44. BÖLÜM

29.1K 1.2K 161
                                    

Zeynep, Kerem’in direksiyonu tutan elinin eklem yerlerinin beyazlamasından, çenesinin kasılmasından ve yanağındaki kasın seğirip durmasından ne kadar gergin olduğunu fark edebiliyordu. Onu sessizliğiyle baş başa bırakmaya kararlı da olsa “Polise haber verilmiş mi?” diye sordu. Kerem

“Biz gitmeden Muhif, kendi başına adım atmaz.” demekle yetindi. 

“Ben bizimkileri arayayım o zaman!”

“Bir bakalım Zeynep, gerçekten intihar da olabilir?”

“Öyle bile olsa vakanın polise bildirilmesi şarttır ve intihar olduğu onaylanana kadar olayla Cinayet Masası ilgilenir.”

Kerem, başını çevirmeden bir süre sustu ve sonra “Tamam, ara o zaman Erol Baba’yı.” dedi.

Zeynep, Erol Başkomiser’i arayıp durumu anlattıktan sonra, olay yerine gittiklerini de ekledi. Erol Başkomiser

“Ben ekibe haber veririm, olay yeri incelemeyi ve Zeliha’yı da çağırtıyorum. Olay, Zeliha’dan başkasının eline düşmesin, bizden habersiz. Orada görüşürüz.” deyip kapadı, telefonu.

Yolun geri kalanında Zeynep, Kerem’in suskunluğunu bozmadan onu izlemeyi sürdürdü. Neler hissettiğini az çok anlıyor, kafasındaki soruları biliyor ve bunların çözümü için kendisiyle kalması gerektiğine de saygı duyuyordu. Arabayı bir rezidansın otoparkında park ettiklerinde Kerem’in elini tutup sıktı sadece. Bu, “Yanındayım!” anlamı taşıyan küçücük hareket Kerem’in gözlerini ona çevirmesine ve uzun uzun Zeynep’in gözlerine bakmasına neden oldu. Zeynep’in avcundaki elini sıkıp, dudaklarına uzandı. Teşekkür etmenin sözsüz biçimiyle dudağına bir öpücük kondurdu ve “Hadi!” diyerek indi arabadan. 

Asansöre yürürlerken Zeynep’e açıklama yapıyordu.

“ Burası şirketin personellerine tahsis ettiği lojmanlardan biri! Laboratuvara çok yakın olduğu için Fatih, burada kalıyordu. Cesedi kim buldu, ne zaman buldu bilemiyorum ama buranın güvenliği çok sağlamdır. Kamera kayıtlarını hemen çıkarttırırım.”

Son derece lüks bir konut olan rezidansın şirketin lojmanı olması, Kerem’in çalışanlarına verdiği önemin bir göstergesiydi Zeynep’e göre. İş dünyasının sert ve tavizsiz adamı, adil bir patrondu, besbelli. Şimdi içindeki adalet duygusunun zarar gördüğünü ve elemanının ölümünden kendisini sorumlu gördüğü çok açıktı. Onu çok iyi anlıyordu Zeynep ve şimdi yapılacak iş Kerem’i teselli etmek değil, bu işi bir an önce çözüme kavuşturmaktı. Çünkü ancak olay çözülürse Kerem’in rahatlayabileceğini adı gibi biliyordu. Bu son olayda, onu işten uzak tutmak için uğraşmaması, olayı Zeynep’in kontrolüne terk etmesi onun desteğine ihtiyaç duyduğunu gösteriyor ve güvenini de açığa vuruyordu. Asıl önemli soru ise Kerem’in işle ilgili bu olayı niçin Efsun ve Oktay’dan gizlediğiydi. İşte, onun cevabını bulamıyordu. Kerem’le bunu konuşması gerekiyordu ama elbette ki şimdi değil!

Yukarı çıktıklarında onları Muhif karşıladı. Kerem’in “Ne olmuş?” sorusuna

“Akşam laboratuvardan çıkarken asistanına saat 21.00 gibi geri dönüp çalışacağını söylemiş. Bir iki saatlik işi varmış. Kıza laboratuvardan ayrılmamasını tembihlemiş ama gelmemiş. Fatih, çok dakik bir adam olduğu için kız merak etmiş ve telefonla ulaşmaya çalışmış ama ne lojmanın telefonu ne de cebi açılmayınca kaygılanmış. Lojman güvenliğine bildirmiş. Güvenlik, içeri girerken gördüğü için yukarı çıkmış ama kapı açılmayınca yedek anahtarla açıp içeri girmiş.”

“Güvenlik mi bulmuş?”

“Evet, hemen beni aradılar.”

Zeynep lafa karışarak “Herhangi bir yere dokunan oldu mu?” diye sordu.

ARAFTA İKİ KİŞİWhere stories live. Discover now