❦ TİŞÖRTÜNÜ ÇIKART /BÖLÜM ●8●

En başından başla
                                    

"Evet." dedim yine sinirlerim bozularak.

"Vural, Ayza bu gece uyuyamaz." diyen Yavuz ile gözlerimi devirip ona ters ters bakmadan edemedim. Vural ise duyduklarına karşılık keyifli bir sesle sordu.

"O neden?"

"Ayza yenilmekten nefret eder." demesi ile dönüp Vural'ın yüzüne baktım. Evet, gerçekten de keyifli bir şekilde sırıtıyordu.

Ah! Şeytan diyordu al orta sehpayı geçir yüzünün ortasına da gülmek ne demekmiş görsün.

"Aslında ben başka sebeplerden ötürü uyuyamayacağını sanıyordum." demesi ile yaptığı imaya karşılık gözlerim kocaman açıldı. Birisi duydu mu diye önüme dönüp baktığımda Yavuz ve Tuğba'nın bize odaklandığını ama Müzeyyen ve Ercüment amcanın kendi aralarında bir konu hakkında bahsettiklerini gördüm.

Çok güzel! Yavuz'un kaşlarını çatarak bakmasını baz alırsak duymuşlardı.

Utançtan ne diyeceğimi şaşırırken Vural'a dönüp ters ters bakmadan edemedim. O ise umursamadı bile. Ardından annesinin ona soru sorması ile de bütün konu bir şekilde dağılmıştı.

Odalara çekilmek için izin istediğimizde sanki herkes bunu bekliyormuş gibi ayaklanmış ve koskoca salon bir anda boşalmıştı. Vural'la birlikte ilerlerken onunla sesimi çıkarmadan yatacak olmanın getirdiği gerginlik ile yüzleşiyordum.

Odamın önüne geldiğimizde karşımdaki kapıyı açtı ve kendi odasına gitti. Muhtemelen kıyafetlerini almaya gitmişti. Evet, sakin olmak için yeterli bir sürem vardı.

Odama girip kıyafetlerimden kurtuldum ve pijamalarımdan birisini elime aldım. Daha öncesinde çok sıcak diye böyle bir şey giyme gereksinimi duymamıştım çünkü burası Antalya'ydı ve ben her hâlükârda yorganla yatmayı sevdiğim için şort sütyen uyurdum. Şimdi ise şortlu yarım kollu takımı elime aldığımda rahat uykuya elveda dediğimin farkındaydım.

Odaya girdiğimde Vural her zamanki gibi elinde telefon birisine mesaj yazıyordu. Geldiğimi fark etmesi ile başını kaldırıp bana baktı. Gül kurusu rengindeki geceliğim ile karşısında dikiliyor olmak hoşuma gitmemişti. Her alanıma girmesi şöyle dursun, uzakta kalacak bir ayrıntı olarak onunla yaşamak ne kadar çok istesem de hep tersi olmayı bir şekilde başarıyordu.

Sesimi çıkarmadan daha öncesinde onunla anlaştığımız gibi yatağın sağ tarafına geçtim ve yorganın altına girdim. Klima son ayarda çalışıyor olsa da gerginlikten yanan bedenim yeterliydi. O da tıpkı benim gibi sessiz bir şekilde yan tarafıma yerleştiğinde kocaman yatağın, onun ağırlığı ile hareketlendiğini fark etmiştim.

Sırtım ona dönük bir şekilde yatıyorken yanıma yaklaşmaması için dualar ediyordum ama bir daha hareket etmedi. Onun yerine ışığını söndürdü ve uzun süre bir sessizlik içerisinde kaldı. Ben de kendi ışığımı söndürüp sakinleşmeyi beklerken gerginliğin getirdiği yorgunlukla uyuyakalmıştım.

Bir sıcaklık ile mırın kırın ederken yorganı üzerimden ayaklarımla itekledim ve sonunda ayağımı yine koca yastığın üzerine atıp kokusunu içime çekerek uyumaya geri dönmeye çalıştım. Rahattı. Tanrım! zengin insanların uykusu bile kaliteliydi. Mesela yastık hem büyük hem de akıllı gibi vücuduma göre uygun bir şekilde şekilleniyordu. Tamam, biraz sert ve sıcaktı ama şu an ona sarılmayı kesmek istemiyordum. Evet, birazdan klima beni yeterince üşütmeye yetecekti. Emindim. Ama tam da o anda hareketlenen yastıkla birlikte dün gece odamda nasıl yattığım aklıma geldi. Ardından beynimden vurulmuşa dönerken şaşkınlıkla gözlerimi araladım ve gözlerimin önüne gelen görüntünün onun bedeni olmaması için dua ettim ama çok geçti. Gördüğüm şey siyah bir tişört giymiş, gri eşofmanlı Vural'ın göğsünden aşağısındaki bedeniydi. Yorgan, ayaklarımızın altında, az önce onu tekmeleyerek ittirdiğim için bedenimizi tamamen açıkta bırakmıştı. Bacağım, onun bacaklarının arasından girip kasıklarına doğru dizimi bükmüş bir hâlde uyuyordum. Kolum ise iri bedenini sarmalamış ve kahretsin ki ona koala gibi sarılır bir hâlde uyuyordum.

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin