Bölüm 1- Başlangıç

236 14 2
                                    

Canlar! Yeni bir hikaye ile karşınızdayım ♡ umarım beğenirsiniz! Keyifli okumalar dilerim x Yorumlarınız, düşünceniz ve oylarınız benim için çok önemli ama en önemlisi hikayeme zaman ayırmış olmanız ♡

Soluk soluğa koşmaya devam ettim. Arkama bakamayacak kadar korkuyorum ama bunu seviyorum. Bedenimde dolaşan ve damarlarımda akan adrenalin duygusu benim için paha biçilemez. Bu yüzden değil mi başımı her zaman belaya sokmam?

"Hey! Sıkıldık artık bu kovalamaca işinden! Hep aynısını yapıyorsun! Gel buraya! Dur! Kaçma!"

Arkamdan gelen erkek polisin sesini duyunca gülümseyip hızımı artırdım. Hala kaçan bir insana dur, kaçma diyecek kadar salaktılar. Sanki bir de lütfen deseler koşmayı bırakıp tutuklanmayı bekleyeceğim de. Ciğerlerim iflas etmek üzereydi. Ne bıkmaz usanmaz polistiler bunlar böyle. Yaklaşık yarım saattir sokaklarda koşup duruyorduk. Arkama bakma gereği duydum. Bakarken de birkaç gün önce saçlarımı omzumda kestirdiğim için sevindim. Saçlarım daha önce uzunken arkama bakmaya kalktığımda bana pek yardımcı olduklarını söyleyemem.

Hala iki polis beni kovalıyordu. Atletik olan sinirli görünüyordu. Şişman olan ise beni yakalamaya çalışırken karşısından geçtiğimiz dükkanın önündeki eşantiyon parfümlere çarpıp düşünce ve düştüğü yerde kalınca kahkaha attım. Neşem yerine gelirken bacaklarımın acısını göz ardı edip önüme odaklanarak koşmaya devam ettim.

Sonunda istediğim gibi çarşıya girebildim. Oraya yaklaştığımı zaten eşantiyonlara çarpan polis sayesinde de fark edebilmiştim. Görmek istediğim dükkan görüş alanıma girince içeriye daldım. Burası yakın bir arkadaşımın kostüm dükkanıydı ve bu koşuşturmacalarıma alışkındı. Beni göz ucuyla fark edip arkasını döndü ve raflarla ilgilenmeye başladı. Böylece polisin elinde bizim arkadaş olduğumuza veya bana yardım ettiğine dair delil olmayacaktı. Polis sorunca "Dükkana birinin girdiğini görmedim." diyebilirdi. Buna inanmazlardı büyük ihtimal ama kanıtlayacak bir şey yapamazlardı da. Soyunma kabinlerinin karşısında bana özel ayırdığı kostümü kapıp kabine hızla girdim. Her gün benim için o rafa giysi koyardı. Gerek peruk gerek giysi.

Bu kez erkek olmam lazımdı. Giydiğim şortu aceleyle bir erkek pantolonuyla değiştim. Sutyenimi çıkardığım gibi kabinin gizli bölmesine koydum. Beni göğüssüz gibi gösterecek olan göbeği açık dapdar sutyenimsi bluz ve bana bol gelen erkek bluzunu da hızla giydim. Sarı renkteki erkek peruğu ile onun üzerine şapkayı da takınca ergen bir erkeğe benzediğimi tahmin ettim. Yüzümü kabindeki aynaya dönünce doğru düşündüğümü anladım. Dükkandaki hareketliliği fark edince sık adımlarla kabinden çıkıp arka kapıdan sıvıştım.

Hızla inip kalkan göğsümü sakinleştirmek isterce rahat adımlarla yürüdüm. Eğer biraz daha böyle nefessiz kalırsam yere kapaklanmaktan kendimi alıkoyamayacaktım. Soluklanmaya olan ihtiyacımı gidermek için oyun parkına gitmeyi ve bir bankta bir süre oturmayı düşünsem de bu karardan vazgeçtim. Peşimdeki inatçı polis kesin görürdü beni. O yüzden eski eve gitmeye karar verdim. Yıkık dökük bir evdi orası. Sahipleri yaşlıca bir çiftti ve sanırım 8 ay önce orayı terk etmişlerdi.

Evin olduğu sokağa yaklaştığımda rahat bir nefes alıp gülümsedim. Peşimde polis filan yoktu ve burası ıssız bir mahalleydi. Ama bendeki şans bu ya, hızla koşan bir erkeğin bana çarpması ile ben yere yığıldım. O ise telaşla koşmaya devam etti. Ardından koşan kişileri görünce gözlerim büyüdü.

Polisler.

Tabi ki karakolda adım duyulmuştu. Her hafta kovalamaca oynadığım kişilerdi onlar. Suçüstü yakalanır, işlediğim ufak bir suçtan dolayı kovalanır, yakalanırsam birkaç saat içeri atılır ve psikolog gibi birinin gelip beni uyarmasını dinlerdim. Sonrasında ise serbest bırakılırdım. Veya biraz para cezası ödeyip çıkardım. Şimdiye kadar hiç uzun süreli hapis yemedim. Benden 4 yaş büyük olan erkek kardeşim bu tür kötü işlerde o kadar meşhurdu ki kimse ne ona ne de bana bulaşabilirdi. Bir keresinde bir grup beni esir almış ve kardeşime eğer beni yeniden görmek istiyorsa belli bir miktar ödemesi gerektiğini belirten bir yazı yollamışlardı. Kardeşim ise o yazıdaki tüm sesli harfleri "i" harfi ile değiştirmiş ve not olarak 'Ahmaklar' yazmıştı. Onlar bu yazıyı okuduktan sonra içeriye iki tane adam girip hepsine ateş ettikten sonra yüzüme dahi bakmadan çıkıp gitmişlerdi. Bu haberi duyan herkes benden ve kardeşim Trey'den korkmaya başlamıştı.

MEVKUFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin