"Bana bak ben senin oyuncağın değilim duydun mu beni! Dünden beri telefonlarıma yanıt vermiyorsun,evine kadar geliyorum görüşmek istemediğini söylüyorsun. Şimdi de birden bire bitiriyorsun! Lafı ağzında dolandırıp durma ne söyleyeceksen söyle artık!"

Omuzlarına yumruk atarak onu kendimden uzaklaştırabildiğim kadar uzaklaştırdım.

"Gördüm! O gece seni gördüm Uzay! Asu ile öpüştüğünü gördüm!"

Az önceki çatık kaşları hemen düzelmiş sessizce beni dinlemeye başlamıştı. Tüm gücümle yüzüne tokat atıp avazım çıktığı kadar bağırdım.

"Beni aldattın sen! Hem de bizi bir an bile düşünmeden! O kızla birlikte oldun,şimdi gelip bana burada hesap soramazsın duydun mu beni!"

Sesim sonlara doğru titreyerek kısılmıştı. Ağlamıyordum ama dudaklarımdan hıçkırıklar dökülüyordu. Geri geri adımlayarak yere fırlattığı kıyafetimi aldım.

"Sima..."dedi ses tonundaki pişmanlığı duyabiliyordum. Fakat artık umurumda değildi alimle susmasını işaret ederek yanıt verdim.

"Sus! Daha fazla konuşarak gözümden düşme, yeterince düştün zaten."

Dolabımın kapağını sertçe kapatıp yerdeki çantamı da kucaklayıp bir hırsla kendimi dışarıya attım. İlk seferden beri tuttuğum göz yaşlarım isyan eder gibi dolmuştu fakat bu acıdan değil tamamen öfkedendi. Ben ona yıllarımı vermişken o bizi tek gecede bitirmişti. Zaten son zamanlarda yıl dönümümüzü dahil unutacak kadar umursamıyordu ben. Neden diye kendimi yıpratırken asıl amacını kendi gözlerimle görmüştüm. Arabaya binip kapımı kilitlemiştim,eğer bunca sene onu biraz tanıdıysam söylediklerimi kabullenemeyecek ve peşimden gelecekti.

Arabanın içinde sporlarımı giyinmeye çalışıyordum ama o kadar sinirliydim ki ayakkabıyı bile giyinememiştim. Camdan gelen güçlü bir sesle yerimden sıçrayıp başımı kaldırdım. Dışarıda sinir küpü olmuş çıksam sanki beni öldürecekmiş gibi bağıra çağıra kapıyı açmamı istiyordu.

"Aç şu kapıyı konuşacağız! Beni dinlemeden kendi başına bu ilişkiyi bitiremezsin! Aç dedim!"

Onu dinlemek mi? Asla öyle bir şey yapmayacaktım güçlükle tuttuğum dolu gözlerimle gülerek orta parmağımı gösterdim.

"Sen anca bununla konuşursun aptal!"

Ayakkabılarımla savaşmayı bırakıp arabayı çalıştırdım. Camımı neredeyse kırmak ü,zereyken gaza basıp oradan uzaklaştım. Arkamdan koşuyor küfürler savuruyordu anca bildiği buydu. Küfürler savurmak,kendini haklıya çıkarmak,suçunu örtmek için o aptal yakışıklılığını kullanmak...

Üç senedir ben fazla bile dayanmıştım ona. Her zaman okulun gözde çocuğu olur egosunu okşayan kızlar gibi olmamı istemişti ama yapmayınca kötü olmuştum. Sabrım yeterince tükenmişti beğendiği kızlar nazını çeksin artık ben fazlasıyla yıpranmıştım çünkü. Telefonumun sesiyle arabayı yavaşlatıp arayan kişiye baktım. Lina'nın cevapsız çağrıları gözlerimi büyütürken telefonu hızlıca açıp derin bir nefes aldım.

"Efendim Lina?"

"Sabahtan beri seni aradığımın sonunda farkına varman güzel."

"Meşguldüm."

"Ne ile meşgul olduğunu maalesef bütün okul biliyoruz."

Sessiz sessiz konuşmasının sebebini şimdi daha iyi anlamıştım. En iyi bildiği şeyi yapmıştı okula gidip yaptığı pisliği sanki ben yapmışım gibi anlatmıştı.

"Dur tahmin edeyim hafta sonu okul partisinde Uzay'ı başkasıyla aldattım."

"Tam üstüne bastın ama buna inanmayacağımı biliyorsun. Bana nerede olduğunu söyle geliyorum neler olduğunu hemen anlatacaksın."

"Dans okulumdan bir hırsla çıktım nereye gittiğimi bilmiyorum."

Etrafa bakındım bir süre Lina bana kızmaya devam ederken aklıma gelen şey ile lafını böldüm.

