19.BÖLÜM (***NE SENİNLE NE DE SENSİZ***)

4.3K 248 12
                                    

 Atamıyorum içimden,

Ne sevmeye devam edebiliyorum.

Ne de nefret edebiliyorum.

Ne seninleyim,

Ne de sensiz,

Zaman durdu.

Diplerdeyim,

Nefessizim,

Gel kurtar beni,

Çıkar beni uyanamadığım bu kâbustan,

Huzur bulduğum bakışlarınla kurtar beni,

Sen yokken,

Hayat yok.

Nefes yok.

Ben yok.

Gel kurtar beni HUZURUM…

  İstanbul, yazın bunaltıcı sıcaklıklarını geride bırakırken, şehir eylül ayının yağmurlu ve serin havasına kendini teslim etmeye başlamıştı. Umut’un içi aşkından alev olmuş kor kor yanarken, Beren’ e duyduğu özlem onu git gide içinden çıkılmaz bir duruma sürüklüyor, onu  daha da çekilmez bir adam haline getiriyordu. Her geçen gün bir öncekinden daha fazla ağır geçiyor, unutmak bir yana içindeki hasret çığ gibi büyüyor ve engel olamıyordu. Zaman ileriye doğru akıp giderken o diplere çekiliyor, diplere indikçe daha sabırsız daha sinirli olmaya başlamıştı. Artık onu ne ailesi nede en yakın dostu Arda tanıyamıyordu. Yine sıkıntılar içinde iç çırpınışlarının yoğun olduğu bir günde Arda ile birlikte şirketin ihale dosyalarını inceliyorlardı. Umut’ un bir türlü dikkatini toparlayamaması ve üst üste hesaplarda yaptığı hatalar sebebiyle Arda daha fazla kendini tutamadı. Suratı asık, kaşları çatılmış ve dokunduğun anda patlayacak bir bomba gibi duran dostuna bakarak konuşmaya başladı.

“Umut, kendine gel artık. Endişelenmeyi bırakalı çok oldum. Her an ne olacak nasıl bir saçmalık yapıp nasıl bir patlama yaratıp kendine zarar vereceksin diye korkmaya başladım.”diye, arkadaşının gözlerinin içine bakarak konuşurken sesindeki tedirginlik hissedilir seviyedeydi.

“Arda, yine başladın. Kadın gibi dır dır etmekten ne zaman vazgeçeceksin.” Derken keskin bakışlarıyla birlikte hiddetli sesini arkadaşına yöneltmişti.

“Sen ne zaman Beren’ in yanına gidip adam gibi konuşursun o zaman keserim dinlemekten zevk aldığın sesimi ”diyerek, şüpheli bakışlarını alaylı ses tonuyla gizlemeye çalışarak konuşmuştu.

“Ardaaaaa, kapa çeneni anma onun adını” derken sesi artık tehditkâr çıkıyordu.

“Dostum, ben seni tanıyorsam o kız suçsuz ve sen öfkesine kurban olan saf aşık bir hiç uğruna ikinize birden acı çektiriyorsun” derken gayet kendinden emin bir şekilde konuştu.

“Ardaaaaa, yeter artık konuşma, sus sadece sus anladın mı? Onun yaptıklarını kaldıramam ben anlıyor musun? Kaldıramam… Aşkımdan ölsem de onu asla affetmeyeceğim” derken sinirden gözleri kıpkırmızı olmuştu. Söylediklerine ne kadar inanmak istese de asla yapamayacağı şeyler dilinden dökülüyordu. Arda, arkadaşının ne kadar acı çektiğini görüyor, bu duruma ne kadar üzülse de elinden hiçbir şey gelmiyordu. Kaç defa Beren’i bulup konuşmak istese de kızın adresini sır gibi saklayan arkadaşı yüzünden kıza ulaşamamıştı. Umut sakinleşmeye çalışırken, arkadaşı ise bir an önce yeni bir patlamaya maruz kalmadan odadan çıkmak istiyordu ki tam bu sırada çalan telefon imdadına yetişerek aralarındaki gerilimli konuşmayı bitirmişti. Telefonun ucundaki sekreter Umut’un gözlerinden alev topunun oluşmasına sebep olmuştu. Arda şaşkın bir şekilde arkadaşında meydana gelen değişiklikleri inceliyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

 “İçeriye gelsin” diyen Umut’un, sert ve tehditkâr sesiyle yerinde küçük çapta kalp krizi geçiren Arda telefonu kırma derecesinde sert kapatan arkadaşına da hayretle bakıyordu. Neler olduğunu anlayamayan ve yavaştan korkudan titremeye başlayan arkadaşına döndü “Arda, sen çık daha sonra konuşuruz” dedi.

“Bir şey mi oldu? Gelen kim?” diye sorarken artık sesi korkudan fısıltı şeklinde çıkmıştı.

“Arda, daha sonra daha sonra, şimdi değil. Çık git şimdi” derken gözlerinden ateşler fışkırıyor ve sesi bugüne kadar hiç çıkmadığı kadar korkutucu ve tehlikeli geliyordu. Onu tanımasa az sonra birini öldürecek azılı bir katil olduğuna inanırdı. Adeta korku filmlerinden çıkmış bir cani gibiydi. Son bir hamle yapıp sesi duyulmayacak derecede konuşmak istemişti.

“ Umut, emin misin?” diye konuşmaya çalışırken “Arda çıkkkkk” diye hiddetle bağırınca Arda’nın sesi bir cümle daha kurmaya cesaret edemeden “Aman canıma minnet” diye iç geçirerek odadan koşar adım çıkmıştı. Odadan çıkarken karşılaştığı kişiyi tanımadığını fark etti. “Acaba kim?” Diye düşünürken “Allah yardımcısı olsun” diyerek iç geçiriyordu. Malum arkadaşını psikopat bir halde içeride bırakmıştı. Düşünceler ve korku içinde oradan uzaklaşıyor ve daha fazla hırpalanmadan kurtulduğu için kendini şanslı hissediyordu.

Umut’un gözünü döndüren içinde cehennem ateşini alevlendiren kişi karşısında duruyordu. Neler olacağını, neler yaşanacağını bilmeyen iki kişi için Dünya dönmeyi bırakmış ve zaman durmuştu.

Peki ya Umut’ un karşısına çıkmaya cesaret eden kimdi?

Umudum AŞK# YENİDEN YAYINDA#On viuen les histories. Descobreix ara