Giriş - Kan

400 66 35
                                    

"Minel!" Hasta adam sanki ciğerleri sökülüyormuş gibi öksürük krizine girmişti, tiz bir şekilde hizmetçisine seslendi. "Minel neredesin?!" Hasta yatağında iki büklüm olmuş, solunum yetersizliğinden mosmor kesilmişti. İlacına ihtiyacı vardı. Minel neredeydi? "Seni k*vaşe neredesin, seni bir elime ge... geç..." Sözleri dilinin ucunda düğümlenip kalmıştı, bir anda.

***

Genç kız, mutfakta boylu boyunca yere yatmış, baygındı. Yaşlı adama hazırladığı bütün yemekler yere saçılmış, her yer yemek artığı olmuştu. Bütün mutfak eşyağları yerlere saçılmıştı. Zavallı kız ise bir köşede kaşından aşağı süzülen kanlarla soğuk zeminde uzanıyordu. 

"Minel!" Mutfak kapısında şaşkınlıkla ona bakan bahçıvanın sesini duydu. Demek ki bilinci açılmaya başlamıştı. Bahçıvan Petro şaşkınlığından sıyrılıp, daha fazla vakit kaybetmeden Minel'in yanına koştu. "Sana ne oldu böyle?" Minel'in omuzlarından tutup kızın doğrulmasına yardım etti.

Minel, yavaş yavaş kendine gelen bilinciyle  yattığı soğuk zeminde doğruldu. "Bi... Bilmiyorum." diye  fısıldadı genç kız. Başı dönüyordu. Oturduğu yerden etrafına baktı. "Ahh!" diye inledi. "Bay Tom'un ilaç saati geçmek üzere. Kalkmalıyım." Genç kız yerden alelacele kalkmaya çalıştı, ama başı döndüğü için duraksadı.

Bahçıvan Petro  yerden kalkmasına izin vermedi. "Hayır Minel, iyi değilsin. Başının şu haline bak. Bir şeyler yapmamız gerek." dedi ama o da patronunun ilaç içmesi için bir an önce yemek yemesi gerektiğini biliyordu. Patronu çok sinirli ve asabi bir adamdı. Üstelik ağzı da bozuktu, kim bilir ne hakaretler edecekti. Maaşlarından kesiceği miktarı hayal bile edemiyordu. Genç kız, onu dinlemeyerek yerinden hızla kalktı. Başı döndüğünde Petro'ya tutundu. Petro, genç kızın koluna girip, salona götürdü ve tekli koltuklardan birine oturttu. "Tamam, ben bir şeyler hazırlayıp ilacını vereceğim. Sen de o zamana kadar burada beni bekle. Sakın kımıldama."

"Olmaz Petro. Bay Tom, yemeği benim getirmediğimi görürse ikimize de çok kızar." diye itiraz etti genç kız. "Ben hemen hallederim."

Petro, genç kızı eliyle durdurup, "Hayır, ben hallederim. Ben gelene kadar burada dinleneceksin." diye kesin bir ifadeyle Minel'i durdurdu.

Genç kız, ne dese Petro'yu ikna edemeyeceğini bildiği için daha fazla ısrar etmedi ve onaylarcasına başını hafifçe salladı. Bahçıvan Petro, yanından ayrılmak üzereyken, genç kız adamın bileğine dokundu. "Teşekkür ederim Petro."

Petro tebessüm etti ve genç kızı salonda yalnız bıraktı.

***

Petro, çarçabuk bir şeyler hazırlayıp hasta adamın odasına doğru ilerledi. Odasına ulaştığındaysa bugünkü ikinci şokunu yaşadı. Üstelik bu, son zamanlarda yaşadığı en büyük şoktu. Şaşkınlığının verdiği heyecanla büyük bir çığlık attı. Kalın çığlığı bütün köşkü inletmişti. Bu çığlık Minel'i de korkutmuştu.

Minel çığlığı duyar duymaz yerinden sıçradı. Kalbi hızla atıyordu. Ne olmuş olabilirdi ki? Minel hızla salondan çıkıp yukarıya doğru koştu.  Üstü başı da o hengameden nasibini almıştı. Eski, yamalı elbisesi yemek artıkları içerisindeydi. Bir ayağında terlik var, öbüründe yoktu, diğer eşini bulmak için bir çaba göstermedi. Beyaz çorabı tozlu zeminde kirleniyordu. Üç katlı köşkün en üst katına ulaştığında adımları yavaşladı. Yine titremeye başlamıştı, bu seferki korkudan...

"Petro, Petro?" diye seslendi birkaç kez, kimse ona ses vermedi. Köşkte bir sessizlik hakimdi. Ölüm sessizliği... Bay Tom'un odasının kapısına geldiğinde, "Petro" diye seslendi tekrardan. Hiçbir ses duymuyordu. Kaşları çatıldı. Köşede bulduğu uzun mermerden bibloyu eline aldı. Kapının yanına ilişti. Buradan bakılınca hiçbir şey gözükmüyordu. Minel kendine düşünmek için hiçbir fırsat vermedi. Aniden odadan içeriye girdi. Önüne ilk çıkan kişinin ensesine mermerden bibloyu indirdi. Arkası dönük adam, ensesine inen bibloyla sarsıldı, başını arkasına çevirdi. Boş gözlerle ona darbe atan genç kıza baktı. Minel ve Petro bir an göz göze geldi. Ardından Petro, bütün heybetiyle boylu boyunca yere çakıldı. Minel şaşkın bir ifadeyle bir süre Petro'ya baktı, ardından büyük sürpriz ile karşılaştı.

Bay Tom... Köşkün sahibi hasta ve yatalak adam... Patronları... Hasta yatağında gözlerini tavana dikmiş, hiç kırpmadan yatıyordu. Ve belden aşağısı kanlar içerisindeydi.

***

Hasta adamın hiç kimsesi yoktu. Minel yanında 2 senedir çalışıyordu. Hasta adamın ne geleni olmuştu ne gideni... Tek bildiği uzak bir şehirde yaşadığını tesadüfen duyduğu bir evladı vardı. O da küs olduğu için hiç görmeye gelmiyordu.

Minel bir süre öylece durdu. Hiçbir şey düşünmedi, düşünemedi. Öylece ayakta dimdik durmuş, bir cesede bakıyordu. Petro yerde öylece yatıyordu. Bay Tom ölmüştü. Minel ne yapmalıydı?

"Kaçmalıyım." Nihayet dudaklarının arasından mantıklı bir söz çıkmıştı, ama yine de durmaya devam etti. "Kaçmam gerek." Yine sadece durdu. "Bu çok korkunç."

"Kaç Minel, kaç!" içinden bir ses böyle bağırdı.

"Yapabileceğim hiçbir şey yok." Dili damağı kurumuştu. Mantıklı sözler fısıldıyordu kendi kendine, ama mantıklı eylemler göstermiyordu. Bütün gücüyle köşkün bodrum katındaki odasına koştu. Bir çantaya, sahip olduğu iki elbisesinden birini çantasına koydu, diğeri zaten üzerindeydi. Birkaç parça eşyası daha vardı ortada duran, onları da çantasına sıkıştırdı. Bir de günlüğü vardı, arasında kardeşi ve kendisinin bir fotoğrafı olan günlüğü,  ama onu o aceleyle almayı unuttu. Papuçlarını da ayağına geçirdiği gibi aceleyle eski köşkü terk etti.

Çimenleri yeni biçilmiş bahçeden koşarak çıkarken, yan köşkün hizmetçisi "Minel!" diye selam vermek üzere seslendi gülümseyerek, ama Minel onun yüzüne bile bakmayınca eli havada asılı kaldı. Minel elbisesinin eteklerini tutarak sokağa çıktı. İpinden yeni kurtulmuş bir koyun gibiydi. Ne yapacağını asla bilemiyordu. Ona doğru gelen bir at arabası gördüğünde eliyle durması için işaret etti. At arabası durduğunda yolcu koltuğuna geçip "tren garına" dedi ve atlar hızla ilerlemeye başladı.

Minel derin bir nefes çekti içine. İçinde müthiş bir huzursuzluk vardı. Olan biten onun için çok fazlaydı. Kan onu rahatsız etmiş, midesini bulandırmıştı. Yüreyi daralmıştı.

O ana kadar aklından hiç geçmeyen bir olasılık geldi aklına ve kanı dondu.

Ya cinayet üzerine kalırsa...

Perili Sirk: Genç Kız ve Gizemli Sihirbaz - TAMAMLANDI Where stories live. Discover now