"Tamam dur bizim kafeye yaklaşıyorum sende oraya gel."

"Tamam Lavin'i de alıp geliyorum."

Telefonumu kapatıp sağımda kalan kafeye ilerlemek için arabayı sağa çevirmiştim. Karşıma çıkan arabayla ani fren yaparak gözlerimi kapattım. Araçla birlikte hafif sarsılırken kulaklarıma dolan korna sesleri ve bağırışmalarla birlikte kapattığım gözlerimi korka korka açıp karşıma baktım. Uzun iri bir oğlan arabadan inip üstünü çırparken sinirle bir şeyler mırıldanıyordu. Başını aniden bana çevirince hala neden burada oturduğumu sorguladım.

Kemerimi açıp arabadan indim çarptığım aracın sahibi olan oğlan kumral ve bir o kadar uzun saçlarını kurcayarak arabasına bakıyordu. Etrafımıza toplanan insanlara bir bakış atarak karşımda öfkeden delirmek üzere olan oğlana dönüp hafif öksürdüm.

"B-Ben çok özür dilerim."

"Dileme! O ehliyeti senin eline verenin!-"

"Hop! Hop! Konuşmana dikkat et burada hatalı sensin bu şerif sadece sağ yola aitken sol şeritten dönen de sensin nedir bu sinir?"

Saçlarının arasından zar zor görebildiğim gözlerini ban çevirip sinirle tısladı.

"Kör müsün sen?" diyerek eliyle yandaki tabelayı işaret etti.

Gösterdiği yere baktığımda hayatımın şokunu yaşamıştım. Söylediklerim doğruydu fakat ters şeritten gelen bendim. Neden her şey bugün üst üste geliyordu? Sınanıyor muydum? Eğer öyleyse çok fazla sabrım kalmamıştı. Yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp derin bir nefes alarak oğlana döndüm.

"Pekala... Ben hatalıymışım,ters şeritten gittiğimin farkında değildim. Özür dilerim."

Tabelaya uzattığı elini yumruk yaparak üzerime doğru yürümeye başladı. Çıplak ayaklarımla geriye doğru adımlarken korkak bedenimin aksine yüzümde tamamen dik bir bakış vardı.

"Özür dileyip duracağına yaptığın hatayı düzelt!"demişti sıktığı dişlerinin arasından tıslayarak.

"Tamam hemen düzelteceğim."diyerek arabaya dönüp içinden çantamı çıkardım.

"Gerçekten kusura bakmayın. Fazla hasar görünmüyor zaten. Şöyle şunu vereyim-"

Bir bana bir elimdeki çeke bakarak alayla gülmüştü. Etrafımızdaki insanlar dikkatle bizi izlemeye devam ediyordu. Anlamsızla yüzüne bakarken arkadan gür bir ses duydum.

"İşte orada! Yakalayın çabuk!"

Sesin geldiği yere bakamadan oğlan omzuma sertçe çarpıp koşarak uzaklaşmıştı. Ne ara gözden kaybolduğunu anlamaya çalışırken ardından dört kişiden oluşan genç topluluk peşinden koşarak anında gözden kaybolmuşlardı. Elimde çekle neye uğradığımı şaşırarak olduğum yerde öylece kalmıştım. Karşımda duman atan arabaya bakıp daha sonra etrafta beni izleyen insanlara çevirdim bakışlarımı. Bugün ne yaşadığımı anlamamıştım önce Uzay sonra bu olanlar daha kim bilir bugün başıma neler gelicekti...

"Küçük bir sıyrığa benziyor kardeşim. İstiyorsan sende git yoksa polisler o çekle seni görürlerse sömürürler."

Yanımdan geçerken kulağıma doğru eğilerek söylediği kelimeler beni daha fazla şaşırtırken umursamaz bir tavırla gülerek gitmişti. Kesinlikle bugün ters tarafımdan kalkmıştım yoksa bir günde insanın başına bu kadar olayın gelmesi hiç normal değildi.

İnsanların bakışlarını hala üzerimde hissetmek beni fazlasıyla rahatsız ederken aracıma doğru hızlı adımlarla ilerleyerek hemen bindim. Oğlan bana ahkam keserken dört kişiden kaçıyorsa ya kullandığı araç çalıntıydı ya da belalı bir tipti tekrar beni bulup eminim ki onu durdurduğum için hesap sormaya çalışacaktı. Belki de çalışmazdı bilemiyordum kafam şu an tamamen çalışmayı durdurmuştu.


Kitap ile ilgili bilgiler ve kesitler için: 'nisaxyr' takip etmeyi unutmayın❤

KARANLIK SIRLAR (KİTAP OLDU!)Where stories live. Discover now