34. BÖLÜM

27.8K 1.2K 213
                                    

Bu bölüm ilerleyen zamanlarda paylaşacağım muhteşem kolajı hazırlayan Sevgili Zeynep'e gidiyor. Eline emeğine sağlık güzel arkadaşım. Umarım bu bölüm hoşuna gider. Sevgiler...

İSTEK ÜZERİNE GELİNLİĞİN FOTOĞRAFINI KOYDUM ARKADAŞLAR...

Kerem, gülerek içeri girdi. Efsun, ona sarılmak için çoktan yerinden fırlamıştı bile. Ancak Kerem, doğruca Zeynep’in yanına gidip önce onun dudaklarına bir öpücük kondurdu. Sonra kendisini bekleyen kadına kollarını açtı. Efsun, küçük bir kız çocuğu gibi onun boynuna sarılıp “ Ayyyy, hele şükür! Nerelerdesin sen ya?” diye söyleniyordu. 

Zeynep, tam önündeki bu hiç alışık olmadığı manzarayı büyük bir ilgiyle izlemekteydi. Sonunda Kerem’den ayrılıp yerine oturdu Efsun. Kerem iki kadının koltuklarının arasındaki kanepeye yayılıp “Eeee, anlat bakalım ne var, ne yok?” deyince Efsun, Zeynep’e kaçamak bir bakış attı. Kerem, onun bakışıyla Zeynep’e döndü. “Sahi, sizi tanıştıran olmadı değil mi?” diye sordu.

Efsun yine kuş gibi cıvıldayarak “Tanıştık, sayılır. Valla ne yalan söyleyeyim o sosyete güzellerinden biri, seni bir gün ağına düşürecek diye ödüm kopuyordu.”

Kerem gülerek “Sen beni çok hafife alıyorsun. “dedi. Sonra Zeynep’e dönüp “Efsun ve Oktay benim Darüşşafaka’dan arkadaşlarım. Yani geçmişimden bugüne gelen bir iki kişiden biri! Şu an, Amerika’da şu robot projesinde çalışıyor her ikisi de.”

Zeynep, karşısındaki kadının sadece olağanüstü bir güzellik değil çok dolu bir beyin taşıdığını Kerem’in cümlesiyle anlamıştı. Bu kadar önemli bir projede görev yapması demek, normalin üstünde çalışan bir zihin demekti. Kerem, büyük olasılıkla onları projedeki sızıntı nedeniyle buraya çağırmıştı, düğün bahaneydi. Anladığını belirtircesine başını hafifçe salladı. 

Kerem, Efsun’a dönerek “Zeynep de… Benim bütün hayatım işte!” Bu kısacık cümlenin taşıdığı büyük anlam, kadınların ikisini de etkilemişti. Kısa süren sessizliği bozan Efsun oldu. “Kerem, Zeynep’i çok sevdim. Gerçekten umarım, ikiniz için de her şey muhteşem olur. Çok ama çok mutlu olun!”

Oldukça sıcak ve içten bu dilekler, Zeynep’in de içini ısıttı. Bu arada Kerem, Efsun’a işle ve Oktay’la ilgili sorular sormaya başlamıştı. Konuşmadan anlayabildiği kadarıyla Efsun ve Oktay ya evli ya da birlikte yaşayan bir çiftti. 

Anlayamadığı bir sürü teknik ifade ve değerlendirmeden oluşan bu konuşma, Zeynep’e bir şey ifade etmiyordu. Kerem’e “Yemeğe kadar ben çalışma odama çıkıyorum. Sizin işle ilgili konuşacaklarınız vardır. Yemekte görüşürüz.” deyip kalktı. Kerem de “Biz de ofise geçelim Efsun!” diyerek Zeynep’in çok az tanık olduğu iş adamı kimliğine büründü. 

                                        XXX

Zeynep, Kerem’in kendisi için hazırlattığı odada, olaydan sonra ilk kez o gecenin ayrıntılarını içeren raporları okuyordu. Gerçi daha önce, Erol Başkomiser ve Esra ona olayları özetlemişti ama resmi ifadelerle dolu raporları ilk kez görüyordu. Raporlarda Hakan’ın çıkan çatışmada öldüğü yazılıydı ancak Zeynep, onu vuranın Muhif olduğunu Esra’dan öğrenmişti. Gözlerini kapayıp yine o geceye gitti. 

Kerem, tam vaktinde gelmiş, kendi hayatını tehlikeye atarak o pislikle boğuşmuş ve büyük şans eseri Muhif, adamı ıskalamamıştı. Muhif’in o kurşunu kimin için attığını merak etti. Kendisi için mi yoksa Kerem için mi? Sonra aslında bunun çok da önemli olmadığını fark etti. Sonuç olarak hepsi hayattaydı işte.

ARAFTA İKİ KİŞİWhere stories live. Discover now