63||Kadere inanır mısın?

7.6K 304 80
                                    

Ne kadar acı çekersek çekelim , herşeye rağmen yaşamaya devam ediyoruz.En azından ben öyle yapıyorum.Evet kırgınım , yan yana dizilen domino taşlarının tek bir hamleyle ardarda yere serilmesi gibiydi hayallerimin yıkılması.Ama her zaman böyle olmuyor muydu zaten ? Her seferinde yıkılacaklarını bile bile o domino taşlarını tekrar masanın üstüne dizmiyor muyduk? Evet , diziyorduk.Hayallerimiz de böyleydi işte , gerçekleşmeyeceğini bile bile kuruyorduk."Biz hayal kuruyoruz ama sonunu güzel bitiremiyoruz..." diyordu bir dizide.Aynen öyle işte.Peki neden hayal kuruyoruz o zaman diye sorduklarında ise aynı dizide "Çünkü kurması güzel be oğlum..." diyor karakter.Bunun üstüne fazla söz söylenemez sanırım.Kilo alacağını bile bile yemek yemek , öleceğini bile bile sigara içmek gibi birşey sanırım hayal kurmak...

Sanırım en kötüsü de senin hayallerini gözünün önünde başka birinin yaşamasıydı...Evet , Melis iki gün sonra gideceği balo için evde mutlu mutlu dolaşırken , itiriaf etmeliyim buna katlanamıyordum.Hatta mutsuzluğumu ona yansıtmamak için kendimi deli gibi kasarken , sol taraflarımda bi yerlerime değişik sancılar girdiğine yemin edebilirim . Ben mutsuzsam , herkes mutsuz olsun istiyorum ya şu evde. Hatta evi geçtim direkt etrafımdaki tüm insanlar mutsuz olsun istiyorum.Ben beş karış suratla şu balonun biran önce geçip gitmesine dua ederken , milletin güle oynaya yılbaşı hazırlıkları yapmasına katlanamıyordum açıkçası. Yılbaşı ne ya ?

Kendime not: Tüm bu olanlardan sonra , yılbaşından kesinlikle nefret ediyorsun. Bunu unutma!

Melis davetiye kazandığı hakkındaki mesajı aldığı günün akşamı direkt elbise provasına çağrılmıştı.Nişantaşında çok ünlü bir modacının butiğine gideceği için gitmeden önce giyeceklerine , saçına , makyajına o kadar özeniyordu ki görmeniz lazım. Sanırsınız film çekimine yetişecek hanımefendi.

Ben annemlerle birlikte salonda otururken Melis merdivenlerden salına salına indi.Üstüne fakir kol , omuzlarını hafif açıkta bırakan , eteği belinden aşağı doğru genişleyen siyah küçük bir elbise giyerken , siyah zarif bir topuklu ayakkabıyı da ayağına geçirmişti. Koluna taktığı siyah mat çanta ve bileğindeki küçük pırlanta bileklikle çok güzel göründüğüne yemin edebilirdim.Saçlarını düzleştirip , önüne düşen saçlarını güzelce arkaya atarak, küçük bir saç tokasıyla tutturmuştu.Cidden bu kadar güzel göründüğü için onu kıskanmam garip değil dimi ? Benim hatlarım bu kadar belli olmadığı için bu elbisenin ben de yamuk yumuk bir şekil alacağına eminim.Saçlarım da asla bu kadar düz olmayacak ... Asla Melis gibi zarif falan da olamayacağım sanırım.Ben böyle garip birşey oldum niye böyle oldum acaba ya?

"Ooo matmazel , nereye böyle ?" diye imalı imalı konuşan babama bakıp gözlerimi devirdim.Matmazelmiş.

"Nişantaşında randevum var babacım ..." diyip yanımıza gelen Melise bakarken sahte bir gülümseme fırlattım.Mutsuz olduğumu belli etmeyecektim değil mi ? Onun yerinde olmak için herşeyimi vermeye hazırdım ama o gizemli geceye benim yerime Melis gidecekti... Bazen kendimi şanssızlığın beden bulmuş hali gibi hissediyorum... Cidden ya. Hayır Allahım , anlıyorum tamam o yirmi kızdan biri olamadım , tamam olabilir. Ama neden aynı evde yaşadığım canım ablam gidip o yirmi kızdan biri oluyor ve ben buna katlanmak zorunda kalıyorum.Hayır neye üzüleceğimi şaşırdım ya...

Dışarıdan gelen korna sesiyle Melis hemen oturduğu yerden kalkıp "Arabam da geldi." dedi ve bizi öptükten sonra hemen eteğini düzeltip bize el sallayarak dışarı çıktı.İnşallah grip olursun da sümüklü sümüklü gidersin o baloya.

"Ee Zeynep senin bir randevun yok mu?" dedi babam benimle uğraşmak için. He yok , mutlu musun ?

"Var... " dedim . "Yukarıda girmem gereken ufak bir depresyon var babacım , müsadenle ben ona bi girip geliyim"

HayalperestHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin