gözleriyle ağaca sert bir yumruk atarak Uygar'a bakıyordu.

"Karan dostum-"

Uygar'ı dinlemeden saniyesinde ortadan kaybolduğunda hızla Uygar'a döndüm.

"Koş! Peşinden koş lütfen!"

Başını sallayıp rüzgar gibi yanımdan geçip gitmişti ağlayarak ellerimi saçlarımın arasından geçirdim gördüğü kadar da dinlemiştir diye umuyordum. Ağlamamı bir türlü durduramıyordum ne yapacağımı da bilmiyordum Karan Nila olduğuma asla inanmayacaktı ama Uygar ile aramızda bir şey olduğunu da düşünmüştü. Tamamen çıkmaz sokaktaydım ne yaparsam yapayım elim kolum bağlanıyordu. Böylece durarak hiçbir şey elde edemezdim en azından Uygar'dan haber alana kadar diğerlerini endişelendirmek istemiyordum.

Yavaş adımlarla yürümeye başladım Karan Nila'ya aşıktı ve ben sevdiği kadındım. Ama asla diğer hayatımdaki gibi değildim bu nedenle benim olduğumu kabullenmiyordu. Nasıl açıklayacaktım ya da nasıl Nila olduğumu kanıtlayacaktım bilmiyordum. Belki de söylememem gerekiyordu duymaktan korkuyordu Karan o gece yanık acısıyla savaşırken yürek ağrısıyla beklemekten vazgeçtiğini söylemişti.

Ormandan ana yola çıktığımda eğdiğim başımı hafif kaldırıp karşımdakilere baktım Uzay da dahil bütün arkadaşlarım buradaydı.

"Sima..."dedi Lavin.

Elimle susmasını işaret ettim kimseye hiçbir şey açıklamak istemiyordum. Yolun ortasında öylece yürümeye başladım tamamen yanlış anlamıştı Uygar ile aramda hiçbir şey olamazdı. Çünkü ikimiz de Karan'ın sevdiği kadın olduğunu biliyorduk artık. İnanmasa bile Uygar ile olan arkadaşlığının bozulmasını istemiyordum. Eve doğru yaklaştığımda telefonumun titrediğini hissettim Uygar arıyordur diye düşünerek telefonu hızla çıkarttım. Arayan kişiyi görmemle yüzüm düşmüştü Uzay arıyordu az önceki halimi gördüğü için endişelenmiş olmalıydı. Sesini kısarak evin bahçesine girdim babam ve Evrim abla sohbet ederek çay içiyorlardı.

"Sima! Gel bak baban ne buldu."

İkisine de gülümsedim en azından babam mutluydu.

"Siz keyfinize bakın ben biraz dinleneceğim."

Evrim abla yüz ifadesi görünce babama dönüp ne olduğunu sormuştu eve girdim aynı saniyede odama çıkıp kapıyı ardımdan usulca kapattım. Arkamı dönüp kapıya yaslanarak olduğum yere çöktüm deli gibi ağlamak çığlık atmak içimde beni yiyip bitiren bu çaresizliği serbest bırakmak istesem de yapamıyordum. Elimle ağzımı kapatıp gözlerimi sıkıca kapattım.

BÖLÜM SONU

İnstagram adresi; nisaxyr

Karanlık Sırlar'ı ayrıca kitap olarak da satın alabilirsiniz. Tüm internet sitelerinde mevcuttur, daha fazla bilgi için instagram adresine göz atabilirsiniz.

Keyifli Okumalar...

KARANLIK SIRLAR (KİTAP OLDU!)Where stories live. Discover now