"Ne?"

"Dans edelim diyorum," dedim ısrarla. Kısa bir süre yüzüme baktıktan sonra "Canım istemiyor," dedi ve yeniden telefonuna döndü.

Bir kız olarak dans teklifinde bulunuyordum ve reddediliyordum. Bunun siniriyle hızla elindeki telefonu alıp arkama sakladım. Çatık kaşlarıyla bana bakıp "Çocuk musun Melis?" diye sordu oflayarak.

"Hayır, sadece dans etmek istiyorum."

"İyi ama ben istemiyorum. Git Emre'yle et," deyip masanın diğer ucunda oturan çocuğu işaret etti. Artık elindeki telefona ne kadar daldıysa bizi duymamıştı bile. Sırıtarak Batu'ya baktığımda kafasını iki yana salladı.

"Hayır, seninle dans etmeyeceğim."

"O zaman bende telefonunu geri vermiyorum," dedim kararlılıkla. Sonra telefonu önüme getirip baktığı şeylere şöyle bir göz attım.

"Ne o? Şimdi de telefonumu mu karıştırıyorsun?" diye sorduğunda ona bakmadan "Senden öğrendim," diye cevap verdim. Sonra aklıma gelen şeyle kafamı kaldırıp ona baktım.

"Ha, bu arada... Nasıl oluyor da otobüse binerken neredeyse şarjının yüzde yetmiş beşi olan telefonum uyandığımda kapanmış oluyor?"

Gözlerini kaçırdığında iyice şüphelendim.

"Sen ve gözlerini kaçırmak? Hım, git gide merakım artıyor."

Batu birden ayağa kalkıp telefonunu elimden çekti ve "Hadi dans edelim," dedi.

"Demek şimdi de kaçıyorsun. Batu çok fena şeyler düşünüyorum şuan," dedim kaşlarımı çatarak. Telefonum özel mabedim gibi bir şeydi. Neyim var neyim yoksa ondaydı.

Batu telefonunu cebine attıktan sonra boş bir anımda elimden tuttu ve beni ayağa kaldırdı. Daha sonra peşinden sürükleyerek dans edenlerin yanına götürdü. Ona karşı çıkmadım ve uysal bir şekilde peşinden gittim. Sonra da dans etmeye başladık.

Elleri belimdeydi ama gözleri ben hariç her yere bakıyordu. Omzundaki ellerimi ileriye doğru sürükledim ve boynuna doladım. Yine de bakmadı. En sonunda dayanamayarak "Seni dinliyorum," dedim. Nihayet bana döndüğünde yüzündeki ifade anlamadığını gösteriyordu.

"Yaptığın hareketlerden sonra telefonumu sadece müzik dinlemek veya fotoğrafımızı çekmek için kullandığına inanmamı beklemiyorsundur umarım. Ayrıca fotoğraf konusuna da geleceğiz ama önce telefonumun şarjının bitme sebebini öğrenebilir miyim?"

"Şarkı dinlerken bitti işte," dedi umursamazca. Nedense inanmamıştım.

"Yalan söyleyemiyorsun Batu," dedim gözlerimi kısarak.

"Evet, çünkü daha önce bu konuda kimseye yalan söylemem gerekmemişti!"

"Hangi konuda?" diyerek ısrar ettim.

"Bak," dedi dans etmeyi bırakıp. Hala aynı şekilde duruyorduk ama sallanmıyorduk. Bu bizim dans ederken ki klişemiz olacaktı anlaşılan.

"Şarkılarını dinlemeye devam ederken uyuduğunu fark ettim. Omzumu çürütmüştün ayrıca. Bende bunu belirten bir fotoğraf çekecektim sadece."

"Evet," dedim. "Fotoğraftaki yüz ifadenden belli oluyordu hoşnut olmadığın ama ben bunu sormamıştım."

"Dinle," deyip devam etti. "Fotoğraf çekecekken yanlışlıkla galerine bastım. Klasörler alt altaydı. Tam kapatacaktım ki onunla çekildiğin bir resmi gördüm. Bu zamana kadar birçok kez hakkında konuşmuştuk ama sadece bir kez fotoğrafını görmüştüm. Merak ettim."

İKİ YARALI |Tamamlandı|Where stories live. Discover now