7.BÖLÜM

5.5K 327 0
                                    

"Şaka yapıyor olmalısın" diyerek Beren'in gözlerine dehşetle bakıyordu.

"Yok, gayet ciddiyim"

"Beren, saçmalıyorsun ve farkında değilsin."

"Ben her şeyin farkındayım Umut Bey ama sen yan çizmeye çalışıyorsun"

"Beren ben yanlış anlamadım dimi... Sen, gece yarısı babandan gizli restaurantın anahtarını alacaksın, pardon çalacaksın. Sonra bir hırsız gibi içeriye gireceğiz ve ben sana yemek mi yapacağım?"

"Gayet de iyi anlamışsın" kahkahalar eşliğinde cevap verdi.

"Beren, çılgın mısın sen?"

"Ben çılgın değilim ama sen cezalısın"

"Beren, hadi diyelim içeriye girdik. Ben, ben hayatımda iki yumurtayı birbirine vurup kırmayı bile beceremem."

"Biliyorum"

"Nasıl yani?"

"Ceza da bu ya, yapamayana yaptıracaksın. Yapamayışını görmek bana zevk sana ceza olacak" Beren kendine şaşırıyordu. Daha yeni tanımış olsa da bu adamda kendini çeken bir şeyler vardı. Yanında ayrılmak istemediği için saçma bir bahane ve ceza yoluyla onunla vakit geçirme yolunu bulmuştu. Bu fırsatı değerlendirmeliydi, aklı saçmalığın dibine vuruyordu, kalbindeki farklı kıpırdanmalar aklının da mantığının da mezarını kazmaya başlamıştı. Bu Beren'in pek umurunda değildi. Şu an tek istediği bu adamın, Umudun yanında olmaktı.

"Hımm, benim de bir şartım var o zaman" sözleriyle Beren'i düşüncelerden sıyırıp almıştı.

"Ceza alan birinin şart koşması makbul değildir. Hadi misafirperver davranalım ve kabul edelim de şartın ne?"

"Ne yaparsam yapayım yiyeceksin tamam mı?"

"Bu biraz ağır olmadı mı?"

"Nedenmiş o?" Umut kaşlarını çatmış dik dik kıza bakıyordu.

"Yaniiii, sonuçta yaşamım söz konusu, yemek tecrübene bakılırsa hayati tehlikem var" dedi tedirgin bir şekilde.

"Merak etme, senin hayatını tehlikeye sokacak en son kişi benimdir" diyerek Umut, kızın yüzüne nefesini yüzünde hissedecek kadar yaklaştı. Beren Umut'un gözlerinde kaybolup gitmeye ramak kala kendini çekip gözlerini kaçırdı.

"Tamam, anlaştık o zaman, gece 03.30'da seni pansiyonun önünden alırım."

"Pardon, anlayamadım. Sen mi beni alacaksın?"

"Evet, ne oldu ki?"

"Beren adresini ver bana"

"Saçmalama ne adresi"

"O saatte seni tek bırakır mıyım sanıyorsun?"

"İyi de ben buralıyım, bana bir şey olmaz"

"Beren adresini ver dedim"

"Umut saçmalama..." daha lafını bitirmeden, Umut sesini yükselterek gergin bir şekilde "Beren uzatma adresini ver ya da ben kendim bulurum"

Beren şaşkın şaşkın adamın yüzüne bakıyordu. "Şaka yapıyorsun değil mi?"

"Gayet ciddiyim. Veriyor musun yoksa ben kendim mi bulayım?"

"Daha önce sana hiç katır gibi inadın olduğunu söyleyen oldu mu?" Beren dıştan çaresiz gibi görünse de içinde kıvılcımlar çıkmaya, patlamalar yaşamaya başlamıştı bile.

"Senin kadar güzel ve çekici bir bayandan duymamıştım. Duyunca da kulağa hoş geliyor doğrusu," diyerek dudakları gülmeye hazırlanıyordu.

"Tamam veriyorum, o saatte gelirsin çıkarım kapıya" garsondan istediği kağıt ve kalemle bir çırpıda adresi yazdı. Umut zafer kazanmış bir eda ile alıverdi kağıdı Beren'in elinden, "Tamam, anlaştık." Diyerek bu defa Umut, Beren'in sinirden kırmızıya dönen yüzüne bakarak kıs kıs gülmeye başladı.

Umudum AŞK# YENİDEN YAYINDA#Where stories live. Discover now