"Ayakkabını giyer mısın artık, ağaç oldu adam?"

Beter olsun.

Yavaş yavaş ayakkabımı giyince annem ofladı. Hızla ayağa kalktım. "Bu adamla evlenmeyi planlıyorsun, sırf sen geç kaldın diye ilişkiniz bitecek değil. Eğer öyle olacaksa zaten bitmeli."

Annem kollarını önünde birleştirdi. "Bekletilmekten nefret edersin, azıcık empati yapar mısın?"

O adama karşı her olumlu duyguyu kapatmıştım.

Bir şey demeyip kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Annemin kalbini kırmaya gerek yoktu.

Merdivenleri inip, bahçeye çıktığımda karşılıklı kahve içen tontonlarımı gördüm. Kocaman sırıttım.

"Afiyet olsun tontişlerim."

Anneannem gülerken, dedem somurttu. "Ya kızım kaç kere diyeceğim ama böyle seslenme diye."

Yanına yaklaşıp yanağını öptüm. "İstersen yüz kere de, ben demeye devam edeceğim."

Onun yanından geçip anneannemin yanağını öptüm. Çok seviyordum ikisini.

Doğduğumdan beri bu evde kalıyorduk. Dedemler alt katta. Biz ise üst katta kalıyorduk. Kocaman bahçesi vardı. Araz ile çocukluğumuz bu bahçede geçmişti.

"Hanım bak, hep sen şımartın bu kızı. Benim gibi delikanlı adama tontiş deyip duruyor."

Anneannemle ikimiz kahkaha attık. "Kızın bir bildiği var ki söylüyor."

Ben daha çok gülerken dedem kafasını iki yana salladı.

Annem kapıdan gözükünce dudağımı büzdüm. Lütfen iptal olsun bu saçma şey.

"Dede madem delikanlı adamsın, şu kızını tutup eve tıksana. Bulmuş birilerini evleneceğim deyip duruyor."

Bu konuda tek destekçim dedemdi. Anneannem kızı evlenecek diye çok heyecanlıydı. Benden önce zaten Tuğkan kişisi dedemlerle tanışmıştı.

Anneannem çok sevmişti onu. Dedem ise bu durumdan hiç ama hiç memnun değildi.

"Anneannen gaz veriyor annene kızım. Yoksa ben verir miyim kızımı?"

Annem bana gözlerini kısarak bakıyordu. "Hadi annecim, gidelim artık."

"Bana bak deli kız, uslu dur." dedi anneannem. Omuz silktim.

Madem annemi çok seviyordu. Bana da katlanmak zorundaydı.

*

Buluşacağımız restorantın önüne gelmiştik. Arabada bekliyorduk.

Annem çok heyecanlıydı. Liseli aşıklar gibiydi. Benim gibi. Gerçi benim daha önce hoşlandığım biri bile olmamıştı. Rolleri değiştirmiş gibiydik. Kızım beni hoşlandığı kişi ile tanıştıracaktı.

Annem bana dönüp konuştu. "Sadece ona küçük bir şans ver."

Benim bu önyargım onu üzüyordu. Ama ileride daha çok üzülmesinden iyidir.

Bir şey demeden kapıyı açıp dışarı çıktım. Bari hemen şu buluşma olsun ve bitsindi.

Annemde beni takip etti. Restoranttan içeri girmemle etrafı taradım.

Aşiret ağası kılıklı biri vardı. Tek başına oturuyordu. Lütfen o olmasın. Bu bizi çiğ çiğ yerdi.

"Lütfen o aşiret ağasının olduğunu söyleme."

Tamam, tek seferde bakınca ağa demezdim. Modern giyinmiş bir adam vardı. Sadece fazla yapılı ve uzun boylu görünüyordu. Ve bakışları ben ağayım diye bağırıyordu.

"Çok mu belli ağa olduğu?"

Olduğum yerde durdum. Ben durunca adamın bakışları bizi buldu. Önce anneme sonra bana baktı. Gerçekten o muydu?

"Lütfen şaka yapıyorum de."

Ben durduğum için annem de durmuştu. "Ciddiyim."

Bakışlarımı adamdan çekip anneme çevirdim. "Ne demek ciddiyim anne. Bu adam bizi töre ayağına eve kapatır. Üstüne birde milyonlarca kuma getirir."

Kurduğum cümle ile aydınlandım. Ellerimi annemin kollarına koydum. "Yoksa sen mi kumasın?"

Annem gözlerini devirdi ve ellerimi itti. "Bu kadar fazla hayal gücü kafana ağır gelmiyor mu?"

Bu sefer ben gözlerimi devirdim. Ne var? Olabilirdi.

"Bak Tuğkan bizi bekliyor. Lütfen sakin ol artık."

Bakışlarımı o masaya çevirmem ile biri daha oturdu. Kaşlarım çatıldı.

Annem yürümeye başlamıştı ama ben kolunu tutup durdurdum. Annem sinirle bana baktı. "Yine ne var?"

"Masadaki kim?"

Annem kararsızca bana baktı. "Oğlu."

Gözlerim kocaman oldu. "Birde oğlu mu var?"

Annem bana yaklaştı. "Farkında mısın ama benimde deli bir kızım var?"

"Oğlu deli mi?" dedim bir anda. Hem ağa oğlu hemde deliydi.

Annem ofladı. "Deli olduğunu kabul ediyorsun yani?"

Kaşlarımı çattım. "Kimin tarafındasın sen?"

"Her zaman senin yanındayım. Ama artık masaya gidebilir miyiz? Yoksa ikimizi birden deli sanacaklar."

Dudağımı büzdüm. "İyi."

Annem masaya yönelince bende mecbur onu takip ettim. Masaya yaklaşınca baba oğul ayağa kalktılar.

Tuğkan kişisi annem ile sarıldı. Kolu annemin belinde konuştu. "Bir sorun mu var?"

"Sen." diye mırıldandım. Annem beni kolu ile dürtünce kendime geldim. Boşluğuma gelip söylemiştim.

Baba oğul bana bakıyorlardı. Şirince gülümsedim.

"Bir sorun yok." dedi annem.

Sonunda ağamız elini annemin belinden çekti. Yoksa ben o eli kırmayı planlıyordum. Elini bana uzattı. "Sonunda tanışabildik küçük hanım."

Küçük hanımmış.

Annem öksürünce mecbur uzattığı eli tuttum. "Bende memnun oldum."

Olmadım.

*
Yeni hikaye ile karşınızdayım.

Umarım beğenmişsinizdir.

Sizi çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok seviyorum.

💜

Peri KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin