❦ SERSERİ ADAMLAR APTAL KIZLARI SEVMEZ /BÖLÜM ●23●

Start from the beginning
                                    

Çünkü Yavuz'un eşi, Tuğba karşımda duruyordu.

Kamelyanın dışında durmuş, öylece bize bakarken korkuyla Yavuz'a döndüm. O da anladı birisini gördüğümü. Hızlıca dönüp benim de baktığım yere bakmasıyla bu sefer korkuyla yüzleşen tek insan ben olmamıştım.

Duymuş muydu?

Muhtemelen...

Boğazımda inanılmaz bir düğümle karşı karşıya kalırken ayak parmaklarıma kadar uyuştuğumu fark ettim. Tuğba ise olduğu yerde hareketlenip yavaşça kapıyı araladı ve içeri adımladı.

Ben bitmiştim. Vural, bunu duyduğu an, beni öldürecekti.

İçeri girdi ve yavaşça kapıyı kapatıp uzun uzun ikimize baktı. Tek kelime etmesini bekliyordum. Hakaretler etmesini, ortalığı ayağa kaldırarak herkesi başımıza toplamasını ya da ağlamasını... Onun yerine duyduklarım, kafamın karışmasına neden olmuştu.

"Ben de sizi arıyordum. Herkes içeride Ayza'yı bekliyor." dediğinde dönüp bana baktı. Gözlerinden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Kahretsin, bu işte bir terslik vardı. Bizi duymamış mıydı?

Dönüp Yavuz'a baktım. Şoktaydı. Az önce söylediklerini duydu mu duymadı mı karısını anlamaya çalışıyordu ama ben o an, bu durumdan kurtulabilme ihtimalinin verdiği hevesle hızla başımı onaylar anlamda salladım.

"Tamam o zaman. Ben içeri gideyim." diyerek yerimden kalktığımda Tuğba önümü kesmişti. O an öyle bir korkuyla sarmalandım ki onun ağzından çıkacak tek kelimeye odaklanmıştım.

"Sen ağladın mı?"

Öyle bir rahatlama ile karşı karşıya kaldım ki ne diyeceğimi bilmeksizin ağzımda bir şeyler geveledim.

"Polenlerden dolayı... arada böyle oluyorum."

"Kötü görünüyorsun. İstersen bir doktora görün." dediğinde hızlı bir soluk çektim içime. Pahalı parfüm kokusu burnuma dolarken başımı aceleyle onaylar anlamda salladım.

"Olur. Tabii, giderim. Neyse, ben artık gitsem iyi olacak." dedim ve yanından geçmek için bir hamlede bulundum. Önümü kesmedi. O an, kafamda bir sürü soru işareti olsa da kıyameti koparmamasının verdiği bir rahatlama ile kamelyadan çıkıp eve doğru hızlı adımlarla yürümüştüm. İçeri girdiğimde ise herkes salonda, koltuklara yerleşmiş, büyük ekran televizyondan bir kanalı izliyordu. Yanlarına geldiğimde ise beni ilk fark eden Ercüment amca olmuştu. Utançla gözlerini üzerimden kaçırmasına şahit olsam da artık bu olaya kafam takılmayacak kadar farklı bir konuya odaklanmıştım bile.

Gözlerim anında Vural'a kayarken onun da gözlerini televizyondan çekip bana döndüğünü gördüm. Hızlıca beni süzmüş ve yüzümün hâline karşılık kaşlarını çatarak yüzüme bakmıştı. Evet, bir de bu sorunla ilgilenmem gerekiyordu.

Bu adamdan nefret ediyordum ama bu adamla evliydim. Bu adamdan nefret ediyordum ama bu adamla hayatımı geçirmek zorundaydım. Bu adamla evliydim ama yaptığı kötülüklerden dolayı kimseden yardım alamayacak kadar yalnızdım.

Bu adamdan nefret ediyordum ama dile getiremeyecek kadar köreltilmiş ve törpülenmiştim.

"Ayza, sen ağladın mı?"

"Hayır, polenlerden dolayı arada böyle oluyorum." diye tekrar aynı yalanı uydurdum. O an, gözleri benimle kesişen Ercüment amca ise telaşlı bir halde ne diyeceğimi bekliyordu. Vural'a karşı gerilen bir tek ben değildim.

Yavaşça ilerledim ve Vural'ın yanına geldim. Kafamı ne kadar çok çalıştırırsam o kadar iyiydi çünkü birazdan Tuğba'nın içeri girmesi ve ortalığı birbirine katması muhtemeldi. Vural'ı buradan uzaklaştırmam gerekiyordu.

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now