8.BÖLÜM

5.5K 303 3
                                    

Gece tüm karanlığıyla çökerken, saat sabaha doğru hızla ilerliyordu. Foça'da Ferhat Bey'in restaurant mutfağında, Umut'un sinirden kırmızıya dönmüş yüzüne Beren'in kahkahaları eşlik ediyordu.

"Gülmeyi keser misin?" diyerek Umut, keskin bir o kadar da sinirli bir bakış fırlattı. Beren derin derin nefes alarak kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.

" Gülmekten karnıma ağrılar girdi." Elini karnına götürerek biraz daha sakinleşti."Sana inanamıyorum Umut, bu kadar beceriksiz olacağını tahmin etmemiştim."

"Berennnnnn" sesi daha yüksek perdeden çıktı.

"Hiç sesini yükseltme, insan bir saatte kocaman bir mutfağı nasıl bu hale getirebilir? Şuraya bak bir ordu gelip harp çıkardı sanki, mutfak savaş alanına döndü resmen. "diyerek kahkahalarını tutmaya çalışıyordu.Umut'u daha fazla sinirlendirip gülmemek için dudaklarını ısırmaya başladı.

"Tamam, pes ediyorum." Ellerini havaya kaldırarak tam bir teslimiyet içerisinde Beren'e baktı. Beren eline aldığı bir mendille ona yaklaştı ve un bulaşmış yüzünü temizlemeye başladı.

"Tamam, tamam indir ellerini, cezan bitti." Gülen yüzüyle onun gözlerine bakıyordu.

Eli, yüzüne değdiği anda Umut'un içinden ılık ılık bir şeyler akmaya başladı ve işte o an zaman durdu. Dünya durmuş ve o ana yalnızca ikisinin gözleri şahitlik ediyordu. Umut'da, Beren'de tüm dünyayı, kendileri dışındaki tüm hayatı unutmuşlardı. Ne kadar öyle kaldıklarını kendileri de bilmiyordu. Beren, onun gözlerinden kendi gözlerini zar zor toparladı ve kendini geri çekerek onun etkisi altından kurtulmaya çalıştı.

"Bakalım neler yapabiliriz?" diyerek Beren malzemelere göz gezdirdi.

"Özür dilerim, hem seni aç bıraktım, hem de mutfağınızı batırdım" üzerindeki mutfak önlüğünü çıkarıp, suçlu bir çocuk gibi suratını asarak gözlerini devirdi.

"Önemli değil, sen şöyle otur önce" diyerek elinden tutup masanın yanındaki sandalyeye oturttu onu. "Şimdi sen sadece otur, tamam mı?"diye göz kırptı. Beren'in kendi elini tutmasıyla şaşkına dönmüştü. Dağılmıştı, tek bir dokunuşta anlam veremediği bir şekilde resmen dağılmıştı. Bu kız nasıl bir kızdı böyle? Tek bir bakış, tek bir dokunuş ve tek bir gülüş ile onu bambaşka dünyalara, hayatlara ve bambaşka bir insana çeviriyordu. Hayretle onu izlerken şaşkınlığı daha da arttı. Mahvettiği o mutfağı ne kadar da hızlı toparlıyordu. Sanki elinde sihirli bir değnek var ve sadece dokunuyordu. Bir yandan da unu alarak el çabukluğuyla bir şeyler yapıyordu. Mutfağın toparlanması bittiğinde, hazırladığı hamuru da hemen kızartmaya başladı. Hamur kızarırken bir yandan da kahvaltılık domates, salatalık, peynir kesiyor zeytin ve reçel çıkarıyordu. Umut hayretine hayret katarak onu süzüyordu. Yarım saat bile dolmadan Beren mutfağı toparlamış, yiyecek bir şeyler hazırlamış, çayı da demleyerek masayı hazır hale getirmişti.

"Haydi, yiyelim çok acıktım." Diyerek, masanın başında Umut'a gülen gözlerle bakıyordu. Umut şaşkın bir o kadar da mutlu bir şekilde onun yanına geldi. Yüzü yüzüne o kadar yakınlaştı ki,kızın kaçacak bir yeri kalmamıştı. Kahretsin, masa ve Umut arasında sıkışıp kalmıştı ve o gözler, o gözler bu kadar etkileyici bakmak zorunda mıydı?

"Berennnnn" sesi o kadar etkileyici çıkmıştı ki, o ses kızın içine işliyordu.

"Eeeefendim" derken sesi artık çok zor duyuluyordu. Beren'in kulağına onun dudağı yakınlaşmaya başladığında ise kızın kalbi o kadar hızlı atmaya başlamıştı ki, kendini sakinleştirmeye çalışırken istemsizce gözlerini kapadı.

"Sen, sen nasıl bir kızsın böyle?" kızın tüm kokusunu içine çekiyordu.

"Aaanlamadım" diyerek ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu.

"Bana ne yaptığının farkında değil misin?"

"Ben, ben bir şey yapmıyorum" derken sesi isyan eder gibi çıkmıştı.

"Yapıyorsun küçük hanım, yapıyorsun.Korkarım ki, beni kendine aşık ediyorsun."

"Neeeeee?"

"Duydun beni, ben sana aşık oldum ve sen, sen de bana aşık oldun. Bunu gözlerinde, sana yaklaştığımda hızla çarpan kalbinde ve hızlı alıp verdiğin nefesindeki heyecandan hissediyorum" Beren kalbiyle duyduklarını, aklına anlatamadan Umut'un dudaklarının yakıcı sıcaklığını dudaklarında hissetti. Eli eline, yüzü yüzüne değdiğinde tüm dünyayı unutan iki genç artık bambaşka bir hayata gözlerini açacaklardı. Aşık oldular ve bunu her şeyiyle yaşamaya dudaklarıyla karar verdiler. Artık bazı şeyler için çok geç olsa da ikisi de bundan asla pişman olmayacaklardı. Çünkü aşklarını birbirlerinde yaşamak istediler. Hayata tek yürek ve göz ile devam etmek istediler. Gözleriyle anlaşıp, dudaklarıyla sözlenip, yürekleriyle kaderlerini mühürlediler. Umut aşkını ilan ederken kalbini de açmıştı. Kalbiyle birlikte kendini vererek, Bereni de aşkını da almıştı. Bundan iki yürek de asla pişman değildi. Yaşananlar yüreklerini de kaderlerini de birbirine mühürledi. Beren'in huzur veren gülen yüzü sevdiği adam için aşk demekti, Umut ise Beren'in yıllarca bekleyerek yolunu gözlediği asla umudunu yitirmediği aşk demekti. Aşkları Umutları oldu ve yola yürekleriyle devam ettiler.

PEKİ YA SONRA?

Umudum AŞK# YENİDEN YAYINDA#Where stories live. Discover now