Bütün evi gezdikten sonra Batu'yla göz göze geldik. Konuşmamıza gerek kalmadan anlaşmıştık. Eve bayılmıştık ve kesinlikle almalıydık.

Batu emlakçıya döndü ve evi satın alacağımızı söyleyerek el sıkıştı. Gözlerim büyük bir mutlulukla evin içinde dolanıyordu. Artık bu ev bizimdi ve çok yakın bir zamanda Batu'yla birlikte burada yaşayacaktık.

ღ ღ ღ

Ertesi gün telefonuma gelen mesaj sesiyle uyandım. Zorla gözlerimi araladıktan sonra elimi komodinin üzerindeki telefona uzattım. Masaj Batu'dan gelmişti ve bir saat sonra burada okuduğumuz okulda olmamı istiyordu. Garipseyerek nedenini soran bir mesaj attım ama doğru düzgün bir cevap alamadım. Bende kahvaltı yaptıktan sonra hazırlanıp yola çıktım.

Batu'nun neden orada buluşmak istediğini düşünerek yolda yürürken omzuma birinin çarpmasıyla sarsıldım ama neyse ki düşmedim. Dengemi sağladıktan sonra ileriye bakıp bana çarpan kişiyi görmeye çalıştım. Çok geçmeden gözlerim siyah pantolon ve siyah tişört giymiş adamı buldu. Kafasında da siyah bir şapka vardı ve telefonla konuşuyordu. Sinirle arkasından söylenirken yerdeki tozpembe zarfa takıldı gözlerim. Çarpan ayının düşürdüğünü tahmin ederek almaya kalkmadım ta ki zarfın üzerindeki 'Prensese' yazısını görene kadar. Şaşkınlıkla kafamı kaldırıp ileri baktığımda bana çarpan adamın kaybolduğunu gördüm. Kaşlarımı çatarak önüme döndüm ve eğilerek yerdeki zarfı aldım. Zarfı yavaşça açıp içindeki beyaz kâğıdı çıkardım. Kâğıda resim çizilmişti. Resimde bir kız ve tam arkasında bir çocuk vardı. Kız hafif öne eğilmişti. Sanırım çocuk kıza çarpıyordu. Resmi biraz daha inceledikten sonra kâğıdı çevirdiğimde bir yazıyla karşılaştım.

"Tarih: 14.09.2013. Seninle ilk karşılaştığımız, daha doğrusu çarpıştığımız yer. İçinde olduğun sokağın, önünde bulunduğun evin ve üstünde durduğun kaldırımın kalbimdeki yerini anlatmaya dilim varmıyor. Bu yüzden kısa kesiyor ve iyi ki tanıştırmış bizi bu sokak diyorum...

Okulda seni bekliyorum. Acele et."

Dolan gözlerime inat gülümsedim. Ne yapmaya çalışıyordu bu çocuk?

Kâğıdı zarfa koyduktan sonra zarfı çantama attım ve hızlı adımlarla okula doğru ilerledim. Okula vardığımda gözlerimle etrafı taradım ama görünürde kimse yoktu. Yaz tatilinde olduğumuz için bomboştu her yer. Tam nerde olduğunu sormak için Batu'yu aramayı düşündüğüm anda telefonuma mesaj geldi

'Çatıdayım, bekliyorum.'

Çatıda ne halt ettiğini merak etsem de bir şey yazmayıp koşar adımlarla okula girdim. Üçerli beşerli merdivenleri çıkarken gördüğüm zarfla duraksadım. Diğeriyle aynı renkteydi ama üzerinde bir şey yazmıyordu. Hızla eğilerek yerdeki zarfı aldım ve içindeki kâğıdı çıkardım.

Buna da resim çizilmişti. Önceki resimdeki aynı karakterler bu sefer merdivendeydiler ve çocuk bu resimde de kıza çarpıyordu. Anlamam için kâğıdın arkasını çevirmem gerekmedi. Ayrıca bulunduğum yeri de biliyordum. İkinci defa çarpışmıştık bu merdivenlerde. Gülümseyerek çevirdim resmin arkasını.

"Burası da ikinci kez çarpıştığımız ve aynı okulda olduğumuzu anladığımız yer, merdivenler. Burada da birini çarptırmak istemedim. Çarpacak kişi benim tuttuğum biri olsa da kıskanıyorum da seni. Her neyse, merdivenleri çıkmayı devam edebilirsin."

"Şapşal," diye mırıldanarak bu zarfı da çantama attıktan sonra merdivenleri çıkmaya devam ettim. Eski sınıfımın olduğu kata geldiğimde duyduğum mesaj sesiyle durdum ve telefonuma baktım.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin