❦ YATAK ODASI / BÖLÜM ●27●

35.4K 7.2K 567
                                    

Hellö 💦

İnsanların ne yapacaklarını bilemedikleri o zaman dilimindeydim. Ellerimde tuttuğum dünya içerisine sığdırdığım insanların sesleri, sanki bir şizofrenmişim gibi sadece beni etkiliyor, yönlendiriyor ve mahvediyordu. Onunla karşı karşıya kaldığım süre zarfı içerisinde ne diyeceğimi bilemeyen benliğim ise, aramızdaki bu karambolle savaşıyordu sanki.

Yanlış yoldaydım ama onun yolu da doğru değildi. Önümü kırık camlarla süslerken ucunda ona ulaşabilmem için bana bakıyordu sanki. Vural'ın kafasına basmayan yanım ise beni garip bir serzenişin içerisine sokuyordu. Tanrım! Ne yapacağım ben bu adamla?

Şimdi de sevdiğim için bu bataklığa düşmeme neden olan adamın sorusuyla karşı karşıya kalmıştım. Yalanımızın ortaya çıkmasını bir şekilde bekliyor olsam da şimdi değildi. Hayır, açıklaması en zor olan insana karşı çıkmamalıydı bu gerçek ortaya.

"Şirkette. O yüzden öyle söylüyor." diyen Vural ise o an yalanımızı yeni bir yalanla kapatmaya çoktan hazırdı. Onun gibi bir adamın bu kadar kolay yalan söyleyebilmesi şöyle dursun, karşısındaki insanın ise ona inanmaması söz konusu değildi. Bakışları, tavrı, duruşu, sesinin tonuna kadar sanki insanları ikna etmek için bu dünyaya getirilmiş gibiydi. Hoş, beni hâlâ bu evliliğe ikna edememişti ya orası ayrı.

Yavuz, bir an gözlerini kısarak bana baktı. Doğruluğunu benim gözlerimden ölçmek istiyor gibiydi ama ona açık vermemem gerekiyordu. Bu yüzden hızla başımı onaylar anlamda salladım ve gülümsedim.

"Evet, en son Vural'a vermiştim. Kaybettim sanıyordum." dediğimde saçmaladığımı fark edip anında konuyu değiştirmek için Vural'a döndüm.

"Benim gelmeme ne gerek var ki? Gidip döneceksiniz. 9 saat boyunca uçak içerisinde ölürüm ben."

"Bütün gün evde kalıyorsun. Bir farkı olacağını sanmıyorum." dediğinde sesindeki sert tonu fark eden bir ben değildim. Yavuz, kaşları çatılmış ve gerilmiş bir halde ona dönmüştü ama Vural'ın bu ayrıntı umurunda bile değilmiş gibiydi. Çünkü gözleri bana odaklanmış, âdeta bütün ilgisini benim hareketlerime odaklamıştı.

Onun bu tavrından hoşlanmamıştım. Evet, bana defalarca kötü davranmış olsa da insanların yanında bir imada bulunacak kadar garip bir hâl almamıştı şimdiye kadar. Şimdi ise Yavuz'un yanında yaptığı bu harekete anlam veremezken yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdim.

"İş meselesi. Benim orada olmam doğru olmaz."

"E şirkette artık senin de bir yerin var. Bunu biliyorsun."

Israrcıydı. Israrının ardında, benim Yavuz'la baş başa kalmamam mı yatıyordu orasına pek emin olamamıştım. Belki, onu bugün sinirlendirdiğim için de bu şekilde ısrarcı davranıyor olabilirdi. Diyorum ya, bu adamın tavırlarına aklım ermiyordu işte.

Bir an Yavuz'a baktım. Tek kelime etmeden bizi izliyordu. Sanki ikimizin arasındaki ilişkiye bir anlam yüklemeye çalışıyor gibi. Ona müsaade etmemem gerektiğini biliyordum çünkü onunla son konuşmamızdan sonrasında başımın bu adamla evleneceğim için belaya gireceğini biliyordum.

"Tamam. Ben hazırlanayım o zaman." dediğimde yanından geçmek için hamle yapıyordum ki yavaşça önüme geçip beni durdurdu. Yakınlığımızdan dolayı bir an afallayıp geri adım atmak istediğimde ise arkamda olan Yavuz aklıma geldi ve ayaklarım birbirine dolandı ama Vural, bunu engellemek için benden atik davranmış, elleriyle belimi kavrayarak beni olduğum yere sabitlemişti.

Kokusu ilişti ilk önce burnuma. Sanki bu bir döngüydü ve ben döngüyü her defasında yaşamak zorundaydım. Onun kokusunu aldığımda bende bıraktığı bütün korku ve tutku karışımı duyguların barındığı her zerrede boğuluyordum. Bir insan nasıl bu kadar uç noktaları aynı karede barındırabilirdi ki?

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now