27.BÖLÜM: "KAOSUN BAŞLANGICI"

Start from the beginning
                                    

Her şey Timuçin Hancıoğlu yüzünden olmuştu. Babamın aklını karıştırıp, benim daha iyi bir eğitimi hak ettiğimi söyledi ve beni yatılı okula göndermelerini sağladı. Burnumda tüten kardeşlerimin kokusuna beni hasret bırakmıştı.

Ağır adımlarla okulun koridorunda yürümeye başladım. Okulun çıkışındaki açık kapıya doğru ilerlediğimde kapıdaki güvenlik görevlisi bana doğru döndü. Tek kaşımı kaldırıp çenemi dikleştirdiğimde kafasını yavaşça eğip kaldırdı ve okulun demir kapısını kapattı. Koridorda yankılanan bir kapı kapanma sesi kulaklarıma geldiğinde yüzümü ifadesizliğe bürüdüm ve arkamı döndüm.

"Sana beni odamda bekle dedim, orada burada sürt demedim!"

Sınıfta öğretmen olan hoca artık koridorda okulun müdürü konumuna girmişti. Müdürün bağırışı koridorda yankılanırken yüzümdeki ifadesizliği korudum. Bana doğru yaklaşırken ellerim cebimde ona doğru yürümeye başladım. Attığımız her adım koridorda yankılanırken birilerinin bizi izlediğini hissedebiliyordum. Müdür ile aramızda biraz mesafe bırakarak durduğumuzda elini pantolon kemerine götürüp çıkartmaya başladı.

"Bir ay kaldığı için seviniyorsun Barbaros ama bu yaptığın cezasız kalmayacak."

Okul müdürünün kurduğu cümleye cevapsız kalarak ellerimi ceplerimden çıkarttım ve sağ elimi dudaklarıma götürdüm. Başparmağımı ve orta parmağımı dudaklarımın arasına yaslayıp nefesimi üfledim. Kuvvetlice çıkan ıslık tüm koridoru sardığında bütün sınıfların kapısı açıldı. Müdür, sağına soluna bakarak ne olduğunu anlamaya çalışırken ondan bir adım uzaklaştım.

"Yaşam bir kaossa ölüm de bir kaostur müdür bey. Kaos, her şeyin başlangıcıdır."

Sınıflardan çıkan çocuklar ve gençler okul müdürünü tutup yere yatırdıklarında ellerimi ceplerime soktum ve yanlarından geçtim. Koridorda yankılanan seslere kulağımı boğuklaştırıp arkamı döndüm. Yeri boyamaya başlayan kırmızı sıvıyı izledim. Bunun elime bulaştığı gün benim yeniden doğumumdu.

Kaosun başlangıcı, benim elime bulanan kanın rengiyle aynıydı.

Yanımda hissettiğim bedene doğru döndüğümde bir çift gözle karşılaştım. Gözlerinde gördüğüm duyguyu tarif bile edemiyordum ama içindeki ölmüş çocuğun artık bir mezara sahip olduğunu fark edebiliyordum. Elimi kaldırıp omzuna koyduğumda gülümseyerek bana karşılık verdi.

"Her şey yeni başlıyor. Artık önümüzde kocaman bir yol var Vezir Şah."

Vezir Şah, derin bir nefes alıp bakışlarını topluluğa çevirdi. İşini bitirdikleri okul müdürünün cesedini götürdüklerinde okulun kapısı açıldı. Elimi Vezir Şah'ın omzundan çekip oraya doğru yürümeye başladık. Dağılmış kanların üzerine basmadan yanından geçip aydınlığa çıktık. Karanlığın içine doğan güneş, artık tam tepemizden bizi selamlıyordu.

"Ne zaman evine gideceksin?"

Şah'ın sorusuyla derin bir nefes aldım ve arkama baktım.

"Bizimkiler burada ne olduğunu öğreneceklerdir."

Şah'ın koluma dokunduğunu hissettim.

"Suçu üzerime alabilirim."

Hızla kolumu çekip ona baktım.

"Burada bir cinayet suçundan bahsediyoruz, hapse girebilirsin Şah!"

Dudaklarımın arasından tısladığım cümleler suratına tokat gibi çarpmıştı. Dudağında buruk bir tebessüm olduğunda kafasını salladı. Elimi omzuna koyup sıvazladım.

ANDROMEDAWhere stories live. Discover now