15.BÖLÜM **HERKES GİDER Mİ?**

4.3K 240 10
                                    

15.BÖLÜM

 

  Günler birbirini hızla kovalarken acımasızca geçen zaman günleri eskitiyor, ama Beren’ in içindeki acıyı geçirmiyordu. Acısı her geçen gün kat kat artarken ruhu bedeninden her an daha da hızlı çekiliyordu. Hastaneden çıkalı 2 hafta olmasına rağmen onun için zaman durmuştu. Bebeğini kaybettiğini öğrendiği an zaman, yer, mekân, nedenler, sorular bütün her şey anlamını yitirmişti. Asla bulamayacağı varlığını, benliğini kaybetmiş gibiydi. Öyle çaresiz öyle kimsesizdi ki giderek içine kapanıyor adeta çöküyordu. Beren’ in yüzü artık gülmüyor, etrafına huzur dağıtan o kız gitmiş bakışları acı dolu, içi huzursuz, mutsuz ve ruhsuz bir kadına dönüşmüştü. Hastaneden çıktığından bu yana Ferhat Bey kızıyla konuşmamıştı. Onu yok sayıp, o hiç var olmamış gibi davranıyordu.

  Umut’un kendisini bir yanlış anlamayla açıklama yapmasına bile izin vermeden değersiz bir varlık gibi mektup ile terk etmesi ve kaçar gibi Foça’dan ayrılması, Beren’ in gözünde onu bitirmişti. Masum bebeği, ayrılığın bedelini varlığını annesinin içinden çekerek ödemişti. Tüm yaşananlardan sonra bebeğinin acısını yaşarken artık ne Umut ne de babası hiç kimse ve hiçbir şey umurunda değildi. Bu yüzden ne Umut’u aramış ne de babasıyla konuşmak için bir çaba sarf etmişti. Beren sadece âşık olmuştu, sadece aşkın karşılığı olarak mucizem dediği bebeğini en ağır bedel olarak ödemişti. Hayatında ki erkekler bir bir ona sırtına dönerken, bebeği onlar yüzünden hayata tutunamamıştı.

    

      Beren, her gün yaptığı gibi ayaklarını karnına çekmiş, ellerini bacaklarını dolayıp, bahçede oturmuş boş gözlerle etrafı seyrediyordu. Aklında son zamanlarda yaşadığı anlar canlanırken, mutluluğun zirvelerinde dolaşırken, yere acı dolu çakılışını düşünüyordu.

“ Umut, aşkı gözlerinde görüp yüreğine inandığım erkek, seni asla affetmeyeceğim. Babam, âşık olduğun kadını, annem için yaptıklarını unutup, geçmişini yok sayıp bana, kızına nasıl sırtını döndün?” diye düşünürken kafasını dizlerine koyarak gözyaşlarına daha fazla hakim olamadı.

“Gitmeliyim, bu evden, bu şehirden bir an önce gitmeliyim. Beni buraya bağlayan ne kaldı ki?  Her şeyi ve herkesi ardımda bırakıp bu ülkeden ayrılmalıyım.” Diye düşünürken birden aklına daha ret cevabı vermediği şirket geldi. Umut yüzünden çalışamayacağını bildirecekti ama artık hayatı alt üst olmuşken daha fazla burada kalamazdı. Hemen odasına koştu, günlerdir eline almadığı çantasını eline aldı, ama içinde aradığını bulamamıştı ki bir hışımla çantasını alarak yere boşalttı. Aradığı şeyi bulduğunda ise hemen telefona koştu, elindeki kartvizite bakarak bir numara tuşladı. Karşısına çıkan kişiye ismini vermesi yeterliydi. Beren, uzun bir konuşmanın ardından işe Eylül ayında değil de Ağustos ayında başlamak istediğini söyledi. Karşıdaki ses biraz şaşırsa da Beren gibi geleceği parlak bir mimar ile anlaşmayı sağladığı için mutlu olmuştu. Telefonu kapattığında buraya geldiğinde aklında olan planları düşünmüştü. Haziran ayında gelmiş, 3 ay tatilde babasıyla vakit geçirip Eylül ayında yeni işinde bambaşka bir hayat içinde olacaktı. Planlamadığı aşkı bulmasıyla kaybetmesi bir olmuştu. Umut ve babası her şey ama her şey alt üst olmuştu. Beren telefonu kapattığında daha işe başlamasına 2 hafta olmasına rağmen bir an önce buradan ayrılmak istiyordu. Bu yüzden eline tekrar telefonu aldı ve ertesi akşama uçak biletini alıp eşyalarını hazırlamaya başladı.  Babası geldiğinde ise her ne kadar “Senin gibi bir kızım yok artık.” Dese de onunla konuşmak istemese de durumu açıklamalı ve onunla konuşmalıydı.

***

  Umut’un gözü günlerdir telefondaydı. Beren’ den mesaj, telefon ya da herhangi bir şekilde kendisine ulaşmasını bekliyordu.

“Ama yok, yok, yok, ne bir mesaj ne de bir arama. Kahretsin, hiçbir şey yok. Demek gördüklerim doğruydu. Suçlu gibi suçunu kabul edip o uyuz herifle aşkını yaşamaya devam ediyorsun demek ki, gerçekten beni o herifle aldattın.” Diyerek önünde duran telefonu hiddetle eline alıp kapıya doğru bir hışımla fırlattı. Kapı açıldığında karşısında Arda’yı görünce hızlı bir şekilde ayağa kalkıp, bir sinir hali içerisinde camdan dışarıya bakmaya başladı.

“Dostum, yavaş ol biraz bu kaçıncı telefon. Telefon firmaları senin sayende kısa zamanda zengin olacaklar”  derken arkadaşının yere fırlattığı anda tuzla buz olmuş telefonun parçalarını yerden topluyordu.

“Arda, kes sesini.” Derken sesindeki tehditkâr ton, Arda’yı da ciddi bir ses tonuyla konuşmaya mecbur etti. “Umut, yeter artık. Biraz sakin ol lütfen.”

“Ardaaaaaa” sesi o kadar yüksek perdeden çıkmıştı ki, arkadaşı korkudan bir adım geri atmak zorunda kaldı ama konuşmaya kararlıydı. Sesini biraz daha sertleştirip, duruşunu dikleştirdikten sonra kararlı ve otoriter bir şekilde soluk almadan konuşmaya başladı.

“Umut, sen bu kıza deli gibi âşıksın. Onu dinlemeden ağzına geleni saydığın bir mektup bırakıp gelmişsin, onu dinlememişsin bile. Şimdi de gelmiş burada kırıp döküyorsun.” Arkadaşının sözleriyle daha da sinirlenmişti ama direncinin kırılmaya başladığının o da farkındaydı.

“Arda, günlerdir düşünüyorum acaba yanlış mı yaptım diye? Ama hayır ben haklıyım, yanlış yapmadım. Gördüklerimde yanılmadım o uyuz herifle sarmaş dolaştı. Beni aldatıyordu. Bunun hiçbir açıklaması olamaz.” Derken, o an gözü önünde canlanmıştı. Dişlerini sıkmaya başlamış ve sesi giderek hiddetlenmişti. Ardından savunmaya geçer gibi umursamaz görünmeye çalışarak konuşmasını sürdürdü.

“Hem haklı olsa ya da bir açıklaması olsa beni arar ve ulaşırdı. Bana yanıldığımı ispat ederdi.” Bunu yapması için içinde öyle bir istek oluşmuştu ki, “Keşke bunu yapsa” diye iç geçirerek derin bir nefes aldı.

“Neden?”

“Ne neden Arda?” arkadaşının sorusuyla şaşırmıştı ve soru dolu gözlerle ona bakıyordu.

“Umut, söyler misin? Gerçekten seven bir kız kendine güvenmeyen, inanmayan ve bir kere bile onu dinlemeyen bir adama neden kendini ispatlamaya çalışsın ki?” bu cümle Arda’nın ağzından çıktığı gibi Umut’un uzun zamandır esiri olduğu aklına oradan da kulaklarını tıkadığı kalbine bir hançer gibi saplandı. “Gerçekten de masum olduğu için kendini ispatlama gereği duymamış olabilir miydi? Yok, hayır böyle bir şey olamaz.” Diye, düşünceler içinde boğuşuyordu. Umut, böyle bir ihtimali aklına getirdikçe içi hem huzur hem de korkuyla doluyor, dehşete kapılıyordu. Ama bu düşünceleri hemen aklından kovarken gördüklerimin başka bir izahı olamaz diye Arda’nın sesini de yüreğinin tekrar çıkmaya başlayan sesini de kestirip attı.  Dalgın dalgın dışarıyı izlerken, Beren ile geçen rüya gibi günleri düşünmekten kendini alıkoyamıyordu.

****

BEREN, BABASIYLA YÜZLEŞEBİLECEK Mİ?

UMUT, YÜREĞİNİN SESİNE KULAKLARINI DAHA NE KADAR TIKAYACAK?

FERHAT BEY KIZININ HERŞEYİ ARDINDA BIRAKIP GİTMESİNE GÖZ MÜ YUMACAK?

HEPSİ VE DAHA FAZLASI ÇOK ÇOK ÇOK YAKINDA …. JJJ

Umudum AŞK# YENİDEN YAYINDA#Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt